Sesini Değil Seviyeni Yükselt (1)
“Yavrum! Namazı özenle kıl, iyiliği emret ve kötülükten alıkoy, başına gelenlere karşı da sabırlı ol. Doğrusu bütün bunlar azim ve kararlılık gerektiren işlerdendir.” (Lokman 31/17)
Burada dile getirilen öğütte, insanın iyi ve itaatkâr bir kişi olduğunu gösteren üç örnek davranışa yer verilir. Bunların, ancak azim ve kararlılıkla yapılabilen önemli işler olduğu belirtilir.
Bu ayette, insanı kullukta kemâle erdiren, kişi ve topluma da huzur ve güven getiren üç örnek davranıştan söz edilir. Bunlardan ilki, daha ziyade kişinin kendi benliğinin kemâle ermesi için namazı ikame etmesi; yani onu dikkatli, duyarlı, düzenli ve devamlı biçimde kılmasıdır. Allah'a kulluk görevini ifade eden ve günlük hayatın akışı içinde müminin yaşantısına damgasını vuran namaz, inanmış kişinin Allah'a yöneliş ve yakarışını; Allah'ın, insana rahmet ve ihsanını; meleklerin, insan için dua ve istiğfarını, müminlerin de Hz. Peygamber'i selâtü selamla yâd etmelerini içerir. O, böylesine geniş muhtevasından ve çok yönlü fonksiyonundan dolayı, İslam toplumunun tüm fertlerine engin bir ruh zenginliği ve Allah'a yakınlaşma imkânı sağlar. Çünkü en mükemmel insan olan Hz. Peygamber'den kendi halindeki bir insana kadar herkes, namazla ilahî lütuftan nasiplenme imkânı bulur. Bunun için namaz, her mümin için vazgeçilmez bir asgari müşterektir. Ayrıca namaz, İslam toplumunda tevhidi bir duruş biçimini, hepsinden önemlisi İslami hayat tarzını ifade eder. İşte bu misyonundan dolayı namaz, hem İslam'ın pratik hayatta izharı, hem de İslam toplumunun alâmetifarikası ve vazgeçilmez şiarı olmuştur. Lokman'ın, oğluna “namazı hakkıyla eda et” diye öğüt vermesinin temel esprisi de bu olmalıdır.
İnsanı kullukta kemale erdiren örnek davranışlardan ikincisi de, imanın gerektirdiği yapıcı tutumu ifade eden “ma'rufu emir ve münkirden nehiy”dir. Yani iyi olanı emredip kötülüğe karşı çıkmak ve işlenmesine engel olmaya çalışmaktır. Bu, kendisi kemâle ermiş olan bir insanın, diğerlerini de kemâle erdirmek ve toplumun iyi yönde gelişmesine katkı sağlamak amacıyla çaba sarf etmek anlamına geldiğinden hem ferdi hem de toplumsal tarafı olan çok önemli bir prensiptir. Bir toplumda huzur ve güvenin oluşması, bu prensibin o toplumda hakkıyla uygulanmasına bağlıdır. Çünkü vurdumduymazlığın ve nemelazımcılığın kol gezdiği toplumlarda iyilik, doğruluk ve güzellik vasfını taşıyan her fiil, yerini kötülüğe ve fesada bırakabilir. Bunun sonucunda da sapıklıklar yayılır, ayrılıklar çoğalır, ihtilaflar zıtlığa ve düşmanlığa dönüşerek cehalet her tarafı sarar, insanlık fesada uğrar, İslami hayat da silinip ortadan kalkar. Bu prensip, kişi ve toplum açısından böylesi bir hayati önemi haiz olduğundan dolayı Lokman, namazı ikame emrinden hemen sonra oğluna bu altın öğüdü vermiştir. Çünkü ma'rufu emir ve münkerden nehiy, bâtıl karşısında hakkı savunmayı ve peygamberlerin verdikleri tevhid mücadelesine varis olmayı ifade etmektedir. Öyleyse her mümin, İslam'ın belirlediği ölçüler doğrultusunda ve gücü oranında iyiliği buyurup yaymaya, kötülüğe de engel olmaya çalışmalıdır. Bu mücadelenin doğru şekli ve yöntemi ise konuyla ilgili ayet ve hadislerde belirtilmiştir.
Üçüncüsü ise, karşılaşılan güçlükleri, başa gelen belâ ve sıkıntıları metanetle karşılama olgunluğunu ifade eden “sabır”dır. En temel ahlâkî prensiplerden biri olan sabır, başarının sırrıdır. Olaylar karşısında acizlik, yılgınlık ve bıkkınlık göstermeyip başa gelen belâ ve sıkıntılara karşı dirençli ve dayanıklı olmaktır. Bunun için ibadetlerden tutun da günlük hayattaki her işte, ona ihtiyaç vardır. Bu yüzden Kur’an, belâ ve musibetlere, zorluk ve sıkıntılara göğüs gerenleri övmüş; müminlerden daima birbirlerine sabrı tavsiye etmelerini istemiş ve sabredenlere hesapsız mükâfat verileceğini müjdelemiştir.
Sonuç olarak, burada dile getirilen güzel, olumlu ve yapıcı davranışlar, kişinin kulluktaki kemâlini gösteren birer örnektir. Çünkü hayatın şartları ve akışı içinde yapılması gereken daha başka olumlu, yapıcı ve güzel davranışlar da vardır. Ancak bu tür davranışların hepsinin ortak yanı, onların azim ve kararlılık gerektiren önemi ve niteliği barındıran işler olmalarıdır. Bu da hem Müslüman'ın iyi olmakla yetinmeyip ayrıca aktif olması ve iyiliği çoğaltmak için çalışması hem de pratik hayatta karşılaşılan mevcut olumsuzlukları ortadan kaldırıp onların yerine erdemi uygulamaya koyması anlamına gelmektedir.