Dini Tevhid Düzeyinde Kabullenmek
Hak din İslam, insanın fıtri ihtiyaçlarına cevap vermeyi, onun dünyasını ve ahiretini cennete çevirmeyi hedefleyen ilahi bir sistemdir. Onun temel ilkesi ise tevhiddir. Tevhid tek Allah'a inanmak, dini doğru anlayıp uygulamak, inanç bütünlüğünü bozmadan birlik ve dirlik içinde yaşamaktır. Bunun için bütün peygamberler, insanları sadece Allah'a kulluk etmeye çağırmışlar; ancak inkâra şartlamış olan zalim kişi ve kadrolar, onların tevhid çağrısına karşı çıkmışlarıdır. Allah da asi kavimleri, putlaştırdıkları güçler aracılığı ile cezalandırmıştır.
Dini tebliğ eden peygamberlerin en belirgin niteliği, “güvenilir kişi” olmalarıdır. Güvenilir kişi olmanın ilk ve en önemli şartı ise doğruluk ve dürüstlüktür. Sözünde yalan, işinde hile, hal ve gidişatında da riya bulunmayan kimse dürüst insandır. İnsanlar üstün zekâya ve dehaya hayran olsalar da dürüst karakterin arkasından giderler. Gerçekten de halk kitlelerini peşinden sürükleyenler, genelde üstün zeka sahibi dahiler değil, güvenilir karakter sahibi liderlerdir. Peygamberler ise hem üstün zekaya hem de dürüst karaktere sahip olan örnek ve önder şahsiyetlerdir.
Sözün özü peygamberlerin karşısında hep inkarcı mantıkla müşrik ve seküler zihniyet yer alır. İnkarcı mantık, “Evren olsun ama onun yaratıcısı Allah olmasın.” der. Müşrik ve seküler zihniyet de “Din olsun ama hayatta yer almasın, Allah olsun ama sadece O'na kulluk edilmesin, O'nun yanına veya yerine başka ilahlar da konulsun.” ister. Yani bu zihniyete göre din olmalı ama ibadet ve ahlak olmamalı, cami olmalı cemaat olmamalı, minare olmalı ezan okunmamalı, Ramazan olmalı oruç tutulmamalı, bayram olmalı kurban kesilmemelidir. Bu ve benzeri yargılar, anılan zihniyete sahip olan kişilerin dini tevhid düzeyinde kabullenemediklerini gösterir. Böyle bir anlayış insanı ifsad, imkânları israf eder; Allah'ı ve O'nun dinini de hayatın dışında tutmak ister. Öyleyse bu dünyada puta tapıcılığın pazarını vahiy ikliminde yetişip İslam'ı hayatlarına ve yarınlara taşıyacak yeni nesiller bozacaktır. Ahiret ise çilesi bitmiş, erişebileceğine erişmiş mümin benliklerin mutlu yurdu olacaktır.