Sakarya’da SEBAP, Konya’da KEBAP
Değerli okuyucularımız. Yamalı bir bohçaya dönen müfredatımız bir türlü kendini yenileyemedi. Yenilenmesine de fırsat verilmedi. Çokbilmişlerin elinde kaldı ve bu güne getirildi. Şimdi şaşkınlık belirtilerini koşuşturmalarıyla izliyoruz. Bir şeyi anlayamadılar anlamakta istemiyorlar. Sebapla- Kebapla olmaz bu işler. Seminerler falan filan oyalama taktikleri, her yıl aynı oyunlar oynanıyor değişik figürlerle. Adı değişiyor; tadı değişmiyor. İş öğretmende başlar, öğretmende biter. Sen öğretmenini motive edebiliyor musun? Başarılarını ödüllendirip, hak edenin hakkını verebiliyor musun? Gerçekten adaletli olabiliyor musunuz ey idareciler? Yandaşlarınızı korumaya hakkınız var mı? Öğretmene güven verebiliyor musun? Sen öğretmenini incitmişsin, kırmışsın kalbini. Şimdi ortalıkta dolaşıyorsun iş yapıyoruz endamıyla. Bakın size bir tavsiyem olacak uzmanlar beni iyi dinlesin. Nutuk çekenler kulak versin sesime. Mademki bu işi iyi biliyoruz diyorsunuz. Kendinize bir okul seçin en iyisinden. Her şeyi tam olsun. Öğrencilerinizi de siz seçin idarecilerinizi de. Adı da İlköğretim olsun. 8 yıllık bir okul. 1. sınıftan 8. sınıfa kadar tek şube versinler. En iyi uzmanlarınızı da getirin. Hem sınıf öğretmenlerinden hem de her branşlardan… 8 yıl okutun, bizde normal okullarda uzman olmayanlar okutalım. Her yıl sınav yapılsın her sınıfta. Başarısız olanlar o yıl ki maaşlarının tamamını başarılı olanlara verecek kaybederse. Var mısınız? Eğer kendinize güveniyor iseniz biz hazırız sizlerle yarışmaya. Yanlış anlamayın sakın, lafta değil icraatta yarışacağız. Herkes boyunun ölçüsünü alsın, sonra da geçeceği yere geçsin. İleri geri konuşanlar boş laf edenler böylelikle arınmış olur. Hodri meydan diyoruz.
Değerli okuyucularım. Yanılmıyorsam yaklaşık on yıl önceydi. Toplam Kalite diye bir oyalama çıkarmışlardı birileri. Ellerine bir laptop alan çenesi düşük sunumcular tarafından öğretmenleri bir araya getirip “Toplam Kalite” Seminerleri veriliyordu. Sonuç ne oldu. Malum “hava-cıva”. Ne çabuk unuttunuz dünü beyler. Hangi yaptığınız bir çalışma sonuç verdi ki? Oyalayın bakalım, oyalayın eğitimcileri. Ama şunu unutmayın ki, bu vebal sizi bir gün yakacaktır. Bu vebalin altından kalkamayacaksınız. Zaman su gibi akıp gidiyor. Yakındır yakın, şimdilik keyfinize bakın…
Bu birincisi, ikincisi ise, aslında Türkiye hep kaybediyor. İşte açıklaması. Bakın değerli okuyucularımız. Sınava giren bütün çocukların tamamı 500 puanı aldı kabul edelim. Çalıştılar başardılar, bütün soruları yaptılar. Siz okullarınıza kaç öğrenci alacaksınız? Ha Sakarya’dan olmuş, ya da Hakkâri’den hepsi bu ülkenin çocukları değil mi? Bakın değerli dostlarım. Her yıl eski tabirle ÖSS ye, yeni tabirle LYS ye bir milyon altı yüz bin öğrenci sınava giriyor. Sınav kazananlar 2–3 yüz bini aşmıyor. Gerisi sokaklara bırakılıyor. Bu her yıl aynı değerli dostlar. Kazanan öğrencilerin %90 nı da istediği bir okula giremiyor. Ve biz bu yapıdan başarı bekliyoruz. Olmuyor işte görmüyor musunuz, “Ol- mu- yor”. Hatada ısrar etmeye gerek yok. Sıcacık koltuklarınızdan attığınız nutuklar bizleri işte bu duruma getirdi. Bırakında bu işi cephedekiler yapsın. Masa başından nutuk atmakla olmuyor. Cephedeki sorunlar çözülmüyor. Çözülmedi, çözülemez de… Gölge etmeseniz bari…
Hepinize saygılar sunarım.
SEBAP= Sakarya Eğitimde Başarıyı Artırma Projesi...