Kar ve Karne
Çocuklar şanslı. Ayakları kar görmeden karne aldılar. Yine veliler çocuklarından önce karnelere göz attılar. Karneleri çok iyi olanlar benim akıllı yavrum diyerek çocuğunu kucakladı ve sevdi. Zayıf getirenler ise çalışmazsan olacağı buydu diyerek sitem etti. Bence ikisi de doğru değil. Çünkü okulda alınan notlarla gelecek değerlendirmeye kalkışmak bana göre en büyük yanlıştır. Diyeceksiniz ki. Siz bakmaz mısınız? Bir zamanlar bakmadım değil. Ama hiç kötülemedim. Sadece şunu dedim çocuklarıma. Eğer bir yerlere gelmek istiyorsanız devlet kadrolarında bu % 80 ni işe yaramayan bilgileri ezberlemeniz lazım. Bu işe yaramayan bilgiler ezberlenmeden bir şey olunmuyor. Bir şey oldum zannedenlerde bir şey değil aslında. Sana bir şeymiş gibi görünürler ama bir şey değildir onlar. Okudukları okullarda ezberlediklerinin % 80 nini unutanlardır. Hayır diyen var ise gelsinler SBS ilköğretim sınavlarına girsinler, kendilerini bir sınasınlar. Bakalım kaçıncı olabilecekler.
Evet değerli dostlarım.
Her zaman diyorum. Çocuklarımızın yeteneğinin gelişmesine engel olan ve var olanında yok etmeye çalışan bilim yuvalarımızda ki okunan derslerin gelecekle ne kadar alakalı olduklarına dikkatlice bakmanızı istiyorum. Türkiye’miz 20. yüz yılı maalesef kaybetmiştir. Dünyada üretilen teknolojiyi yakalamak için değil, kullanmasını öğrenmek için zaman tüketmiştir. İş başındakiler nutuk atmaktan velileri yanıltmaktan ve öğretmenleri dinlememekten bir türlü vaz geçemediler. Dünyayı hayal meyal görmeye çalışmalarına rağmen görme engelliler arasında bizleri de sayabilirsiniz. Her bakanı görür, her göreni de anlar zannetmeyin. Bir zamanlar senatörler vardı. Bakanlar çekilsin senatörler geliyor derlerdi. Ne işe yaradıklarını bilmiyorum ama mutlaka bir iş yapmışlardır(!)
Değerli dostlarım,
Geçen yüz yıl geçti geçmesine. Benim bu yüz yıldan da bir umudum yok. Yine aynı oyunların aynı şekilde oynandığını… Orta oyuncularının oyunları yine aynı, sadece simalar farklı. Sizler oyunu oynayanı değil de, aynı oyun tekrar sergilendiğinin bir farkına varsanız. Ses tonları mı sizi kandırıyor? Tezgâh aynı, torna aynı, bıçak aynı, atölye aynı... Sadece yeni simalar var karşınızda. Sesinizi yükseltin artık. Bu tornadan çıkanlar hiçbir işe yaramadı deyin. Kendinizi örnek gösterin. Bir önceki çocuğunuzu ortaya koyun. Bir şeyler yapın sayın veliler. Pırıl pırıl çocuklarımızın geleceğini kendi ellerimizle yok ediyoruz. Dünyayı görün artık. İbretle seyredin. Adı duyulmamış ülkelerin bile gerisinde kaldığımızı anlayın. Hacca gittiğinizde aldığınız takke, çektiğiniz tespih, namaz kıldığınız seccade, ezan okuyan saat hangisi Müslüman bir ülkenin? Ne oldu bizlere ki muhtaç olduk dünyaya. Altı yüz yıl aydınlattığımız, ışık saçtığımız bu gezegende elimizden ilmi çaldırdık mı acaba? İlim gitti irfan yok oldu. Hapishaneler tükenecekti, her yer hapishane oldu. On yılda bir af çıkardık üç yılda yine doldu. Ne oldu bizlere dostlar. Kendi kendimizi koza böceği gibi sarmaktan ne zaman vaz geçeceğiz. Yok, mu karanlıkta yanınızdan geçen bir ateş böceği... Öten bir çekirge... Bir bülbül kafeste de olsa… Ayıralım artık gerçekle sahteyi… Siz değimlisiniz çeken çileyi. Miras mı bırakmak istiyorsunuz geleceğinize. Şuna inanın ki dua etmeyecek gelecek size.
Sonuç olarak diyebiliriz ki, hiçbir şeye karşı duyarsız olmayalım. Her insanın ne kadar hakkı var ise bu ülkede bizimde o kadar hakkımız var. Kimse kendini küçük görmesin. Sorsun sorgulasın. Doğrulara destek, yanlışlara köstek olalım. Bu işin başka yolu yok. Hak ve hakikatten ayrılmayalım. Yanlış nereden gelirse gelsin. Kime gelirse gelsin karşı duralım. Duralım ki, doğruların yolu açılsın. Sahte yüzler ortaya atılsın.
Hepinize saygılar sunuyor sağlıklı yaşam diliyorum.