"Sevgililer Günü"nde, sadece sevgilisine ya da eşine sevgisini gösterme yarışına giren insan, içine düştüğü bencillikten kurtulup, iç dünyasında evrensel bir sevgiyi de oluşturmak zorundadır
Ali Haluk PEKTAŞ
Yayın: Güncelleme:
14 şubatın sevgililer günü olduğunu öğrenince , aklıma önce şu soru geldi: Sevgililer Günü, acaba kimler içindir? İnanıyorum ki, yaşamında sevgi ve dostluktan başka daha büyük bir ilham kaynağı ve var ediliş nedeni olmayanlar ve bu değerleri yılın her günü, günün her saati,hayatın her anında yaşamayı hayat felsefesi yapanlar için değil.
Her şey insanın kalbinde yani gönlünde olup bitiyor,sonra bütün hayatına hükmediyor.Aşk ve sevgi ,kalpten duygusal yayılan ama ya bedenimizi esir alan veya hükmeden kuvvetlerdir. Aşk, sürekli liğine insanın ruh ve beden olarak uzun süreli dayanamayacağı bir duygudur. Sürekliliği ya Hallac-ı Mansur gibi darağacına ya Mecnun gibi çöllere düşürür veya Ferhat misali dağları deldirir…Ama insana inanılmaz boyutta bir güç,ilham ve duygu yoğunluğu kazandıran bir hal.Sürekliliği açısından” sevgi” insan hayatında daha önemli bir yer işgal ediyor. Sıradan bir insanın hayatında olabilecek en güzel şey, sevmenin ve sevilmenin dayanılmaz hafifliğinde yaşanan güvenli bir mutluluk olsa gerek.Yaşamında sevgiye yer bulamamış insanlar gerçekten acınılması gereken zavallılardır.Belki sevgililer günü onlar için bir uyarıcı ve ilham günü olabilir. İnsanlar sevgi ya da dostluk gibi kavramları yaşamlarına aktarırlarken, içinde yaşadıkları topraktan, içinde yoğruldukları inanç sisteminden, kültürel ve toplumsal yapıdan etkilenirler. Yaşamı beş yüz yıla dayanan Amerika gibi bir ülkede, vahşet, sömürü ve ticareti yaşam tarzı olarak algılamış toplumda aşkın, sevginin ve dostluğun derin köklerini bulmak zordur.Daha iyi bir yaşam için dünyanın her tarafından toplanmış bu insanların genleri ticaretle şekillenmiş. , mallarını diğerlerine satabilmek için her türlü şeyi, insanı, kavramı ya da olayı pazarlama ve reklam aracı olarak kullanmayı öğrenmişler. 14 Şubat, 1800 yıllarında Amerika'lı Esther Howland'ın ilk Sevgililer Günü kartını yolla masından bu yana çok sayıda insanın kutladığı toplumsal bir olay olmuştur “sevgililer günü”. Bunun doğal sonucu olarak olayın ticari yönü çok fazla önem kazanmış, sevgililer günü tüm dünyada ticaretin canlandığı bir dönem haline gelmiştir. Kapitalist mantığın, Sevgililer Günü geliyor. Beraber olduğunuz insanı sevmeseniz bile seviyor görünmek için hazırlanın. Hediyenizi alın. Seviyorsanız alırsınız… Sevmeseniz bile almalısınız…Almak zorundasınız… Çünkü bu sevginin elle tutulur ve gözle görülür şeklidir gibi şartlandırdığı toplumları şuursuzca bir tezgahın müşterisi haline getirmekte ve koskoca bir ömre hükmetmesi gereken duyguyu bir geceye sığdırmaya çalışmaktadırlar.Sevgi gösterisindeki yapmacıklığın, böylesine yüce kavramları bir anda anlamsız hale getirdiğini görmekten derin bir üzüntü duyuyorum.
Maddeciliğin bir inanç sistemi yapıldığı, paranın da tek Tanrı haline getirildiği ve her şeyin sahtesinin gerçek gibi algılandığı ,aşk,sevgi ve cinsel duyguların birbirine karıştırıldığı bir dünyada, yetişkinlerin, anne-babaların, öğretmenlerin de gelecek kuşaklara ‘doğmak, yemek,üremek ve ölmekten öte bir yaşamı asla veremedikleri gerçeğini görüyorum. Yüce insani değerlerin,anlam ihanetine ve erozyonuna uğradığını seyreden gönül gözüm kör olmak üzere…
Yaşamı oluşturan her şey, doğa, insanlık, Tanrı’ya ulaşmayı amaçlayan bütün inanç sistem leri, temellerini sevgi ve dostluk üzerine kurmuş lardır; İnsanlar arasındaki din, ırk ve kültür ayrımını kabul etmeyip, hepsini oldukları gibi kucaklayan, insanı insana ve ötesinde Allah’a en çok yakınlaştıran, karanlık çağda aydınlık bakış dergahının önderi Hz.Muhammed den uzanan ışığın Anadolu daki eşsiz hizmetkarları, Mevlana Celaleddin-i Rumi ve Yunus Emre’dir. Mevlana şiirlerinde, Allah’a ulaşmak için gerekli tek şeyin ‘sevgi’ olduğunu, bir başka insanı seven insanın, aslında bu yolla kendini ,insanlığı ve Allah’ı da sevdiğini vurgulamıştır.
Sevgililer Günü’nde, sadece sevgilisine ya da eşine sevgisini gösterme yarışına giren insan, içine düştüğü bencillikten kurtulup, iç dünyasında evrensel bir sevgiyi de oluşturmak zorundadır. Gerçek sevginin kırıntısının bile yaşanmadığı, anlam ve kavram olarak aşkın ve sevginin cinsel birliktelik ten öteye gidemediği, insanlık sorunlarıyla dolu bir dünyada, Sevgililer Günü’nün hiç bir anlamı ve önemi yok. Bu bakımdan, bütün insanlığa, yılda bir gün değil,üç yüz altmış beş gün yaşanan ve ömre bedel sevgilerin ,Mevlana ve Yunus gibi ÖNCE İNSAN’a inanan, insanlığa layık bir GERÇEK ‘Sevgililer Günü’ dilerim.
Hocam çok doğru yazmışsınız. Sevgililer günü ayrıca sadece alışveriş çılgınlığını kamçılamak için ortaya atılmış bir gündür..
Ahi Naci İşsever
16.02.2010 / 11:42:13
Türkçe'de "gün görmekle," "görürsün gününü!" demek arasında gezinen ve gezdirilen "insana has kalite" yalnız bizde -iklimimizde- var. Ne hoş belirtmişş ve yakalamışsınız: Batı dedikleri "tek dişli çanavar" bütün değerlerimizi kendine maletmek için "o günü, bu günü!" diye,takvim başında kelepircilik yapıyor. Onlaar da biliyorki kendileri "çiçek koklamayı" bilmezken, "Doğu!", çiçek koparanlara ceza kesiyordu.
A.Naci İşsever
16.02.2010 / 11:55:47
-devamı- : Gülü sümbülü Hafız'dan duyup tanımış bu şarlatıcının takvimimize kaydetmek istediği günlerle, bana "sevgilinin adresi" tarif edilemez. Bizim moralimizde sevgili! kırk bohça içindedir. Zor ifşâ edilir. Yazara teşekkür ediyorum. Esenlikle. A.Naci.
saime
17.02.2010 / 01:13:09
Sevgililer Günü, ticari emelleri karşılar hale getirilmiş bir gün. Kazanç uğruna masum duygular sömürülüyor. O gün yalnız olanlar hallerine üzülüyor. Ama iş bu kadar basit değil bence, ticari kazancın bu kadar açıkça yapılmasına rağmen buna prim verenler yine büyük kitlelerdir. Sevgili olmanın anlamı çürüyüp gidiyor bence. Mutlu etmek hediye almakla sağlanıyor sadece ve hediye almak zorunlu, sorunlu bir hale geliyor. Hediyenin maddi değerinin önemli oluşu ise içler acısı bir durum.
Bu güne ihtiyaç yok
Sevgililerin özel olarak anılmaya ihtiyaçları yok. Kadın ya da erkek, sevildiğini her an hissetmek ister. Her gün yapılabilecek bir sürprizle sevgililere zaten her gün bayram olur.
Sevgisiz kalmamanız dileğiyle.
ali abi kalemine yüreğine sağlık:)
Faruk Serkan
17.02.2010 / 02:44:42
"Reklam"dan "tanıtım"dan -tam da- açılmışken konu; soracaktım ki: "iyisi-kötüsü" olmaz; farkında olmadan "gün-e" dair farkındalık oluşturmak değil midir bu? Vazgeçtim ama: Sormadım! İkilemin ikinci cenahına geçip yine yeltendim ki: Batı, kazdığı kuyuya kendisi mi düşüyor? Ya da, "gününü" değerlendiremeyip kendini tanıyamayan doğu, "batı-l günü" bahane edip kendini mi topluyor? Sustum sustum, sormadım! Susup susup ya da… Görünen o ki, -bu hâlimizle- “günümüzü görmüşüz” zaten. Fakat “gün göreceğimiz” de gelir belki. Belki bir gün gelir, -o güne- bir gün kalır. Fakat dilemma bu ya: zaten her gün bir gün kalır... Aklı karışan şu bana; post-modern bir karmaşa… :) İyi günler.
A.Haluk Pektaş
18.02.2010 / 17:56:03
Faruk Serkan'a:Batılı tasvir haktır ölçüsü içinde...Bir din büyüğü bu ölçüyü de şöyle belirler"Batılı fazla tasvir hakkı zail eder"
ikinci cenaha:Şeytan kendi düştüğü dalalete insanoğlunu da düşürmekte;"gününü göstermekte! fakat gün göstermemekte"Gün görmeyi "bir gün"beklemek yerine hergün görmek uzak değil.Selamlar
A.Haluk Pektaş
18.02.2010 / 18:32:04
Ahî Naci'ye :Bir söz ustasından olur almak onur verici;daha önemlisi savunulan düşüncenin hülasa sözlerle desteği! teşekkürler
Çeinkaya BAĞATIR
20.02.2010 / 08:22:03
Saygı değer Haluk Pektaş
Seni tanıyorum ve seviyorum vede inancına
tam güvenim var,
Eğer sen veya ben başkalarının inancına,
taptığına hakaret eder küfredersek başkalarıda senin ve benim inancımıza ,
ve yaradanımıza hakaretle hatta küfür ederler,herkesin inancı kendine,bizim inancımız bize , seni seviyorum,lütfen törpülenmiş sözler kullamanı arzu ediyorum,saygı ve sevgiler.Çetinkaya BAĞATIR
M. Ali ÇINAR
20.02.2010 / 10:33:33
yapmacık davranışlar günlük yaşam halini aldı. Bunların bir bir temellerinin atıldığı dönemler var. başta eğitim (!)yuvalarımız. eğitimden başka her şeyin var olduğu kurumlar.Gerçek sevgilerin yok olduğunu görenler günler tertip ediyorlar. bu da sömürü sisteminin bir icadı. insanlar söylediklerini uygulamadıkları sürece sahte bir hayatı yaşamaktan ve yaşatmaktan öteye geçemezler. Her geçen gün sahteliğe doğru yol alınırken kimlikler ve kişilikler de erozyona uğramaktadır. Bizleri büyük bir musibet ancak kendimize getirir. bunun başka yolu yok. ev yanıyor herkes başının çaresine bakmalı. saygılarımı sunuyorum. yüreğinize ve kaleminize sağlık...
A.Haluk Pektaş
20.02.2010 / 15:41:29
Değerli Çetinkaya BAĞATIR,aslında yorumculara cevap vermek bir cidal için değil,ciddi yorumların düşünce ufkunun başka boyutlarının açıklanmasına vesile olması nedeni ile ayrı bir değer taşır.
Şimdi:aslında bir ayet meali olan "başkalarının ilahlarına küfretme..."tapınılan ilah veya heva ve hevesin tanrılaştırdığı nesneleri kapsar.Sevgililer veya benzeri günler ilah değil,kapitalist mantığın reddedilmeyecek kavramlarla sinsice oluşturduğu bir pazar günü;örfümüze yerleştirilen bir adet hükmündedir.Ahi Naci'nin yorumundaki veciz(Gülü sümbülü Hafız'dan duyup tanımış bu şarlatıcının takvimimize kaydetmek istediği günlerle, bana "sevgilinin adresi" tarif edilemez)ifadesi de bunu açıklamakta."Törpülenmiş söz" tavsiyesi üzerine,üslubum olmamasına rağmen acaba!diyerek yazımı bir daha okudum.Sivri bir söz ve ifade göremedim ama...İstersen bir daha oku !Gerçek sevgiyi algılamayı unuttuğumuzdan beri,birilerinin sevgililerinden sevgi devşirmeğe çalışıyoruz vesselam, muhabbetlerimle...