Kılıçdaroğlu Sakarya Üniversitesinde
Sakarya Üniversitesi (SAÜ) gazetecilik topluluğu tarafından düzenlenen programa katılan CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu ülke gündemiyle ilgili değerlendirmelerde bulundu. Kılıçdaroğlu, Türkiye yeni bir ulusal kurtuluş savaşını başlatması gerektiğini belirterek, "Savaş derken, elimize silah alarak değil, düşüncelerimizle, aydınlığımızla, insanları eğiterek, insanlarla dost olarak, onlara doğruları anlatarak bu mücadeleyi vermek zorundayız. Yeni bir siyasal anlayışı Türkiye'ye egemen kılmak
zorundayız. Dostluğu, kardeşliği egemen kılmak zorundayız. İnsanların dini duygularının sömürülmesine karşı çıkmak zorundayız. Bizi farklı inançtaymışız gibi gösteriyorlar. Sanki bizim dini duygularımız yokmuş gibi gösteriyorlar, ama gerçek Müslüman biziz. Çünkü biz kul hakkı, fakir fukara hakkı yemiyoruz" diye konuştu.
Anayasa değişikliği konusunda açılamalarda bulunan Kılaçdaroğlu, "Kendiniz oturuyorsunuz, kendiniz hazırlıyorsunuz. Götürüp bunu dayatıyorsunuz. Böyle bir anayasa değişikliği Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez oluyor. Ama diyorlarsa ki, biz bu 12 Eylül anayasasından şikayetçiyiz. Getirsinler geçici 15. maddeyi, hemen derhal çıkarırız. Hiçbir tereddüdümüz yok. Eğer bunların gezmeleri Türkiye'deki işsizlik sorununun çözecekse gezsinler. Türkiye'de yolsuzlukları önleyecekse, gezsinler. Türkiye'de
çocukların aç gezmesini önleyecekse gezsinler. Bu konuda hiçbir tereddüdümüz yok. Türkiye'nin gerçek gündemi bu değil. Biz yargıçlarla savcılarla kavga ederek bir yere gidemeyiz. Kavga ortamı içinde Anayasa değişmez. Anayasalar bir toplumsal uzlaşmayla değişir. Bir toplumsal uzlaşmayı düşünüyorlarsa, bu mümkün değil. Çünkü toplumsal uzlaşmanın en ciddi taraflarından biri siyasal partiler. Siyasal partilere baktığınız zaman Adalet ve Kalkınma Partisi parlamentoda yalnız kalmış durumda. Siz işsizliği
çözün, yoksulluğu çözün" dedi.
Kılıçdaroğlu, anayasaların toplumsal uzlaşma metni olduğunu ifade ederek, "Geldiğimiz noktada bir anayasa değişikliği önümüze konuyor. Unutmamamız gereken bir nokta var. Anayasalar birer toplumsal uzlaşma metnidir. Anayasa eline alan her yurttaş bu benim anayasam demelidir. Anayasada genel doğrular vardır. Anayasalar demokrasiyi ve güçler ayrılığını güçlendirir, otoriter rejimleri değil. Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir deriz. Bir toplumsal uzlaşmayla mı anayasa değişikliğini yapıyoruz? Hayır. Bir
siyasal partinin mutfağında hazırlıyoruz, 5 kişi bir araya geliyor. Biz anayasa hazırlayacağız deniliyor anayasa hazırlanıyor, sonra deniyor ki biz bu anayasayı hazırladık, değiştireceğiz. Anayasamızda yasama, yargı ve yürütme olmak üzere güçler ayrımı ilkesi var. Millet iradesini üçü kullanır, birisi tek başına kullanmaz. Hakim kararı Türk milleti adına verir. Yürütme onlar da karar yaparken halk adına yapar. Bir kişi iradeyi ele geçirince despot olabiliyor. Baskıcı yönetimlerde özgürlükleri geliştirebilir
misiniz? Bu nedenle güçler ayrımı ilkesi çıkmış ki halk adına gücü kullanan iradeler birbirlerini denetleyebilsinler diye. Siyaset bilimdeki adıyla söyleyelim, faşist bir yönetim olmasın diye" diye konuştu.
Milyonlarca insanın aç olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, AK Parti'nin bunu bir tarafa bıraktığını savunarak, "Adalet ve Kalkınma Partisi Türkiye'nin içinde bulunduğu çıkmazı gözardı etmek bu çıkmazdan halkı soyutlamak için, kendisine göre farklı bir gündem oluşturuyor. Bir anayasa değişikliği oluşturuyor. Bizim gündemimiz çok farklı. Biz işsizliğin çözülmesini istiyoruz. Yoksulluğun çözülmesini istiyoruz. Bunları için tasarı getirsinler. Bunlar için çaba harcasınlar. Her türlü desteği vermeye hazırız. Siz
oturursunuz anayasa değişikliğini toplumun tüm kesimleriyle onların görüşlerini alarak yaparsınız. Anayasa değiştiriyorsunuz. Hakimlerden savcılardan barolardan görüş almıyorsunuz" şeklinde konuştu.
Kılıçdaroğlu, Türkiye'de kaç yurttaşın "ödediği vergiler nereye gidiyor" diye sorduğunu belirterek, "Bu soru sorulduğu an ülkeye artık demokrasinin gelmiş olacak. Bu soruyu sorduğumuz an artık Türkiye Cumhuriyeti'nde iktidarda haramiler yoktur demektir. Haramileri yıktığımız zaman bu ülkeye demokrasi geliyor demektir. Neden bu ülkeyi haramiler yönetiyor? Bizim ödediğimiz vergileri çalıyorlar, ceplerini dolduruyorlar. Onun adına neden yolsuzluk diyoruz? Yolsuzluğun olmadığı bir ülkede acaba ne olur?
Adalet mi olur, demokrasi mi gelir, insan hakları mı gelir, özgürlükler mi gelir, insanlar daha mı rahat konuşur? Bunlar olur yolsuzluğun olmadığı ülkelerde. Yolsuzluğun olduğu ülkelerde, bizim dinimize göre derler ya 'kul hakkı yemeyeceksin' diye. Hem dindar geçinip hem kul hakkı yiyenler bir sınıf olarak belirlenir. O sınıf işte iktidardadır" dedi.
"Kamuoyu yoklamalarında siyasetçiler hep diplerde" diyen Kılıçdaroğlu, "Türkiye de yapılan anketlere bakıyoruz hep siyasetçiler diplerde. Nedeni belli, meclise giren milletvekilleri hep kendi ceplerini düşünüyor. Halkın cebini hiç düşünmüyorlar" diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, bağımsız, güçlü bir Türkiye oluşturmak için yola çıktıklarını ifade ederek, "Biz kendi politikamızı halka iyi anlatmalıyız. AK Parti'nin ne yaptığını herkes iyi biliyor. İnsanlar bir hırka, bir lokmaya muhtaç hale geldi. Peki bunun karşısında biz ne yapacağız? Biz adaletli gelir paylaşımını, çağdaşlaşmayı ve gelişmişliği getireceğiz. İkinci sınıf insan muamelesi görmelerine rağmen emekliler hala AK Parti'ye oy veriyor. Emekliye 60 lira zam yapan Başbakan'a emekliler çiçek veriyor. Zam 40
lira olsa herhalde çelenk vereceklerdi" şeklinde konuştu.
"Türkiye'nin AB'ye bizi alın diye bir takla atmadığının kaldığını" belirten Kılıçdaroğlu, "Nedir AB? Biz muhtaç değiliz AB'ye. İçi çürüyen bir Avrupa'nın bekleme odasında yıllarca unutulmak ağırımıza gidiyor. Alırlarsa alsınlar almazlarsa biz yolumuza bakarız. AB'ye muhtaç değiliz. Güçlü olan biziz" dedi.
Kılıçdaroğlu, Başbakan'ın toplumu kutuplaştırdığını savunarak, "Dolayısıyla insanlar daha aHakim kararı Türk milleti adözgürce düşüncelerini ifade edebilecekleri ortamı şu andaki Türkiye'de bulamıyorlar. Türkiye'de şu anda bir baskı var. Bu baskıyı yargıda medyada sivil toplum örgütleri üzerinde işçi ve sendikaların üzerinde görüyoruz. Dolayısıyla bir yapı üzerinde böyle bir anlayışla sağlıklı bir anayasa yapmanın doğru olmayacağı kanısındayız" şeklinde konuştu.
Üniversite öğrencilerin sorularını cevaplayan Kılıçdaroğlu, "Benim genel başkanlık gibi bir hevesim yok. Genel başkan olmak için halkın, tabanın, partilinin desteğini almak gerekir. Genel başkan tam bir lider olmalı" ifadelerini kullandı.
Kıbrıs meseliyle ilgili de görüşlerini açıklayan Kılıçdaroğlu, "Kıbrıs meselesinde izlenen politika çok yanlış. Şimdiki hükümet ver kurtul politikası yapıyor" diye konuştu.
Ergenekon davasını da değerlendiren Kılıçdaroğlu, "Ergenekon dosyası artık siyasallaştı. İçeride yatanlar neden yattığını bile bilmiyor. Yargı da ne karar vereceğini bilmiyor. Çünkü az önce dediğim gibi yargı üzerinde büyük baskı var" dedi.
Konferansın sonunda üniversite öğrencileri Kılıçdaroğlu'na çiçek takdim etti.