Atatürkçülük Ne Demektir?
Böye bir hükümet ancak halkımız kendi onurunu kurtarmak kararlılığında ve bilincinde olduğunda kurulacaktır.
Ulusça Dedelerimizden miras kalan vatanımızı torunlarımıza Hür bir toprak olarak teslim etme sorumluluk ve bilincinde olduğumuzda böyle bir hükümet kurulacaktır.
Böyle bir rest çekmenin ekonomik yaşantımıza yansıyacak bedelini ödemek kararlılığında olduğumuzda böyle bir hükümet seçilip iş başına gelebilecektir.
Ulusal önderimiz Mustafa Kemal Atatürk ün ülkemize bıraktığı en büyük mirası ve halkımızın geleceği ve Mutluluğu için mücadele edenlerin en güçlü silahlardır
6 ana ilkesi.
Bu ilkeler tek tek ele alınamayacak kadar bütün ve biri olmadan diğerleri neredeyse anlamını değerini yitirebilecek birbirini destekler ilkelerdir.
O yüzden altısı birden anlaşılıp savunulmadan
bir başarı elde etmek mümkün görünmemektedir.
CUMHURİYETÇİLİK :
Ülkemizde ulusumuzu ülke yönetiminin dışında tutan yönetim biçimlerinin yerine
halkın en ideal şekilde kendi hayatının yönetimine katıldığı bir sistemi savunan ilkemizdir. Ülkemizi ve kendi hayatımızı ilgilendiren her şeyde
hepimizin söz hakkımız var. Atatürkçüler Cumhuriyetçilikten ten bunu anlar.
--Egemenlik Kayıtsız Şartsız Ulusundur—
Mustaf Kemal Atatürk
ULUSALCILIK :
Biz diyelim ulusalcılık bir başkasıda milliyetçilik öz de olduktan sonra anlaşırız. Ülkemiz de yüzlerce yılldır iç içe yaşayan değişik kültür , din ve etnik kökenden gelen ve her ne kadar ata erkil bir deyim olsada dilimize mal olan şekliyle yüzlerce yıl "kız alıp ,kız vermiş" milyonlardan oluşan dev bir Ulusuz biz .
Ne saf ırk ,dil, din temelinde ki ayrılıkları yüceltenlerden ve nede ;
sözde enternasyonalci , evrenselci olan ve bu fikirleri çarpıtarak ve ulusal bilincimizi zedeleyenlerden çok ama çok farklı olduğumuzu açıkça ortaya koymalıyız
---Yurtta Barış Dünyada Barış.---
---Ne Mutlu Türküm Diyene --.
Mustaf Kemal Atatürk
HALKÇILIK :
Atamız Ulusumuzun tüm sosyal katmanlarının yaşam alanları tanımlanırken ekonomik gelir düzeyi olarak en alt tabakadaki insanlarımızı , ülkenin o günlerdeki en büyük üretici güçlerini ,
köylüleri milletin efendisi ilan etmiştir.
Alın teri ile üretim yaparak yaşamını devam ettiren halkımız işçimiz , köylümüz, zenaatkarımız üretmezse , üretmezsek yaşam durur. Makinalar durur , Toprak susar.
Bizi üretim yapmaktan alıkoymak istiyorlar ve ürettiklerimizide yok pahasına elimizden almaya çalışıyorlar.
Halkımızın , Ürettiklerini, Üretim yapma hakkını , Alınterini ,
Halkımızın ,hakkını arama hakkını
koruyacak olan ilkemiz Halkçılıktır.
DEVLETÇİLİK :
Devletimiz ekonomik alanda her zaman tüm kritik noktalarda müdahele gücünde olmalıdır.
Devletçilik ilkesi ve karma ekonomi anlayışıyla yaratılanları yok edenler , yok ettiklerini kötülemeyi bırakıp , gidip 50 yılı aşkındır ne kadar kötü yönetildiğini incelesinler.
Devletçi karma ekonomik anlayışı ile kurulan herşey bir bir ya satılıyor yada yıkılıyor.
Satılanlarda yok pahasına veriliyor çünkü memleket icralık olmuş durumda.
Tefecinin eline düşenler önce paralarını ve mallarını sonra onurlarını kaybeder yada intihar ederler.
Ülkemiz ekonomik bir intihar ile tam bir teslimiyet arasında bir noktadadır uzun yıllardır.
Ve maalesef teslimiyeti seçen hükümetlerle yönetiliyoruz.
Teslimiyete rest i çekip ekonomimizi yeniden kuracak güçte ve cesaret te bir hükümet uzun senelerdir oluşmamıştır.
Böye bir hükümet ancak halkımız kendi onurunu kurtarmak kararlılığında ve bilincinde olduğunda kurulacaktır.
Ulusça Dedelerimizden miras kalan vatanımızı torunlarımıza Hür bir toprak olarak teslim etme sorumluluk ve bilincinde olduğumuzda böyle bir hükümet kurulacaktır.
Böyle bir rest çekmenin ekonomik olarak yaşantımıza yansıyacak bedelini ödemek kararlılığında
olduğumuzda böyle bir hükümet seçilip iş başına gelebilecektir.
Ulusumuzu onurlu , aydınlık günlere taşıyacak olan ulusun bu konudaki kendi bilinci azmi ve kararlılığı olacaktır.
Zihinlerimize kazımak istiyorlar devlet ekonomiden çekilsin diyorlar.
Devlet küçülsün diyorlar.
Küçülte küçülte yok etmek üzereler devleti.
Bunlar malum icra Memurlarının işini kolaylıkla yapabilmesi için yapılan ideolojik bombardımanlardır.
İnanmamalıyız.
Bunlar gizlice okullarımızı Sağlık sistemimizi sattılar özelleştirdiler.
Devlet Okullarımızın kallitesini düşürüyorlar yerine mantar gibi Özel okullar , vakıf okulları bitiyor.
Sağlık kurumlarımızın kalitesini düşürüyorlar yerine mantar gibi özel sağlık kuruluşları çıkıveriyor.
Dünya da hangi gelimiş ülke vatandaşının sağlığını ve gelecek kuşaklarının eğitimini doğru dürüst "bir denetim meknizması dahi olmaksızın" özel , yabancı sermayedarların ve kuruluşların insafına terk ediyor.
Paran varsa iyi oku , Paran varsa sağlığın iyi olsun diyorlar bize.
Halkımızın sağlığının ve çocuklarımızın eğitiminin sorumluluğunu devletimiz kutsal bir emanet gibi taşımalı.
"Çocuklarının nasıl eğitileceğinin kontrolünü kaybetmiş bir devlet ne kadar aynı devlet olarak kalabilir?"
Devlet kimsesizlerimizin çaresizlerin , kimsesi , çaresi olmalı.
Devlet baba olmalı ,
Yoksa bunları yapmayan devlet neden vergi topluyor demezlermi....?
Ulusal sermayedarların yapmadığı yapamadığı yatırımları devletimiz yapabilmeli. Ama hiç kimse halkın katkısıyla yapılanları da yok pahasına , işletemeden ve usulsüzce hiç kimse peşkeş çekememeli.
Yabancı sermayenin ülkeye ne kadar girip!!! ve ne kadar çıktığı !!! devlet kontrolünde olmalı.
Çünkü
---İktisaden zayıf bir ulus, fakirlik ve sefaletten kurtulamaz. Toplumsal ve siyasi felaketten yakasını kurtaramaz.----
Mustaf Kemal Atatürk
Tüm Atatürk ilke ve devrimleri ile birlikte savunulmadığında içi rahatlıkla boşaltılabilir çarpıtılabilir bir ilkedir.
Din ve Siyaset işlerinin bir birinden ayrılması diye formüle edilir kısaca.
Üzerinde son zamanlarda en çok kaygılandığımız ilke.
Aslında daha önce başlamalıydık kaygılanmaya.
Diğer Atatürk ilkeler i teker teker saldırıya uğramaya başladığında.
Çünkü diğer ilkeler olmadan lailklik olmaz.
Adam olunmaz.
Cumhuriyetçilik yeterince savunulmaz korunmazsa :
Birileri ideolojik olarak Din devletini , Hilafeti , Padişahlığı alternatif olarak sunar ve Laiklik tehlikeye girer.
Ulusalcılık , Milliyetçilik ilkesi yeterince anlaşılıp savunulamaz korunamazsa :
Birileri günümüzde İslamiyetin ilk yayıldığı Arap topraklarında bu gün Arapları dahi bir arada tutamayan ümmet kavramının ,
Aynı ümmet ten bir ülke , bir halk bombalanırken, katledilirken diğerlerinin izlediği halde ümmet kavramının ,
çok yeterli , çok iyi bir şey olduğunu savunur . Din duygularımızı , inancımızı getirip buraya yaslar.
Geçmişte bize hep ihanet edenlere sırf ümmet mantığı adına defalarca yeniden ihanet etme fırsatı vermemize neden olur. Ulusal bilincimizi zedeler.
Laiklik yine tehlikeye girer
Halkçılık yeterince anlaşılamaz ve savunulamazsa:
Halk haklarını koruma vekaletini Cumhuriyetin kurumlarına ve yasalarına değil mafyalara , tarikatlara ve dini siyaset e alet eden bir yığın ilişkilenişlere , örgütlenmeye bırakacak ve yine laiklik tehlikeye girecektir.
Devletçilik yeterince anlaşılmadığı ve savunulmadığı takdirde :
Küçültülen Devletin ekonomide boş bıraktığı alanlar Dindarlık kisvesi altında gizlenen yıkıcı örgütlenmeler tarafından doldurulur.
Eğitim özel sermayeli! şeriatçı eğitim kuruluşlarının eline geçer.
Devletin kontrolü altında olması gereken maddi kaynaklar yanlış ellerde din devleti kurmak isteyenler tarafından dilediklerince kullanılabilir
Nihayetinde "küçülen devletin laikliği de küçülür tehlikeye girer."
Laiklik diğer Atatürk ilkelerinin bir sonucudur.
Diğer ilkelerin çatısıdır , tacıdır.
Bu gün sadece laiklik deyip tutturanlar . Atatürkçülükten sadece bunu anlayanlar başka hiç bir şey söyleyemeyenler ,
Atatürkçü değildir.
Onlar sadece Laiktir.
Ayakları bu topraklara basmamaktadır.
İnsanca ve özgür bir yaşam , bağımsız demokratik Türkiye için Laiklik.
DEVRİMCİLİK
Tüm bu yukarıdakileri koruyup geliştirecek en hayati ilkemiz.
Devrimcilik , İnkılâpçılık insanlarımızın daha güzel günler için , toplumsal yaşam kalitesini artırmak yolunda karşılaştığı engelleri yıkmasıdır.
Atatürk devrimlerine karşı iç ve dış güçlerce oluşturulacak her türlü yapay dengeyi her seferinde bozup Ulusumuzun tümü lehine olacak bir dengeyi yeniden kurma felsefesidir.
Atamızın Gençliğe hitabesin de ve Bursa Nutkunda yeterince açık şekilde anlatılmıştır.
Yapay denge dönemleri yükselmenin , gelişmenin duraklamasının , terse dönmenin gerilemenin ve çürüyüp yok olmanın yaşandığı dönemlerdir.
Özellikle Bu çürümenin çok yoğun olduğu son 30 yıllık dönemi yaşıyoruz
Diğer Atatürk ilkelerinin muhafızı , koruyucusu ve geliştirici anahtarı Devrimcilik ilkesidir.
Güneşimizin ışıklarını oluşturan bu ilkeler Cumhuriyet in hiçbir kurum kuruluş yada örgütünün tek başına ifade edemediği , koruyup geliştiremediği haldedir. Ve çok büyük bir öneme sahiptir..
Bu ilkeler Atatürk ün Türk ulusunun tamamına bıraktığı en değerli mirasıdır
Bunlara hep birlikte sahip çıkalım...
Atatürk ü anlamadan herkesin kendini Atatürkçü saydığı bir dönemde
bunları söyleyecek birilerine artık çok ihtiyaç varsa onlarda biz olalım.
#