Taraklı'nın İneği
TARAKLI'NIN İNEĞİ
Sakın kimse kinaye veya teşbihle bir şey imâ etmek istediğimi zannetmesin.Okul argosunda çok çalışanları tarif eden "ineklemek" gömleğini de ne kadar daraltsan Taraklımızın halkına bol geliyor...Aslında herkesin ineği kendisinin, inekliği de kendi sinden olduğu için bu konuda söz söyleme hakkımın olmadığını da bilenlerdenim...
Nereden çıktı bu inek muhabbeti yahu diye düşünenler de olabilir.Zamanı geriye sarıp bir süre ilerlediğimde (aslında gerilediğimde olması lazım ama "gerici" lik ! korkusu işte...) günlük hayatın ayrılmaz parçası,ailemizden biri, sosyal hayata etkisi nedeniyle ineği görmemek veya görmezden gelmek de vefasızlık olur.İyi de geçmişin ineğini anlatmanın kime ne faydası var diye düşünenlere şunu söylerim.Zaten bu günkü nesle anlatmak zor.Geçmişinde inek görmedi okulda ineklemedi...Bu günkü ineklere ! bir faydası olmayacağını da biliyorum.Ama Taraklı fotoğraflarından bir siyah-beyaz enstantene...Geçmişe vefa borcu ; kendilerini bir yere hapsettiklerinden veya hapsedildiklerinden bir daha o günlerin geri gelemeyeceği düşüncesinin hasret ve serzenişi !.. Bir devre bilmeden hükmetmiş ineklerden aldığım bir ilhamdır düşüncem.
Ne eski Mısır'da tapınılan Apis ineği kadar tanrısal,ne günümüzde Hindistan'da şehrin en işlek caddesinde yan gelip yatarak araçların yolunu değiştirecek kadar kutsal saçmalık sergileyen ineklerden değildi bizim ineğimiz...Ve Taraklıda günlük hayatın bir figürüydü.Günün çalışmaya başlama komutunu veriyordu ev kadınından işe giden işçiye ve işverene kadar.Hemen her evde bir inek vardı o zamanlarda ; tembelliği rahatlık zanneden çok az kişi dışında...Ve o günlerin çalışan,üreten "yuvayı yapan dişi kuşlarıydı" Taraklı kadını.Ev halkının çorbasını pişirmeden ,ineğine kepekle yaptığı çorbasını içirir ,malamasını(1) yedirir ,sütünü sağar ,ineği kovar(2) ; inek kovmaya gelen diğer kadınlarla dedikodu ! özetlerini geçer veya sabah muhabbetini yapardı.Taraklı kadınının ilk buluşma ve ayak üstü muhabbet zamanıydı inek kovma saatleri... Bahçelerde işe gidilmeyecekse sonra ev halkının çorbasını pişirir,bu işlerin bitiminde saat sekizi gösterirdi…Geç kalanlar koştururdu topraklığa(3) veya göçmen mahallesine(4) kadar ineğini;sabah maratonu olurdu geç kalmanın cezası...İneklerle beraber kara işe(5) gidenler de yola çıkardı hiç gocunmadan.Neden ineklerle beraber yola çıkıyoruz diye kimse düşünmezdi.Çalışma vakitlerini inekler belirlerdi saatlerin yerine. İş dönüşü de ineklerin dönüşüyle başlardı.Çok işçi çalıştıranların o gün sırtmaca(6) birkaç paket köylü cıgarası(7) rüşvet vererek daha erken yola çıkardığı lafları da dolanırdı ara sıra…
İneklerimiz belli bir yaş üzerindekilerin hala kullandığı yöresel bir atasözünün ortaya çıkış sebebi de olmuştu.”Taraklının ineği gibi tok gider aç gelir” sözü. Kimileri alınırdı bu söze.Taraklıya hakaret sayardı sanki.Oysa ben tam tersini düşünürdüm hep.Malına, ineğine iyi bakan Taraklılıyı ve akşama kadar sabah tokluğu ile idare eden inekle merasının azlığını anlatırdı o söz ve doğrudur da. Ahlaksızları da vardı bazı ineklerin ; sürüden kaçıp bahçelere hırsızlığa gidenleri…Belki bugün çocuklarımızı terbiye etmekte zorlanıyoruz ama o gün sürüden kaçmayı zorlaştırmak için ayaklarına ağaç köstek bağlayarak terbiye ederdi ineklerini Taraklılı…Hoş o günlerde de çocuklarını pek terbiye edememiş idi..(kimse alınmasın bir başka sefer bu siyah beyaz fotoğrafı da gösteririm.)
Başlarken de sorduğum soru,bu inek muhabbeti de ne?Sebep sadece yukarıda söylediklerim değil.Bir “geyik muhabbeti” hiç değil…O günleri yaşamış biri olarak bu günlerin sosyal ,siyasal,ekonomik hayatına uyumda zorlanmamın geçmişe özlem düşünceleri de var geniş anlamda… Ülkem üstünde oynanan hain oyunları, pisliği kirletecek hale gelen siyasetteki fetbazlık ve politik kalleşlikleri , ikbal hırsının ülke sevgisini çiğneyip geçtiği,kirli ihtiraslarını ,milli ve kutsal değerlerimizle örterek yutturma iki yüzlülüğünü seyrederken beynimin namus hücrelerinin uyuştuğunu,tiksinerek öğürme noktasına geldiğimi hissediyorum.Ve bu zamandan geriye kaçarak Taraklının ineğini özlüyorum…
Üreten Taraklıyı özlüyorum bu günlerde.İneğinin gübresini bahçesinde yetiştirdiği sebzelere götürmek için küfeleri yüklü “anıran eşeklerinin” sesini özlüyorum.Çift süren beygirlerin kişnemelerini;savak başlarında yapılan su kavgalarını özlüyorum.Kavga da olsa bir üretmenin mücadelesiydi…Üç gün üç gece hiç uyumadan meyve bahçemi sulamak için kaldığım uykusuzluğu özlüyorum. Bugün sular boşa akıyor,boşa giden ömürler gibi…Koltuğunun altında elma kakı veya kaşık sepeti otumaya(8) giden otururken üreten Taraklı kadınını özlüyorum.O günlerde de laf üretiliyordu ama laftan çok iş üretilirdi.Bugün çağdaş “otuma “, televizyon dizilerinin ve evlendirme adına evlerinden eden programların tartışma ,konuşulma, üretimden boşalan yerin ,incir çekirdeğinin bol geldiği laflarla doldurulduğu “gün”lere dönüştü…Ve o günün tüm sebze ve meyvesini kendi üreten kadını,bugün kapısının önündeki bahçesinde bir maydanozunu yetiştirmeyip pazardan alan genç kadını miras bıraktı geleceğe…
Bugün elbet eşekler anırıp,beygirler kişnemeyecek.Onların yerini,doğal olmasa da motor homurtuları alacak.Kadınlarımız olmayan elmanın kakını kesemeyecek,ama üretmek istedi de iş ve yer mi bulamadı ? Ve bu analarımızın ürünü, üretmeden yaşamayı,hak etmeden harcamayı ,emeğini çekmeden kullanmayı öğrenen, kapitalist tüketim mantığının farkında olmadan bir neferi olmuş çocuklarımız…
Bundan sonrasını bir başka sefere bırakmak düşüncesiyle ve üretilen zamanlarda buluşma temennisiyle selamette olunuz…
1 (buğday kepeğiyle samanın karıştırılarak yapılan hayvan yemi)
2 (ineğin sürüye katılması)
3 (bu gün ilçe tarım lojmanının olduğu yer.Taraklı evlerinin kerpiç toprağının kazıldığı yer)
4 (Gölpazarı yol ayrımında Taraklıya gelen göçmenlere yapılan evlerin yapıldığı yer)
5 (Zenaatın dışındaki her türlü vasıfsız işçilik)
6 (Sığır çobanı)
7 (O günlerde İnhisarlar idaresinin “bu günkü tekel” ürettiği üzerinde –ikinci sigarası-yazan daha ziyade köylü vatandaşlarımız kullandığından adı köylü olarak anılan en ucuz sigara.
8 (Misafirlik veya ziyarete gitmenin Taraklı kadını dilindeki ifadesi.
#