Vali Atak neden üzgün?
Valiler Kararnamesi ile Merkez Valiliği'ne atanan Vali Hüseyin Atak bir hayli üzgün… Sakarya'da 3 yıl 2 ay görev yapan Vali Atak'ın üzüntüsünün nedeni görünen hiçbir sorun yokken Merkez'e alınması…
Gerçekten de Sakarya Valiliği süresince hem görevini adam gibi yaptı, hem herkesimle iyi bir diyalog kurdu…
Dengeleri çok iyi gözetti…
Sürpriz bir şekilde de ataması çıkınca haliyle üzüldü…
Vali Atak çok sevdiği Sakarya'dan gitmesine üzülüyor ama Merkez'e alınması kendisini daha çok üzdü…
Bunda da haklı…
Devletin imkanlarını sadece ve sadece hizmeti için kullandı…
Başkaları gibi kendi ikbali için ona buna peşkeş çekmedi…
Sonuç böyle olunca da üzüldü…
Ama kendisi gerçek bir devlet adamı…
Ne kadar üzüntülü de olsa "Takdir büyüklerimizin" demeyi biliyor…
‘Sakarya'yı özleyeceğim' diyor…
Tek bir dileği var;
"400 yataklı hastane açılırken davet edip bir çay ısmarlarsanız benim için yeter."
Vali Büyük'ten düzeltme!
Dün Sakarya Valiliği'ne atanan Edirne Valisi Mustafa Büyük'le bir telefon görüşmemiz oldu…
Milletvekili Recep Yıldırım'ın Belediye Başkanı olduğu 1997 yılında Büyük başkanlığındaki bir müfettiş heyeti tarafından soruşturulduğunu yazmıştım…
Vali Büyük bu bilginin yanlış olduğunu belirterek düzeltilmesini istedi…
Çok güvendiğim bir kaynaktan aldığım bu bilginin teyide ihtiyacı olduğunu düşünmemiştim…
Meslekte ne kadar eski olsanız da hata yapabiliyoruz…
Arkadaşlarıma her zaman "Bir bilgiye ulaştığınızda mutlaka muhatabından teyit ettirin" diyorum…
Ama kendim aynı hataya düşmüşüm…
Bir telefon açıp sormak varken, hiç araştırmadan tek bir kaynağı güvenerek bir bilgiyi sizlere aktardım…
Bu benim için üzüntü verici bir durum…
….
Şoförüm bilir
Ünlü bir bilim adamı özel otomobiliyle konferans vermeye giderken, uzun yıllardır onunla çalışan şoförü sıkılarak bir teklifte bulunmuş:
- Sizin konferanslarınızı dinleye dinleye virgülüne kadar ezberledim efendim, demiş, ne olur izin verin bu konferansı da sizin yerinize ben vereyim...
Bilim adamı öneriyi kabul etmiş.
Şoför arka koltuğa geçmiş.
Bilim adamı şoförün şapkasını giyip öne oturmuş. Konferansın verileceği salona varmışlar. Şoför kürsüye çıkmış, hiç teklemeden çok güzel bir konuşma yapmış. Ve sormuş:
- Sorusu olan var mı?
Ülkenin ciddi bilim adamlarından biri "var" demiş ve oldukça zor bir soru sormuş. Şoför hiç tereddüt etmeden:
- Çok kolay bir soru bu, demiş, şoförüm bile bilir.
Gidip çağırayım, sizin sorunuzu o yanıtlasın...
İnternetten
..
Bankacı
Bankaya yeni bir memur girer. Bir masa verilir, oturur. Ama masada kağıt, kalem, bilgisayar hiçbir şey yok.
Genç çok sinirlenir, kendisine verilen numaralardan depo müdürlüğü olarak bildiğini çevirir. Karşısına çıkan ilk kişiye bağırıp çağırmaya, küfretmeye başlar:
- Ne dalgacı heriflersiniz, bankamı kreş mi kardeşim burası, hemen istediklerimi getirin, gelirsem dağıtırım orayı ona göre.
Telefondaki ses sakin bir tonla cevap verir:
- Siz kiminle konuştuğunuzu biliyor musunuz acaba?
- Hayır, kiminle konuşuyormuşum bakalım?
- Ben bu bankanın müdürüyüm!
Çocuk yutkunur:
- Peki siz kiminle konuştuğunuzu biliyor musunuz?
- Hayır.
- Ohhh, çok şükür, ve telefonu kapatır.
İnternetten