Ekmek teknesi kapatılır mı?
Dün Atatürk Bulvarı'ndan gazeteye doğru yürüyorum…
Hiç tanımadığım biri durdurdu…
50'li yaşlarda, orta halli biri…
"Bir şey sormak istiyorum" dedi…
"Tabi sorun" dedim…
"Sizce devlet bir vatandaşın ekmek teknesini kapatabilir mi?" şeklinde bir soru yöneltti…
Bu tip sorulara alışığım…
Bizi kendine yakın gören dertli vatandaş yolda durdurur veya telefon eder…
Önce bir soru sorar, ardından derdini anlatır…
Yine öyle oldu…
Soru geldi ama ben ne diyeceğimi bilemedim…
Ağzımdan belli belirsiz "Kapatmaması lazım?" kelimeleri çıktı…
Sonra anlatmaya başladı…
Kamyoncuymuş…
2 ay önce vergi borcu yüzünden trafik aracını bağlamış…
Bir şekilde borcun yapılandırıp aracını kurtarmak istemiş ama olmamış…
Aracın çekildiği garaja gün başına 20 lira borçlanmış…
Şöyle dertlendi;
"Ben kamyoncu esnafıyım. Kamyonum benim ekmek teknem. Tamam vergi borcum var. Ödemem demiyorum. Ödeyeceğim de. Sen benim işyerimi kapatırsan ben bu borcu nasıl öderim. Bir berberin vergi borcundan dolayı dükkanını kapatıyor musun? Kapatmıyorsun. Berberin vergi borcunu tahsil etmek için başka yaptırımlar arıyorsun. Peki kamyoncunun dükkanını neden kapatıyorsun, neden ekmek teknesini elinden alıyorsun? Bunu 2 aydır anlatmadığım siyasetçi, yazmadığım yer kalmadı. Ne olur siz de köşenize yazın. Derdimize tercüman olun."
Gerçekten de vatandaş haklı…
Vergi borcu mutlaka tahsil edilmeli…
Ama yöntem bu olmamalı…
….
Bir sevgi hikayesi
İki insan varmış ki birbirlerini deliler gibi severmiş.
Günleri delice sevdalarla dolu dolu gidermiş.
O kadar birbirlerine bağlılarmış ki hiç gözlerini kırpmadan birbirleri için kendilerini ölüme atarlarmış.
Her ne olmuşsa bir gün adam bir kişiyi vurmuş ve öldürmüş, bunun üzerine adam ömür boyu mahkum olmuş.
Kadın sevdiği erkeğin her ziyaret gününde yanında olurmuş.
Mahkum kadının dışarıda tek başına olmasına dayanamıyormuş.
Geceleri bunu düşündükçe deliriyormuş.
Geçen zamanla beraber mahkum sevdiği bu genç kadına belki çok zor olsa da, içi yana yana demiş ki...
''Sevdiğim, yarim, canımdan çok sevdiğim insan biliyorum belki de kabul etmeyeceksin ama ben senin dışarıda tek başına olmana dayanamıyorum; gençsin, güzelsin ben buradan ömür boyunca çıkamayacağım. Senden bir isteğim var artık sen gelme yanıma git hayatını kur… Bir gün çıkarsam eğer o şirin evimize geleceğim, uzaktan seyredeceğim eğer evin önündeki akasya ağacına eşarbını bağlamışsan bileceğim ki sen beni hala bekliyorsun ve yanına geleceğim. Eğer ağaçta eşarbını görmezsem ölene kadar seni bir daha rahatsız etmeyeceğim''
Demiş demesine de ne acı çekerekten söylemiş mahkum.
Gerçekten de kadın gelmemiş o günden sonra.
Bir gün nasıl olmuşsa genel af çıkmış ve mahkum da tahliye olmuş.
Acaba beni bekledi mi demiş ve evinin yolunu tutmuş.
Gittiğinde uzaktan akasya ağacına bakmış.
Bakınca görmüş ki akasya ağacının üzerinde bir eşarp değil yüzlerce eşarp bağlıymış.
Kadın sevdiği insanı hiç unutmamış ve hep beklemiş...
Senden Haber Alamayınca Ölüyorum!!!
Tükeniyorum...
Dalından Kopan Gül Gibi Soluyorum...
__Çünkü__
Seni Çok Seviyorum
…
Küçük bir ara
Türkiye Gazeteciler Federasyonu'nun Başkanlar Konseyi Toplantısı için Kıbrıs'a gidiyorum…
Başbakan Yarımcısı Bülent Arınç'ın da katılacağı toplantıda yerel basının sorunlarını ve çözüm yollarını tartışacağız…
Bu nedenle de 3 gün köşe yazım yok…
Bilginize…