Hz. Peygambere İlgili Genel Tespit ve Değerlendirmeler
Hz. Peygamber, rahmet elçisi, güzel ahlak abidesi, şefkat ve merhamet numunesidir. Yetişkin önder, birikimli, deneyimli ve nitelikli liderdir. Bu yüzden o, idare ve siyaset de dâhil hayatın her alanında rehber ve örnektir. Onun gerek dinî gerekse dünyevi hayatımızdaki belirleyici rolü de sürmektedir.
Hz. Peygamber, bize Kur’an’la birlikte onun en güzel ve en doğru tatbikatı olan sünneti de bıraktığından o, mazide kalan tarihi bir sima olamaz. Bedeniyle bizden ayrılmış olsa da sevgisi gönlümüzde yaşamakta, geriye bıraktığı sünneti de bizlere yol gösteren canlı bir rehber olma özelliğini sürdürmektedir. İşte bunun için Hz. Peygamber’in siret ve sünneti, her zaman örnek alınabilecek niteliktedir. Zaten geçen asırlar, ona duyulan sevgi ve saygıyı yok edememiş, onun örnek hayatı rehber olmaya bu güne kadar devam etmiştir, bundan sonra da aynı şekilde devam edecektir. Çünkü onun güzel ahlakına ve örnek hayatına duyulan ihtiyaç, gün geçtikçe daha iyi anlaşılmaktadır.
Kur’an ve sünnet, kendi özgünlüğü ve bütünlüğü içinde anlaşılmalı, kısır ve kasıtlı bakışlarla dondurulmamalıdır. Hz. Peygamber bir yandan kalben sevilirken diğer yandan onun sahih sünneti fiilen hayatın merkezine alınmalıdır. Aksi halde sadece belirli günlerde hatırlanan Kur’an ve sünnet, imanı artıran, ahlakı güzelleştiren, mücadele ruhunu alevlendiren, hakka sarılıp sadık kalmayı teşvik eden misyonundan çok şey yitirmiş olacaktır. Öyleyse dini doğru anlamak için onu tebliğ ve tatbik eden peygamberi iyi tanımak ve ilettiği mesaja sadık kalmak şarttır.
Eğer Kur’an’a dikkatlice bakarsak ağır sorumluluklar içeren, ancak çok önemli ve onurlu olan bir vazifenin bizlere de tevdi edildiğini görürüz. Bu vazife, hayatımızı ve dünyamızı İslam’a göre yeniden şekillendirme vazifesidir. (Âl-i İmran 3/ 85, 104) Çünkü Allah’ın muradı, İslam’ın insan hayatında asli şekliyle ve uygulanır biçimde yer almasıdır. Bu da, Kur’an mesajını peygamber örneğini izleyerek yeniden hayata taşımakla gerçekleşecektir. Bu yüzden Hz. Peygamber’i ve onun güzide hayatını çok iyi bilmek, onu Kur’an ışığında öğrenmek ve anlamak, sünnetin sübutuna ve teşri değerine inanmak, bir de topluma yeterli ve sağlıklı bir sünnet bilgisi sunmak gerekmektedir.
Sonuç olarak insanın, iman ehliyetine layık olması, Kur’an’ı okumakla yetinmeyip ayrıca onu uygulamasına bağlıdır. Müslüman olmanın vazgeçilmez şartı ise ilim, iman ve amel birlikteliğinin oluşturduğu güzel ahlaktır. Peygamber terbiyesiyle yetişen ilk nesil Müslümanları bu konuda çok başarılı olmuşlar ve güzel örnekler ortaya koymuşlardır. Fakat daha sonra gelenler, öncekiler gibi başarılı olamadılar.
Günümüzde kişi ve toplum hayatının, Kur’an ahkâmından ve peygamber ahlakından bu kadar uzak kalması, yapılan tespitleri doğrulamaktadır. Öyleyse bize düşen görev, sadece Kur’an ve sünnetten söz etmek değil, Kur’an ve sünnetten bizde, hayatımızda ne var ona bakmaktır. Çünkü Kur’an, yeniliği eskimeyen ilahi bir mesajdır. Hz. Peygamber de gönüllerimizde sevgisiyle, hayatımızda da sünnetiyle yaşayan ve yaşayacak olan ebedi rehberimizdir.
Sözlerimizi, merhum Necip Fazıl’ın sevgili peygamberimizin misyonunu dile getiren şu mısralarıyla tamamlamak uygun olacaktır:
“Sende insan ve toplum, sende temel ve bina
Ne getirdin götürdün, bildirdinse amenna.”
#