Memurun İdam Fermanı Çıktı Çıkacak
Erol AFŞAR
Yayın:
Güncelleme:
Her fırsatta diyalog kanallarının açık olduğunu ve milletten hiçbir şey gizlemediklerini söyleyen hükümet, Kamu çalışanlarını yakından ilgilendiren yasa değişiklikleriyle ilgili bile konfederasyonların görüşlerini alma ihtiyacı hissetmiyor.Aylardır kamuoyunu meşgul eden ve muhataplarından köşe bucak kaçırılan, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununda değişiklik içeren kanun taslağı nihayet gün yüzüne çıktı.
İnanın, yapılması planlanan değişikliklerin ayrıntılarını gazete köşelerinden öğrendik.
Gördük ki tıpkı anayasa değişikliğinde oynanan oyun gibi lokum içine gizlenmiş acı ilaçtan ibaret, bizim 657 değişikliği…
Toplu görüşmelerde mutabakat altına alınan birkaç madde lokum niyetine kullanılmış, lokumun içinde de kamu personel rejiminde yapılması planlanan köklü değişikliğin ön hazırlıkları sokuşturulmuş.
Çıkarılacak kanunun uygulayıcıları hiç şüphesiz memurlardır. Yapılacak değişikliklerin muhatabı da öncelikli olarak memurlar olmalıdır.
Böyle yapılmadığı için Kamu-Sen Genel Başkanı Bircan Akyıldız, oldukça tepkili;
"Eğer demokrasinin, yalnızca seçimlerde oy kullanmak değil de yönetim sürecine tarafları dahil etmek olarak tanımlandığı bir ülkede yaşıyorsak; yapılacak değişiklikler için de tarafların temsilcilerine danışılmasının zorunlu olduğu gerçeğini kabul etmek zorundasınız. İsteseniz de istemeseniz de ve çok şükür ki, kanunları kozmik odalarda hazırlayan, talimatlarını millet dışındaki odaklardan alıp, uygulamalarını vatandaştan saklamayı şiar haline getirmiş olanların düşüncelerinin arka planlarında yatan yönetim, Anayasamıza göre yasaktır.
Örnek alındığı iddia edilen Avrupa Birliği'nde üçlü diyalog mekanizmaları en etkin şekilde kullanılmakta, hiçbir iktidar attığı imzayı, verdiği sözü babasız çocuk gibi ortada bırakmamaktadır.
Tarafların üzerinde anlaştığı konular, doğrudan Avrupa Birliği müktesebatına eklenmektedir. Ne yazık ki bizde tasarılar milletten saklanmakta, verilen sözler havada kalmaktadır. Ama Avrupa'daki uygulama da Türkiye'ye son yıllarda yerleştirilen uygulama da demokrasi olarak adlandırılmaktadır.
Bu ülke son yıllarda ne çekiyorsa, kökü dışarıda olan reformlardan çekmektedir.
Daha dün kamu yönetimi reformu, sosyal güvenlik reformu, sağlık reformu, hastane reformu, yargı reformu ve anayasa reformu ile milletimizin cebine, geleceğine, bütçesine saplanan hançer, bugün kamu personel rejimi reformunun bir parçası olan 657 sayılı Kanunda değişiklik taslağı ile memurlarımızı yaralamıştır.
Hayata geçirilemeyen konular ise parça parça, Başbakanın deyimiyle hazmettire hazmettire, hissettirilmeden gündeme getirilmekte, taslakların içine teker teker yerleştirilmektedir.
Kamu hizmetlerinin sunumunda özel sektör anlayışını yerleştirme amacı taşıyan taslak ile kamu hizmetlerinin sunumunu ön plana çıkaran kamu istihdam mantığı, kâr odaklı, esnek, güvencesiz özel sektör anlayışına teslim edilmektedir.
Kamu hizmetlerini siyaset ele geçirmekte ve kamu hizmeti, siyasi partinin hizmeti haline gelmektedir.
Bunun en açık göstergesi, kamuya özel sektörden müsteşar, genel müdür ve başkan gibi üst düzey yöneticilerin transfer edilebilmesinin önünü açan maddedir.
Kamu çalışanlarının yükselmelerinin ve kamuda kariyerlerini geliştirmenin engellenmemesi esas olmalı, aksine başarılı çalışmalar ve kendini geliştirme teşvik edilmeliyken taslakla, kamu çalışanlarının tahsili, kıdemi, tayin terfi gibi yükselmesiyle ilgili hususlar değiştirilerek, ranta dönüştürülmekte, kariyer ve liyakat ilkeleri zayıflatılmaktadır. Memuriyete girişte aranan sınav şartı, ilerlemede tahsil ve liyakat zaafa uğratılmaktadır.
Bilindiği gibi 657 sayılı Kanunun memuru, siyasal kadrolaşmaya ve siyasal baskıya karşı haklarını koruyan bir mantığı vardır. Buna göre memurlar istekleri dışında başka bir kuruma nakledilemezler. Ancak özelleştirme kapsamındaki KİT'lerde görev yapan personel Devlet Personel Başkanlığı nezdinde değerlendirilerek, başka kurumlara gönderilebilir.
Kamu yönetiminin yeniden yapılandırılması kapsamında yapılmak istenilen bir diğer köklü değişiklik de teftiş kurullarının kaldırılarak, denetimsiz bir kamu yapılanmasının önünün açılması idi. Ancak daha önce yargı kararları, siyasi iradenin önüne set çekmiş ve denetim mekanizmasının yok edilmesini engellemişti.
Şimdi ise yapılmak istenilen değişiklikle bazı müşavir, başuzman ve müfettişlik kadroları iptal edilmekte ve bu durumdaki personelin Devlet Personel Başkanlığı eli ile başka kurumlara sürgün edilebilmelerinin önü açılmaktadır.
Sorunun çözümü yerine, var olan sorunları görmezden gelerek, kariyer ve liyakat ilkesini yok saymak, üst düzey yönetici atamalarında kadrolaşma, siyasi yandaşlık, denetimsiz bir kamu yönetimi, özel sektör-siyasi parti ilişkilerinin meşrulaşması ve hükümet memuru uygulaması esas alınmak istenmişse, taslak amaca uygun olarak düzenlenmiştir."
Sözün özü; Kamu çalışanlarının iş güvencisini ortadan kaldırıp, memurları siyasi iradenin kucağına oturtacak bir değişiklik bu…
Ve adeta memurun idam fermanı…
İlmek boynunuza geçmeden önce mücadelenizi yapın ki yarın çok geç olabilir.
#