Beyinsiz!
Her şeyden önce bu, bir ihtiyaçtan kaynaklanan reformdan ziyade, Dünya Bankası, IMF, Dünya Ticaret Örgütü gibi çok uluslu tekellere hizmet eden örgütler ile OECD ve AB'nin talepleri doğrultusunda yapılan bir değişiklik…
Amaç; sosyal devletin tasfiyesi ve neo-liberal piyasacı devletin inşasından ibaret…
Bunun bir de alt yapısı var elbet…
Türkiye, Dünya Ticaret Örgütü'nün tüm dünyada kamu hizmetlerinin serbestleştirilerek özelleştirmesi için ülkelere dayattığı anlaşmalardan biri olan "Hizmet Ticareti Genel Anlaşması"nı 1995 yılında imzalamış, eğitim, sağlık, sosyal güvenlik, enerji, haberleşme, su kaynakları, turizm, ulaşım, kültür, spor vb en temel kamu hizmetleri başta olmak üzere kamu hizmetlerinin yaklaşık % 46'sını özelleştireceği taahhüdünde bulunmuştu.
Ardından gelen farklı hükümetler, bu taahhüdü yerine getirmediler, süreci uzattıkça uzattılar.
Nihayet AKP iktidarı, OECD'nin baskıları ve AB'nin, kamunun yeniden yapılandırılmasını taleplerine boyun eydi.
İşin özü bundan ibarettir.
Şimdi ne olacaktır?
IMF ve Dünya Bankası kredileriyle, iç ve dış borçlanmalarla iktisadi olarak teslim alınan Türkiye, küresel sermayenin ihtiyaçları doğrultusunda yeni bir idari ve siyasi yapılanma ile birlikte kamuyu yeniden dizayn edecektir.
Özelleştirmeler son sürat gerçekleştirilecek, neo-liberal piyasa ekonomisine uygun bir esnek/kuralsız emek piyasası oluşturulacaktır.
Bazı beyin özürlüler anlamasa da; Memur, aşından ve iş güvencesi olmadığı için işinden olacaktır, işinden…
Kamunun yeniden yapılandırılması çerçevesinde planlanan yasal düzenlemelerden bazıları (İl Özel İdaresi, Belediyeler, Kamu Mali Yönetimi, Bankalar, Sosyal Sigortalar, Tahkim, Tütün, Şeker, Bireysel Emeklilik gibi yasalar) yürürlüğe girdi.
Kamu Yönetimi Temel Kanunu, malumunuz Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'den dönmüştü.
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası yasa tasarısı ise, IMF kredilerinin serbest bırakılması için çıkarılması koşuluna bağlandığı için TBMM gündeminde sırasını bekliyor.
Başta kamu çalışanları olmak üzere henüz aklını ve iradesini başkalarına kiralamamış herkesin sorması gereken soru şudur;
Düzenlemeler kimin için yapılmaktadır?
Düzenlemelerde toplumsal yarar, halktan ve çalışanlardan yana ekonomik ve demokratik bir dönüşüm var mıdır?
Velhasıl, kimin için çıkarılmaktadır bu yasa?
Hükümeti kurduğunda "ben tüccar siyaset yaparım" ve özelleştirmeleri savunurken "ben ülkemi pazarlamakla mükellefim" diyen bir Başbakan, aslında bu sözleri ile kimden yana olduğunu ortaya koymuştu, anlayana.
Haliyle şimdi kendisinden küresel sermaye düşmanlığı yapması ve emek yanlısı bir politika sürdürmesini beklemek saflık olur.
Beklemiyoruz da zaten…
AKP, bu sayısal çoğunluk ile bu ve sair her türlü yasal düzenlemeyi yapmaya muktedir.
Engel olamayacağımızı biliyoruz yani.
Peki, niye uğraşıyoruz?
Tarihe bir şerh düşelim ki yarın çocuklarımız ve onların çocukları, bütün bunlar yapılırken, Türkiye'nin altı oyulurken babam/dedem ne yaptı diye sorduklarında bizden utanmasınlar, gurur duysunlar diye…
Peki sen, yazılarımın altına olur olmaz yorumlar yapan beyinsiz…
Sen ne bırakacaksın yarınlara ve yarın nasıl anılacaksın?
Memur sayısı azaltılıp, bütün devlet hizmetleri özelleştirme-taşeronlaştırma sonucu şirketlere devredilince, üç otuz kuruşa kuralsız ve güvencesiz çalışan, sebepsiz işten atılan oğlun/kızın/torunun seni nasıl anacak?
Hadi sen, bugünkü yalaka tavrın ile birkaç gününü kurtardın, yarın sana ve ardından gelenlere ne olacak hiç düşündün mü beyinsiz?
Şöyle bir sağına soluna bak bakalım, taşeron şirketler nasıl eleman çalıştırıyorlar?
Ve kaç para maaş alıyorlar o insanlar, nasıl geçiniyorlar?
Hadi burnunun ucunu görmekten acizsin de hesapta mı yapamıyorsun beyinsiz?
Sırf ben yazdım diye külliyen yalan, sırf AKP yaptı diye zinhar doğru olacak diye bir kayıt mı var?
Al taslağı eline, bir kere olsun oku bakalım, neler getiriyor, neler götürüyor?
Yoksa, okuman yazmanda mı yok beyinsiz!
Murat kardeşin dediği gibi inşallah memur değilsindir…