Gayri Nizami Gelişmeler
Türkiye Cumhuriyeti devletine şantaj yapılıyor. Şantaj neye karşılık. Türkiye nin sokakları , belediye otobüsleri , evlerinin balkonları , askeri birlikleri tehdit altında rehin alınmış.
Gayri Nizami gelişmeler
Halkımızın oğulları ; İlker den , Soner e ve daha niceleri , yani Ordumuz, güney doğu da olduğu sürece bölemezler , hiç bir şey yapamazlar deyip kendimizi rahatlatmak yoluna gitsekte boş.
Adamlar kelime hazinelerini bile epey genişletiyor gün geçtikçe.
“Demokratik Otonom” falan diye yeni bir şeyler yumurtlamış Türkçesi kıt Ahmet Türk.
Görünen köyün ahalisi , kılavuzla dalga geçecek kadar sosyetik kültür almış artık.
99 belediyenin bulunduğu bölgede özerklik ilan edeceklermiş. İktidar bunu nasıl uyumlu hale getirilip yumuşatıp yutturucak bakalım bize.
Çoğumuzun haberi bile yok. Türkiye nin her bir yanın da “Bölge Kalkınma ajansları” kuruldu AB ye uyum ayağı.
Bu duruma dikkat edin bu ayrı ayrı “”Kalkınma bölgeleri”” var demek oluyor artık. Bölge kalkınma ajansı nerede olur? Kalkınma Bölgesinde olur.
Memleket nere? Nerelisiniz? denmeyecek artık. Farklı bölgelerle pasaportsuz görüşebilyorsak tabiî ki.
Otobüste , vapurda yanınıza oturanlar artık “Siz hangi Kalkınma Bölgesindensiniz?” yada olmadı “hangi eyalettensiniz?” diye soracaklar.
Muhtemelen farklı adlarıda olacak zamanla bu kalkınma bölgelerinin, Mesela Trakya eyaleti , Doğu Marmara eyaleti gibi. Kimbilir sonraları bayrakları flamaları da olur. Sonrada siyasi hırs ve ayak oyunları ile her biri bağımsızlığını ilan eder.
Önümüzdeki dönemin önemli sloganı “Bölge kalkınma ajanslarına hayır” olmalı.
Bol para serpecekler. “Memlekete faydası olan para getiren şeye hayır diyor hain bunlar.” diyecekler ama yılmamalıyız.
Türkiye yi yumuşak yumuşak Yugoslavyalaştırma girişimidir bu.
Bölge kalkınma ajansları Merkezi yönetimi yani Ankara yı By pass etme araçları olacak. Valilikler bünyesinde olan Ankara daki bakanlıkların temsilcisi İl müdürlükleri işlevsizleştirilecek.
Bölgeye dahil olan illerin valiliklerini , yerel yönetim organlarını bünyesinde toplamaya ve giderek kalkınma bölgesinin “parlamentosunu “ oluşturmaya doğru evrilecek bir organizasyon bu.
Adı gibi Ajans yani ajan faaliyetler içinde olacak ülkemize sokuşturulmuş yeni bir kurum.
Bol da paraları var meraklısı varsa hemen bodoslama üstlerine atlayabilir.
Evet sanırım bu densizler , Doğu ve Güneydoğu için planlanan Bölge kalkınma ajanslarının hukukundan yüz tutunarak bu otonom , özerklik ilanı vs laflarını etme cüretlerinde bulunuyorlar.
Diyarbakır da Şeyh Said anmaları yapılmaya hazırlanıyor. Devletin gözü görmüyor. 1927 de devletin astığı bölücülerin anması yapılırken çömelmiş halde bekliyorlar bi yerden taş maş gelmesin diye. Halbuki Diyarbakır valisi nin olayı suçu ve suçluyu öven etkinlik ilan edip yasaklaması yetecek.
Adamlar özerklik , otonomi lafızı için “ Ya bu kabul edilir yada kabul ettiririz.” diyor.
Türkiye Cumhuriyeti devletine şantaj yapılıyor. Şantaj neye karşılık. Türkiye nin sokakları , belediye otobüsleri , evlerinin balkonları , askeri birlikleri tehdit altında rehin alınmış.
Peki Türkiye Cumhuriyet i devleti bunlara karşı acizmi?
Yine ortaya çıkıp barış yapalım , açılım yapalım , açılalım güzelleşelim bakın yoksa kan gövdeyi götürecek iç savaş çıkacak diyecekler.
Ortama yeni monte edilen Kılıç DAR oğlu gibilerde “kan kanla temizlenmez” , diyerek sol notasından ve üst perde den AKP nin Türküsüne katılacaklar.
Kan akmasını başlatan da sürdüren de sizsiniz. Siz kan dökmeseniz zaten barış var , şerefsiz namussuzlar diyemiyorlar PKK ya.
Yani kısa ve öz olarak Biz terör e karşı bir şey yapamıyoruz değil “Yap_mı_yo_ruz “ diyecekler.
Çünkü devleti bu duruma düşüren alçaklar bu devletin bunlar la gereği gibi mücadele edebilme kanallarını da kapattılar.
Gerçek şu ki ; Karşıdaki terör örgütü yasal ve meşru olmayan , nerden? Geleceği , nasıl? karşına çıkacağı , belli olmayan askeri terim olarak gerilla tipi gayri nizami bir yapıda.
Bununla anlayacağı dili yani aynı dili konuşmak dışında bir çare yok.
1990 larda AB ( Yani haçlı devletleri )İstiyor diyerek gayrı nizami harp olgusu ortadan kaldırılmıştı. Birkaç yıldır da PKK ile adam gibi savaşan tüm komutanlar hapse atılıyor.
AB nizamnamelerine uyularak düşük askeri eğitim seviyesindeki 10 - 15 aylık askeri , bu dağlarda kaşarlanmış çiyanların üzerine sürmekle bu işlerin olmadığı artık ortada.
Ölen her askerimiz bunlara moral kazandırıyor. PKK tabanında yankısını buluyor ve daha da güçleniyorlar.
Şu açılımın ilk fiili olayını başlattıkları gün gerilla kıyafetiyle dağdan gelen o eşkıya takımı , terör örgütüne ve tabanına bin katı güç kazandırmıştır. Kalkıp Türkiye nin en çok izlenen TV lerine “biz pişman değiliz , elçiyiz önderliğimizin mesajını getirdik.” demişlerdi. Bu duruma müsaade edenler tek kelime ile vatan hainidir. Vatana ihanet ten yargılanmalıdır.
*****
Artık bunca olanlardan sonra bu aralar akılları kurcalayan asıl sorular başka.
Kuvva i milliye başlangıçta "nizami" bir örgütmüydü? Örneğin Padişah Vahdettin e göre göre yasadışı terör örgütü değimliydi?
PKK AB ye göre nizamimi , nizamettin beyden izinlimi? Yasadışı bir terör örgütümü yoksa savaş halinde olduğumuz yeni kuzey kürdistan devletinin adı PKK mı?
Yada PKK bu devletin uluslar arası hukuka uygun bir ordusumu? Barış nedir? Silah bırakmak nedir? Kim silah bırakacak? Bu halk düşmanı , çocuk katilleri ile Barış Antlaşmasımı imzalayacağız?
Yasa dışı bir vahşet örgütüne karşı çevre ve doğa yasalarına saygılı karıncaların yaşama hakkına bile AB , AİHM boyutuyla özen göstererek savaş verilebilirmi?
Peki ya Türkler de şöyle yasa dışı , gayri nizami , anlaşılır gibi olmayan,akıllara durgunluk veren, efsane gibi bir örgüt kurarsa ve ortalığı ateşe verirse pkk nın her hareketine on katı şiddette yanıt verirse ve işler tümden Nizamettin efendilerin kontrolünden çıkarsa her yer gayri nizami olursa ne olacak?
Asıl o zaman barış istenecek. Şimdiki barış isteği değil şantaj çünkü.
İşte böyle
Hayatın bize dayattığı türlü olasılıklar dünyasında geziniyoruz …
Keşke başka şeyler düşünebilsek.
Hakkari de bir mevsim olsa , Ora da kardan adam falan yapsak ,itilaflı konular kartopu savaşıyla çözülse , erlerin işi tehlikeli değil eğlenceli olsa....
Kendi hayatımda biraz eskilere gidebilsem. Hakkari ye Mardin e tayinim çıkıpta gitmediğim 95 li yıllara dönsem. Hakkari ye , Mardin Kızıltepe nin Bektaşiler köyüne gitsem Öğretmenlik yapmayı denesem oralarda.
İlker den Soner e tüm Erlerimizin çarşı izinleri olsa , çarşı izninlerinde tanışsak çay içsek...
Neyse halen hayaller kurabiliyoruz daha ölmedik demekki...
Çünkü sadece ölüler hayal kuramaz.
VAMPİR
Yok kardeşim yok yok
Bu yüzyılda Nazım Usta ‘nın dediğinin hükmü yok.
Ne koyun gibisin, ne de Akrep.
Seni anlatabilmek çok zor çok.
Her an değişebiliyorsun kardeşim;
En çok da bir vampirle aşka tutulmuş ucube gibisin.
İşte bu asıl halin .
Ensene geçirmiş dişlerini bir yandan emiyor vampir.
Bir yandanda parça parça gömüyor seni !
Sende memnusun bu durumdan be kardeşim.
Yazık... , ama nasıl işse?
Kanın çekiliyor ölüyorsun
ve bu durumunu biliyorsun.
Yinede memnunsun.
****
Vampir gibisin be kardeşim ,
Isırıldıkça sende vampirleşmişsin.
Bütün lükslerini ,
Televizyondaki iblislikleri ,
hayatındaki eğlencenin devamını ,
Balkondan dışarıyı izleyip hava almayı ,
Otobüs e binmeyi ,
Işıldaklı yaşamını ,
Borsada , Dövizde istikrarı ,
borçlu olduğun;
İlker den Soner ‘e kadar ,
tüm erlerimizin kanını emen bir vampir gibisin.
Nedenmi?
Çünkü onların yaşamı hiç umurunda değil ,
çünkü onlar için kılını bile kıpırdatmıyorsun,
seni var gücümüzle çağırsakda gelmiyor , gel__emiyorsun,
kimbilir belki senin için yazılmış şu dizeleri bile okumuyorsun.
Ah be kardeşim.
#