Oku
Yaratıcının kuluna ilk emri okudur. Bu müthiş mesaj Çağlar, boyu tüm insanlığı etkilemiş. Okuyan, okumayı teşvik eden milletler bunun meyvesini toplamışlar, diğer toplumlara üstünlük sağlamışlardır. İnsanoğlunun karşılaştığı problemleri çözmek için peygamberler aracılığıyla kendilerine bilgiler ulaşan suhuflardır. Emir oku dur.
İnsanoğlu okumuş ve yazmaya başlamıştır. Mısırda, Mezopotamya da, Anadolu da, Yenisey boylarında okuduklarını, düşündüklerini, papirüslere tabletlere. Taşlara yazarak insanlığa ışık tutmuşlar, yol göstermişlerdir. Medeniyetlerin gelişmesi bu sayede olmuştur. Mısır, Hint, Yunan, Çin, Astek ve İslam medeniyetleri okuma ve yazmanın sonucu olmuştur. İlahi mesajın açtığı aydınlık ışığı takip edenler gelişmiş ve yükselmişlerdir
Okumak, mikro ve makro âlemleri tanımaktır. Atomu tanımak, yıldızlar arasında yolculuk yapmaktır. Radyumun kâşifi Madam Curie, bu gerçeği şöyle ifade ediyor. Endülüsten bize iki kitap kaldı atomu parçaladık. Eğer biz hıritiyanların, yaktığı, Sevilla nehrine attığı kitaplar dursaydı çoktan galaksiler arasında yolculuk yapıyor olacaktık. Bu ifade okumanın bir ispatıdır.
Okumak olmasaydı insan sağlığı bugünkü gibi korunabilir miydi.tıp bu kadar gelişirmiydi. İbni Sina’nın kanun kitabı Avrupa da 500yıl kaynak eser olarak okutulması batı tıbbının ilerlemesine neden olurken,, buna karşılık biz ne yaptık.
İbni Sinaları, Buruni’leri, Akşemsettin’leri okumadan, bilim de hikmette nasıl yol alabiliriz. Bu mümkün mü elbette ki hayır. Kuranı Kerim’de onlarca ayet göklerde ve yerlerden, yıldızlardan bahsederken biz kitabımızı okuduk mu, o kutsal mesajları öğrendik mi, astronomide çığır açan Nusrettin Tusi, Ali Kuşçuları okuduk mu ki uzayı ve onunla ilgili bilgileri öğrenelim. Ömer Hayyamı, Hayzem, Ali bin Süleyman, Cabir ‘leri okuduk mu ki matematiği, fiziği öğrenip çağdaş bilimlerin takipçisi ve mucidi olalım.
Tarih felsefesinin kurucusu olan İbni Haldun u ve mukaddimesini okumadık ki günümüz tarih felsefesini ve sosyolojisini anlayalım.
Ali Şir Nevai, Fuzuli, Dede Kokut u, Şeyh Galibi okuduk mu ki çağdaş edebiyatı, Mevlana’yı okuduk mu ki ilahi aşkı tanıyalım.
93 harbini anlatan Mehmet Arif beyi okuduk mu ki başımıza gelenleri, Sait Halim Paşayı okuduk mu ki Buhranlarımızı anlayalım. Milletçe okumadı yazmadık direndik. Bu. Bir eksiklik, noksanlıktı. Türk milleti için, Okumasanız Kutad Kubilik, Atübetül Hakayık Yesevi divanı ve safahatı nasıl tanıyacaksınız. Nizamı Mülkü okumadan nasıl siyaset bilmeni geliştireceksiniz evet bütün bunlar için okumak gerek,
Okumak tarihi geçmişi geleceği tanımamıza yardım eder.Hepsi bumu, hayır,, okuma insanın akıl ve ruh sağlığının temelidir.bir sporcu .spor yaptığı sürece kasları ve adaleleri gelişir.kişi kendini sağlıklı ve zinde hisseder. Sporu bıraktığında bu özellikler kaybolur. .okumakta benzer özelliği gösterir.
Beynimiz ve sinir sistemimiz benzer özellik gösterir. Beynimizin çalışması, okumakla, düşünmekle, tefekkür etmekle gelişir. Okumak beyni kullanmaktır. Sinir sistemimizi zinde tutmaktır. Hücrelerimizin en özeli sinir hücreleridir. Bunlar 20 yaşına kadar kendini yeniler.20–25 yaş arsası kendilerini tamir eder. Sonra ölen hücrelerin yerine yenisi koyulamaz. Ancak ölümler azaltılabilir. Bunun tek yolu okumaktan geçer.
Okumak sinir hücrelerine antrenman yaptırmaktır. Çevrenize bakarak okuyan ile okumayan insanları ayırt edebilirsiniz. Okuyan insanların hafıza berraklığını görürsünüz. Kazanı, Buhara’yı, Endülüs’ü, Mısırı, Bağdat’ı, Şam’ı, İstanbul’u anlamak için okumak gerek. Maddeyi manayı, iyiyi, kötüyü, doğruyu, eğriyi ayırt etmek için, çağın ilim ve teknolojisini yakalamak önüne geçmek, ilimle, ilim ise sabırla ve okumakla olur. Fizik dalında Nobel ödülü alan bir bilim adamı sadece kedi alanında 2700 kitap okumuş olması bunun bir kanıtıdır.
Bugün dünyada gelişmiş ülkelerde kitap okuma oranı bize bunu hatırlatıyor. Japonya da kişi başına yılda 11–12 kitap, eski Sovyetlerde 11 kitap, İskandinav ülkelerinde 10 kitap, ABD’de 8–9 kitap tüketilirken Türkiye de 12 kişiye bir kitap tüketilmektedir. Bu ülkemizde okuma alışkanlığının olmadığını gösterir. Bununla mı çağ atlayacağız. Dünyadaki değişmeleri yakalayıp modern bir ülke olacağız,bunu ciddiye almalıyız..düşünmeliyiz.bunun için sözde değil .özde okuma yazma seferberliği başlatmalıyız. Kendimiz için, çocuklarımız için, gelecek nesiller için bunu başarmalıyız. Yoksa havanda su dövmeye devam ederiz.
Nutku okumadan. Çanakkale yi, Sakarya’yı okumadan, Mustafa Kemal’i anlayamayız. Onun için okumalı, dostu düşmanı tanımalıyız.
Bugün en büyük sıkıntılarımızdan biride duyduklarımızı gerçek gibi kabullenmektir. Gerçekte dinlemeyle öğrenme yüzde yirmi, dinleyerek ve görerek yüzde otuz, deneyle tamamlanınca yüzde ellilere varmaktadır. o halde bildiklerimiz gerçeğin bir bölümüdür. Bütününü bilmek istiyorsak okumalıyız tuzlu yemek yiyip yatan bir insan
Rüyasında su, nehir deniz ve göl görür. Nasıl ki tuzlu yemeğin ilacı su ise, gerçek ilerlemenin yolu da okumaktan geçer.
Nükleer, biyolojik ve kimyasal silahlara karşı korunmak için, bu alanda ülkemizin geri kalmaması, bilgi üreten ve teknolojiye dönüştüren çalışma içine girmeliyiz. Bunun için okumalıyız.
Oku emrine muhatap seçilmemiz nedeniyle, eşyanın hakikatlerini öğrenmek, sonraki kuşaklara aktarmak için, afaktaki ve enfüsteki ayetleri anlamak, canlı cansız varlıklara karşı vazifelerimizi yapabilmek için okumalıyız. İlim ilim ilmektir, ilim kendin bilmektir. Sen kendini bilmez isen bu nice okumaktır. Yunusun ifadeleri gereği kedimizi bilmeliyiz. Kedini bilmeyen. Kâinatı ve onun var edicisini nasıl bilir. Yaratıcıyı bilmek için okumalıyız. Endüstri, teknoloji, bilim, sanat, ekonomi, edebiyat ve tüm sahalarda ilerlemek için okumalıyız.