Dostluk ve Evliliklerin Sorunu: Sevgi Üzerine
Hangi Sevgi?
En fazla ihtiyacımız olan şey aslında sevgi. Arkadaşlığın,dostluğun, evliliklerin harcı,mayası…Ve sadece insanları değil,her şeye sevgiyle bakabilmenin güzelliği ve erdemidir aslında mutluluğumuzun ve huzurumuzun kaynağı.Sevgisizliktir kin,öfke ve nefreti meydana getiren.Bir takım duygusal yakınlıkları sevgi sanmamızdır evlilikleri yıkan.Küçücük de olsa menfaat gördüğümüze duyulan muhabbeti sevgi sanmamızdır gerçek sevgiyi algılayamayışımızın nedeni.Kötüye kötü deyebilmek sevgisizliği ve nefreti değil acımayı ve kötünün iyiliğini isteyebilmektir aslında sevginin hakim olduğu gönülde.
Japon düşünür Masumi Toyotome'nin sevgi üzerine söyledikleri bu konuda,sevginin gerçeğini anlama noktasında bizlere ışık tutar sanırım.
"Dünyada sevilmek istemeyen kişi yok gibidir" diye başlıyor Toyotome.
"Sevgi nedir, nerede bulunur, biliyor muyuz" diye soruyor.Sonra başlıyor anlatmaya "Sevgi üç türlüdür!.." Birincinin adı "Eğer" türü sevgi!.. Belli beklentileri karşılarsak bize verilecek sevgiye bu adı takmış yazar örnekler veriyor:
Eğer iyi olursan baban, annen seni sever.
Eğer başarılı ve önemli kişi olursan, seni severim.
Eğer eş olarak benim beklentilerimi karşılarsan seni severim.
Toyotome, "En çok rastlanan sevgi türü budur" diyor. Bir şarta bağlı sevgi... Karşılık bekleyen sevgi... "Sevenin ,istediği bir şeyin sağlanması karşılığı olarak vaad edilen bir sevgi türüdür bu" diyor yazar… "Nedeni ve şekli bakımından bencildir. Amacı sevgi karşılığı bir şey kazanmaktır…” Yazara göre evliliklerin pek çoğu "Eğer" türü sevgi üzerine kurulduğu için çabuk yıkılıyor. Gençlerin birbirlerine karşı o anki amacı, sevgi karşılığı bir şey kazanmaktır." gerçek hallerine değil, hayallerindeki abartılmış romantik görüntüsüne aşık oluyor ve beklentilere giriyorlar. Beklentiler gerçekleşmediğinde, düş kırıklıkları başlıyor. Sevgi giderek nefrete dönüşüyor.
İnsanlar "Eğer" türü sevginin üstünde bir sevgi arayışı içindeler aslında.
Bu sevginin varlığını ve nerede aranması gerektiğini bilmektir önemli olan. Toyotome ikinci tür sevgiyi "Çünkü" türü sevgi diye adlandırıyor ve şöyle tarif ediyor:
"Bu tür sevgide kişi, bir şey olduğu, bir şeye sahip olduğu ya da bir şey yaptığı için sevilir. Başka birinin onu sevmesi, sahip olduğu bir niteliğe ya da koşula bağlıdır". Örnek mi? "Seni seviyorum. Çünkü çok güzelsin yakışıklısın." "Seni seviyorum. Çünkü o kadar popüler, o kadar zengin, o kadar ünlüsün ki…" "Seni seviyorum. Çünkü bana o kadar güven veriyor sun ki.." Düşünür, "Çünkü" türü sevginin, "Eğer" türü sevgiye tercih edileceğini anlatıyor. "Eğer" türü sevgi, bir beklenti koşuluna bağlı olduğundan büyük ve ağır bir yük haline gelebilir. Oysa zaten sahip olduğumuz bir nitelik yüzünden sevilmemiz, hoş bir şeydir, egomuzu okşar. Bu tür, olduğumuz gibi sevilmektir. İnsanlar oldukları gibi sevilmeyi tercih ederler. Bu tür sevgi onlara yük getirmediği için rahatlatıcıdır. Ama derin düşünürseniz, bu türün, "Eğer" türünden temelde pek farklı olmadığını görürsünüz. Kaldı ki, bu tür sevgi de, yükler getirir insana. İnsanlar, hep daha çok insan tarafından sevilmek isterler. Hayranlarına yenilerini eklemek için çabalarlar. Sevilecek niteliklere onlardan biraz daha fazla sahip biri ortaya çıktığı zaman, sevenlerinin, artık ötekileri sevmeye başlayacağından korkarlar. Böylece yaşama sonsuz sevgi kazanma gayretkeşliği ve rekabet girer.
"Çünkü” türü sevgi de, gerçek ve sağlam sevgi olamaz diyor yazar.
Bu tür sevginin güven duygusu vermeyişinin iki ayrı nedeni daha var...
Birincisi, "Acaba bizi seven kişinin düşündüğü kişi miyiz?" korkusu. Tüm insanların iki yanı vardır. Biri dışa gösterdikleri. Öteki yalnız kendilerinin bildiği. "İnsanlar sandıkları kişi olmadığımızı anlar ve bizi terk ederlerse" korkusu buradan doğar. İkincisi de "Ya günün birinde değişirsem ve insanlar beni sevmez olurlarsa.." endişesidir.
Japon yazar, "Toplumdaki sevgilerin çoğu "Çünkü" türündendir ve bu tür sevgi, kalıcılığı konusunda insanı hep kuşkuya düşürür" diyor...
Peki o zaman, gerçek sevgi, güvenilecek sevgi ne? Ve işte sevgilerin en gerçeği!.."Üçüncü tür sevgi, benim "Rağmen” diye adlandırdığım türdür" diyor yazar. Bir koşula bağlı olmadığı için ve karşılığında bir şey beklenmediği için "Eğer" türü sevgiden farklı bu. Sevilen kişinin çekici bir niteliğine dayanıp, böyle bir şeyin varlığını esas olarak almadığı için "Çünkü" türü sevgi de değil. Bu üçüncü tür sevgide, insan "Bir şey olduğu için" değil, "Bir şey olmasına rağmen" sevilir.
Japon yazar "Yüreklerin en çok susadığı sevgi budur;farkında olsanız da, olmasanız da, bu tür sevgi sizin için yiyecek, içecek, giysi, ev, aile, zenginlik, başarı ya da ünden daha önemlidir." diyor.
"Bugün yaşadığımız toplumda herkesi doyuracak bu sevgiyi bulmak zor. Çünkü herkesin sevgiye ihtiyacı var... Kimsede başkasına verecek fazlası yok" diye açıklıyor... Anlatıyor."Yakınımızda olan birinin bu sevgiyi bize vermesini bekleriz. Ama o da aynı şeyi başkasından beklemektedir. "Dünyadaki en büyük kıtlık, "Rağmen" türü sevginin yeterince olmayışıdır!.." Ve biz Toyotome’nin bu tespitini Yunus’un diliyle tamamlayalım:”Yaratılmışı severim,Yaratandan ötürü” Sevgi ile dolunuz,sevgi ile kalınız değerli okuyucular…
#