Geri

Taraklı gerçeği ve geleceği

...geçmişi bilmek,şu anı değerlendirmeye,hali bilmek de geleceğe ışık tutar.
Ali Haluk PEKTAŞ Ali Haluk PEKTAŞ
Yayın: Güncelleme:

Hiç kimse söylediklerime gücenmesin.Hepimiz bu harmanda savrulduk,gayretince ve kaderince ! Kâh oturduk savuranı seyrettik,kâh sap olduk,saman olduk savrulduk,kimi zaman sapla samanı karıştırıp! sapı savurmaya kalktık…Ne sap saman oldu savruldu,ne de dane saptan ayrıldı…Sonra kader dedik kendi çizdiğimiz yazgıya,kılıf giydirmeye çalıştık yaşadıklarımıza…

Kader deyince Mahatma Gandi’nin şu sözleri geldi aklıma. “Söylediklerinize dikkat edin; düşüncelere dönüşür… Düşüncelerinize dikkat edin; duygularınıza dönüşür… Duygularınıza dikkat edin; davranışlarınıza dönüşür… Davranışlarınıza dikkat edin; alışkanlıklarınıza dönüşür… Alışkanlıklarınıza dikkat edin; değerlerinize dönüşür… Değerlerinize dikkat edin; karakterinize dönüşür… Karakterinize dikkat edin; kaderinize dönüşür…”

Evet bir kader yazıldı Taraklıda yıllardır süregelen;tembelliğin sonucuna kanaat,yanlışların neticesine tevekkül adını koyarak…Üreten,topluma bir değer katanları da “dünyaya omuz vermek”le yargılayan bir düşüncenin ataletini yaşıyoruz.Üretim iç güdümüzü,laf üretmekle tatmin olan,”boş gezenin boş kalfalarını” değil,çalışanları eleştiren,onların kazançlarını hesap ederek vakit geçirmeyi de bir alışkanlık ve kültür haline getirdik adeta.Yanlışlara tepkiyi ,yanlışı yapanlara değil;yazın “kestane gölgesinde” kışın kahvehanelerde, perde arkasından veya masa başında şeytan taşlayarak fitne sebebi olacak dedikodu ya çevirdik.Sanki “Beni sokmayan yılan bin yaşasın” korkaklığını ve haysiyetsizliğini farkında olmadan yaşam felsefesi haline getirdik.Ve çizdiğimiz fasit dairelerde dolandık durduk;hep birbirimizin kuyusunu kazmaya çalışarak…Ya egomuzu tatmin,ya da menfaatlerimizi koruma adına “Ben” olarak yaşamayı tercih ettik.”Biz” olamadık nedense…Bunlar yargılayıcı ve acı sözler biliyorum.Ama “dost acı söyler” demişler.Ben acizane Taraklı dostuyum (sevdalısı değil)!.. Bilirim “sevda”nın ne demek olduğunu.Ne o sözün arkasına saklanacak kadar iki yüzlü,ne de o mânâyı tartacak kadar ağır olmadığımı biliyorum…Hakikatler acıdır ama meyvesi tatlıdır hep…Belki yaşı otuzun altında olanlar anlamakta zorlanabilirler sözlerimi.Çünkü geçmişi bilmek,şu anı değerlendirmeye,hali bilmek de geleceğe ışık tutar.

“Goca köprü”den başlar Taraklının merkez batı sınırı.İki direğin uzatılıp üzerine aykırı tahtaların çakıldığı üzerinden ancak insan ve at arabalarının zor geçtiği köprülerin yanında ,ahşap da olsa üzerinden o zamanın en fazla on tonluk kamyonlarının geçtiği bir koca köprü ;bir başlangıç noktası ve semboldü o mesafe tariflerinde...Bir yıl sarımsak ektiği için “İsmail Hakkı’nın sarımsaklığı” olarak mevki adı olan doğu sınırına kadar uzanırdı Taraklının bahçeleri.Bu vadide uzanan arazide ekilmeyen,işlenmeyen hiçbir yer yoktu ”Hatcâba bahçalarından” başka.Hacı Tevfik’in hanımı Hatice teyzenin Taraklının her tarafında birer ikişer dönümlük o günden bu güne hiç ekilip biçilmeyen bahçeleri de imarsız bahçelerin sembolü olmuş, bahçesini iyi imar etmeyenlere bahçen “Hatcâba bahçası”gibi olmuş denirdi.Elli beş yıl öncesinden söz ediyorum bir fotoğrafı tarif edebilmek için.Bu arazinin tamamı işlenir,sebze,meyve ve yem bitkileri,hububat ve pirinç dahi ekilirdi.Bir teşebbüs ve mücadele ruhu vardı üretim için.O günün meşhur tüccarları da bu işlerle meşgul olurdu aynı zamanda.”Akaylar”ın ,“Kadı Ahmet”lerin,”Nuri efendilerin Emin”in, esnaflıklarıyla beraber giden o günlerin tekniğine uygun meyve bahçeleri vardı.Yerli olan ,memur olanlar da ziraatla uğraşılardı PTT memuru babam,Telgrafçı Kemal bey,annemin ve benim de öğretmenim olan Avni bey gibi.(Allah rahmet eylesin hepsine)

Taraklı bir ticaret merkeziydi.Taraklının ticari potansiyeli,zirai üretiminden önde gitmiştir her zaman. Bölgesinde,Mudurnu, Göynük,Gölpazarı,Geyve,Pamukova bizim ticari ve zanaat etkinliğimizin alanı içindeydi.İstanbul bazı mallarda piyasa verebildiğimiz ihracat kapımızdı.Günün geçerli bütün el zanaatları ustalığı Taraklıda mevcut üretim halindeydi. Ayakkabıcılık,terzilik,semercilik, nalbantlık, mutaflık,kaşıkçılık,dülgerlik,demircilik,berberlik ,şeker ve helvacılık,kalaycılık hemen aklıma gelenler.Komşu ilçelerde birçoğu bulunmayan bu zanaatların birçok ustalarını ve çıraklarını Taraklı yetiştirmiştir.

Ben hep batının Kayseri’si gibi bakmışımdır Taraklıya.Gerçekten sosyal genlerinde ticari kabiliyet vardır.Ve geçmişte bu rüştünü ispat etmiş;büyük tüccarlar yetiştirmiştir.Burada aklıma gelenleri anmayı da bir vefa borcu sayarım.Benim devrine yetiştiğim eskisinden başlarsak “Hacı Rıfatlar”, “Hacı Mollalar” ,”Hacı Gurular”ın (Zeki ve Rıfat Kuru),”Gadı Amet”(Ahmet Tezel),”Gadı Rıfat”(Rıfat Tezel),”Sarhoş İhsan”(İhsan Küçükçınar),”Gambur Tefik”(Tevfik Kaymaz),”Deli Gadir veya Goca Gadir”(Kadir Sayın),”Ramis Rıfat”(Rıfat Özkan),”Gunduracı Ömer”(Ömer Demiraslan) bunların dışında en ilginç tüccar “Topal Etemin Nuri veya Tombak Nuri”(Nuri Doğu) aklına gelebilen her şeyi alan,domuz eriği çekirdeğinden beygir kuyruğuna,cam kırığından demir hurdasına,yün çorap eskisinden acı erik pestiline her mala pazar bulabilen üstün kabiliyet.Allah hepsine rahmet eylesin. Bir devrin ticaret dinamikleri.Bunlar Taraklı dışına hatta ülke dışına yapılan ticaretin Taraklı ayaklarıydı.Ve Taraklı halkının büyük çoğunluğu küçük esnaf,zanaatkardı.

Peki sonra ne oldu ? Bir sonraki nesle miras bırakılamadı bu dinamizm.Ticari,zirai erozyona uğradık.Kısaca yukarıda çizdiğim manzaranın bir portresi kalmadı Taraklıda.Peki neden,niçin,nasıl bu hale geldik? Bu soruların karşılığını kendimizi zorlayarak,nefsimizi de üzerek! cevaplamaya çalışırsak belki doğrulara da o kadar yaklaşmış olacağız…Acaba bu kayıplarımız bu günlerimize sebep mi , kendileri bir sonuç mu? Yoksa yazımın başındaki acımasız görülebilecek tespitlerin sonucu mu?Bence bütün olanların sosyal,kültürel,ekonomik ve siyasal sebepleri var.Bir dahaki yazımda bunları paylaşmaya çalışacağım.

Devam edecek olan bu serinin bir “Taraklı forumu” olmasını ümit eder,bütün okuyucuların gerçek kimlikleriyle ufuk açacak yorumlarının Taraklının menfaatine olacağına inanıyorum.

Selam,saygı ve esenlik dileklerimle…

#

Yorumunuzu Ekleyin

Adı-Soyad
E-Posta
Yorum
İşlemin Sonucu
  • Yorumlar T.C. Yasalarına aykırı olamaz.
  • Hakaret içeren yorumlar, yayınlanmasa bile yasal mercilere iletilebilir
  • KVKK Kapsamında, bilgileriniz, yasal merciler hariç kimseyle paylaşılmaz.
  • Formda doldurduğunuz bilgiler ve IP adresiniz sisteme kaydedilir.
  • Yorumunuz onaylanıp yayınlandığında, sadece yorum, isim ve yorum tarih saati gösterilir.
Yorum Ekle

Yorumlar

Osman Efendi
17.01.2011 / 00:48:46
Bugünün aydınlaması geçmişe bir mum yakmakla mümkün. Tarih tekerrür den ibarettir sözünü söyletebilmek adına güzel ve bir o kadar da değerli bir yazı. Teşekkürler
M. Ali Çınar
17.01.2011 / 09:32:39
Her köye iş veren, kendi neslini sanatkar yetiştiren bu Taraklı ya ne oldu. Şimdiki nesilTaraklı yı birer birer terk ediyor, hem de elinde hiç bir sanat olmadan. vasıfsız işçi üretiyoruz. Bir meslek okulunu Taraklı ya çok gördük. Sonucunu da görmekteyiz. Her geçen gün geriye ilerlemekte. derler ya otobüslerde "ilerleyelim beyler gerilere doğru" ... Yazınızdan inş. ders çıkaran olur da ne yapmamız gerekir diye düşünülür...
Ahi Naci
17.01.2011 / 19:55:05
Topal İrfan'ı da eklersek Taraklı'da müteşebbis tüccarların tümünü saymış oluruz ki bunların tümü "Taraklı Ticari Geçmişinin" Milattan sonrasını örmüş bir kuşaktır. Daha açık bir ifadeyle, saydığınız bu kadro, Taraklı ticâri zemininden Hacı Atıf'ın çekildiği-nin (1930) sonrasını kapsar. Hacı Atıf Efendi Taraklı ticarî yaşamının milâdıdır kanısındayım.Ahi Naci
ismail yavuz
18.01.2011 / 12:55:40
Sevgili Haluk amca yazınız harika olmuş. Taraklı forumu neden olmasın? İçinde bulunduğumuz bu günler de yazılan, uygulanabilir projelere devlet çeşitli organları aracılığıyla karşılıksız hibeler vermektedir. Bu bağlamda Taraklının kalkınmasında katkıda bulunacak tüm projeler ilgi göreceği kanaatindeyim,hatta dediğiniz gibi Taraklının cazibe merkezi haline dönüştürülmesi bile mumkun. Doğu Marmara Kalkınma Ajansı(MARKA), Ulusal ajns(UA),Merkezi Finans İhale Birimi(MFİB), tarım bakanlığının sitesi vb. internet siteleri takip edilebilir burada ki duyurulara göre projeler yazılabilir. Ve ben de yazılan projelere danışmanlık yapabilirim. İnsanlar MÜMKÜNLÜyü unutmadan bişeyler yapmak lazım...
ali seyyar
18.01.2011 / 15:52:21
Bugünlerde Geyve ve Akyazı'da girişimci adaylarına KOSGEB ve MARKA adına girişimcilik dersleri veriyorum. Taraklı ve köylerinde aslında girişimci ruhuna sahip çok değerli insanlarımız var. Küresel rekabet, lojistik ulaşım yollarının değişmesi gibi zamanın değişen şartlarına uyabilmek için kamu ve ilmi desteğine ihtiyacımız var. Mümkünlü ruhuyla yeni bir hamle başlatmamız lazım, ben dışarıda ders verirken neden Taraklı'lar için gayretimi sarf etmeyeyim diyorum. talep varsa orada hamle de vardır...haydi Taraklı'lar tarihi misyonumuzu yeni çağda da bize yakışı bir şekilde dünyaya sunalım...birlikte hareket edebilmek bizim sosyal sermayimiz olsun...Haluk beye teşekkürler..Prof. Dr. Ali Seyyar
Raif Karapekmez
19.01.2011 / 01:10:23
(I) Haluk Abi, öncelikle yazınız için teşekkürlerimi bildirmeliyim. Daha önceki yorumlarımda belirttiğim gibi, rahmetli babanızı tanıma fırsatını buldum. Sesiz, çalışkan ve yaratıcı yönü olduğunu, o zamanki çocuk aklımla düşünmüştüm. 25-30 yıl öncesinde, ilk defa İngiliz elmasını, bir makine vasıtası ile sıkmış, dedeme de bir şişe içinde elama suyu vermişti. O zamanlar, katı meyve sıkacağı diye bir şeyi bilmek mümkün değildi. Onu neyle elde etti, nasıl yaptı bilmiyorum. O yıllarda, benim için ilginç bir buluş gibi gelmişti…Yazınızın başında belirttiğiniz üzere; çalışana, üretene karşı, bir duruş, alaycı, çelme takıcı tavır maalesef genel olarak var! Çocukluğumda; “bahçe belleme”, “ilaç atma” (ilaç motoru ile, meyve ağaçlarının ilaçlanması), imece usulü ile, “bent yapma”, “su kanallarının temizlenmesi”, “koruculuk”( çiftçi mallarının korunması), “elma toplanması”, “elma sandıklanması”, “hale elma-ayva yollama”, “yumurta yollanması”,
Raif Karapekmez
19.01.2011 / 01:13:26
(II) “pazarcılık” (yarı otobüs, yarı kamyon olan bir araç ile çevre pazarlara, esnafın gitmesi), “çimcilik”(pırasa, domates, biber fidesi yetiştirilmesi), “erikçilik”, “arıcılık”, “inekçilik”( çoğu evde bir-iki inek olurdu), “üzümcülük”, “ceviz çıkarma”, “erik kurusu işleme”, “elma kakı”, hemen aklıma geliveren, o günkü uğraşlardan bazılarıdır… yine o yıllardaki, bazı karşı duruşlara yada görmemezden gelmelere de değinmeden geçemeyeceğim. 1960 larda, dedemdin aldığı ve o döneme göre çok modern bir kaynak makinesini, çalıştırma imkanı bulamadıklarını söylerlerdi hep. Sebebi ise, makine çalıştığında, kasabanın enerjisini çektiği iddiasıdır. Bu konu ile ilgili, zamanın belediyesinin yazdığı uyarı yazısı, halen aile arşivimizde bulunmaktadır. Sonuçta, o kaynak makinesi, yıllarca kullanılamamıştır. Yine, rahmetli, Emin Nuri’ nin yapmış olduğu soğuk hava deposu, görmemezlikten gelinmiştir. Destek ve ilgi bulamamıştır; o kadar maddi masraf yapmasına rağmen...
Raif Karapekmez
19.01.2011 / 01:41:23
(III)Meyve üreticileri arasında, hep konuşulmuş, ama bir türlü, kooperatifleşmeye gidilememiştir. İsmini yanlış hatırlıyorsam, okuyucular düzeltsin, adının Hayri olduğunu bildiğim bir kişi, buluşlarını – icatlarını, bizzat dükkanımızda tecrübe ettiğimiz birkaç buluşunu görme fırsatını bulduğum bu zat, alaya alınmıştır… Amacım karamsarlık tohumları serpmek değil, geçmişteki bazı yanlış yaklaşımların ne kadar sığ ve geçersiz olduğunu ifade etmek içindi. Sonuç; bir taş üzerine, taş koyanı alkışlamak, takdir etmek gerek. Saygılarımla.
Çeinkaya BAĞATIR
19.01.2011 / 08:22:55
Saygıdeğer Haluk Pektaş Bir yıl önce Sayın Kaymakamımızı,Sayın Müftümüzü,Sayın Belediye Başkanımızı ziyaret ettim,daha güzel,dinamik bir Taraklı için Lütfen Sizlerle vede Sivil toplum örgütleri ve esnaflarla bir arada sorunlarımızı çözebileceğimizi arz ve rica ettim,bekliyorum ve umutluyum,Yazın içinde yüreğine sağlık,sağlıcakla kal.
A.Haluk Pektaş
19.01.2011 / 10:48:20
Okuyucularıma teşekkürüm ! Değerli yorumları ile katkıda bulunan,Taraklı'nın kronik sancısına parmak basan herkese teşekkürlerimi sunarım.Değerli Raif kardeşimizin dediği gibi maksadımız kara tablo çizmek değil.Ama sosyal problemleri"aman sende"diyerek görmezden gelip,musibetler içinde gözümüzü yumarak, beyaz tablo çizmek aymazlığı da değil.Yanlışlarımızı tespit ederek doğruları yakalamak...Dikkatimi çeken bir şey de var.Tavsiyeler,destek sözleri nedense Taraklı dışında yaşayanlardan geliyor daha çok.Taraklının "hal-i pür melali"dışarıdan daha iyi mi görülüyor ne.oksa memleket hasret ve sevgisi bu hassasiyeti mi artırıyor?Haliyle ülfet peyda etmiş Taraklı sakinlerini nasıl silkeleyeceğiz?Yoksa "alan razı satan razı tellal razı değil"konumunda kalınır. (Değerli Raif kardeş detayıyla serdiğin bir devir tablosu hoştu,merak ettiğinden söyleyeyim;babamla bir yıl bütün bahçenin dip elmalarını kazan kazan pekmez yapmıştık basit aletlerle.Pekmezden evvelki sudur dedene gelen)selamlar

GENEL BİLGİLER

Taraklı

Taraklı

Taraklı Nerede, Taraklı'nın tarihi ve coğrafi özellikleri
Taraklı Otobüs Saatleri

Taraklı Otobüs Saatleri

Ağustos 2023 Güncel Taraklı - Sakarya Otobüs Kalkış Saatleri, Taraklı Otobüs Saatler 2021, Taraklı Otobüs Tarifesi, Taraklı Sakarya ilk otobüs ne zaman? Taraklı - Sakarya Son Otobüs Ne zaman? Sakarya Taraklı İlk Otobüs Ne Zaman, Sakarya Taraklı Otobüs Saatleri, Taraklı Koop Otobüs Saatleri
Taraklı'da Gezilecek Yerler

Taraklı'da Gezilecek Yerler

Taraklı'ya geldiğinizde gezilecek yerler neresidir? Taraklı'nın en popüler gezilecek yerleri yazımızda.
Taraklı Termal Turizmi

Taraklı Termal Turizmi

Taraklı'da termal turizmi, Türkiye'deki belli başlı noktalardan biri haline gelmiştir.