Nitelikli İnsan Firesiz Müslüman
Kur’an, bu hedefini gerçekleştirmek için, muhataplarına kuşatıcı ve kapsamlı bir düşünce ufku kazandırarak onları güne takılıp kalmaktan kurtarır. Onu hayatlarının canlı rehberi haline getiren gerçek müminler ise her defasında yolu açmanın, günü aşmanın ve insanlara hizmet sunmanın yöntem ve imkânını bulurlar.
Görüldüğü gibi günlerin getirdikleri ve getirecekleri karşısında engelleri aşabilmenin beşeri unsuru, “iyi vasıflı, doğru tavırlı ve kişilikli kimliğe sahip” bir insan olabilmektir. Bunun adı, “ davasına tam olarak inanmış firesiz Müslüman”dır.
Herkesin görüp yaşadığı gerçeklerden biri de ülkemizin kendine özgü çok çeşitli ve pek ciddi sorunlarının olmasıdır. Zaten hiçbirimizin sorunsuz bir dünya arama gibi bir lüksü de yoktur. Bize düşen görev, bunca soruna İnsan-İslam çizgisinde çareler arayıp çözümler üretmek, bunun için de dün olduğundan çok daha güncel ve önceliği olan faaliyet alanları açıp insanlığa evrensel ölçekte fikirler üreterek hizmet sunabilecek kafa ve gönüller inşa etmektir.
Bu da iç bünyede sevgi ve güveni, ilke ve değerlerde ebedi ve evrensel olanı yakalamakla; yürek gücümüzü, beyin sancımızı, sorumluluk duygumuzu, insanlık ve İslamlık kaygımızı ortaya koyan çaplı, uzun soluklu ve planlı faaliyetlere öncelik ve önem vermekle mümkün olacaktır. Çünkü gerçek mümin, gayretin zaferini müjdeleyen ayetleri dikkate alan, zor günlerin bunaltıcı havasına takılıp kalmayan, günü aşmaya, günceli yakalamaya çalışan, dahası hizmeti vermenin, neticesinin alınıp görülmesinden daha önemli ve öncelikli olduğunun bilincine varan insandır.
Sonuç olarak, geçmişteki her çeşit kirlenme, tevhidi hakim kılan bir anlayışı paylaşma ve hayata taşıma gayretiyle temizlenip tedavi edilebilmiştir. Günümüzde de aynı yolu ve yöntemi izlemekten başka çare yoktur. Öyleyse fert ve toplum olarak Kur’an ve Sünnetle meşguliyetimizi daha da artırıp Hz. Peygamber’in hayat ölçülerine bakarak ona uymaya ve ilkelerini uygulamaya çalışmalıyız. Çünkü İslami bilgilerin ilk kaynağı Kur’an; bunların uygulamadaki ilk dayanağı ve en doğru örneği de Hz. Peygamber’in sahih sünnetidir. Bu yüzden Kur’an-ı Kerim temel ölçü, sahih sünnet de kesin çözümdür.