İşte öyle bir şey ...
Elası damıtılmış retinası hayat suyunu çekti noksansız
Kirpiklerimin esrarengiz beline yapıştı
Mum ışığı duruluğunda
Sevginin özgürce dolanmasında dil eskilerini
Söktü ilmek ilmek
Hangi duruşmada bitirdi geçmişini
Dalgın salaş verandasında efkarın dil şürçmeleri
Kapısını çaldı bilinmez bir anda
Melankoli riyasız dayandı
Gülüşündeki gamzesine
İşte öyle bir şey ...
Adını koyamadı anlamsız geldi her gülüş
Sevginin doruk uzantıları yükseldi en olmaza
Bıraktı kollarını dayanan bilmediği duygularına
Gülşen-i kokuları dokundu
En açmaz dediği zamansızlıkları yokladı el ayasıyla
...
Kelimelerin oyununda şaşkın kaldı
Bir sureti meşk etti sevdanın
Kaldırım taşlarının arasında bir damla gibi
Kayıp şehrin ışıkları aydınlandı
Gögüs kafesindeki heyecanın adı çizildi
Koştu uzak adımların yakın boşluğuna
Artık bildiği sol yanını tamamlayan atışları
Aşk aşk diye fısıldadı kimsenin olmadı bir anda kulağına
İşte böyle birşey ...