Karakter Kudreti
Kur’an’a göre, Allah’la insan arasında ahlaki bir ilişki vardır. Hz. Adem’le başlayan bu ahlaki ilişki, sorumluluk ehliyetine sahip her insanla her an devam etmekte ve ölüme kadar gitmektedir. Bunun için Allah, kendisine isteyerek yönelen insanın imana gelmesinde ona yardım eder. Arzularına uyup inkarı seçenleri ise sapıklıkta bırakır. Çünkü iman, insana yapılan bir tehdit değil, iradeye yönelik bir tekliftir.
İnsanın Allah’a karşı ahlaki tutumuna göre Allah da ona karşı imtihan dengesini bozmayacak şekilde bir tavır alır. Onun peygamber olarak seçtiği örnek ve erdemli kişilerle ilişkisinde bile bu “ evrensel ahlak ilkeleri” geçerlidir. Bu yüzden peygamberlerin ahlaki açıdan yanlış görülen davranışları dahi eleştirilir. ( krş. 80/ 1-10; 11/45-47 vb.)
Allah’la insan arasında Hz. Adem’le başlayan bu ahlaki ilişki, insanların ahirette fert veya toplun olarak yerlerini alıncaya kadar devam edecektir. İşte Allah’ın, insan gibi iradeli bir varlığı yaratmasıyla ortaya çıkan bu ahlaki ilişki ve tavır, Kur’an’da genel olarak “rahmet” ve “adalet” kelimeleriyle dile getirilir. Zira Kur’an’a dikkatlice bakıldığında Allah’ın rahmetinin öncelikle bütün varlıklara yöneldiği, fakat iradeli varlıkların ahlaki tavrına göre de “adalet” vasfının hemen devreye girdiği görülür. (bkz. 7/ 155-156 vb.)
Demek ki, Allah’ın adaleti tam olarak insanın denenip bunun sonucundaki hesaplaşmada ortaya çıkacak; bu iki sürecin hiçbirinde Allah, kullarına asla zulmetmeyecek, aksine iyilik yapanları ödüllendirirken de kötülük işleyenleri cezalandırırken de adil davranacaktır. İşte Allah’la insan arasındaki bu ahlaki ilişkiden dolayı Kur’an, akla rehberlik edip insandaki ahlaki duyarlılığı artırmak istemiştir. Çünkü onun hedefi, Allah ve ahiret inancına dayanan bir ahlak toplumu oluşturmaktır. Yirmi üç senelik gayretin amacı da tevhit inancını her türlü şirkten temizleyip bu inanç ilkesi üzerine ahlaki bir fert ve toplum inşa etmek olmuştur.
Bu yüzden Kur’an’da Allah kadar insan ve onun tarihi de ön plandadır. İnsanın hayatından bazı kesitleri eleştirel bir şekilde ele alıp dile getiren Kur’an, insanın aklen ve ahlaken gelişmesine yardımcı olmayı istemektedir. Bunun nedeni, insanlığın bilgi birikiminin alabildiğine artmasına karşın, ahlaki duyarlılığının aynı oranda gelişmemiş olmasıdır. Ahlaken gelişmek için, öncelikle İslam’ın buyruk ve hükümlerini ilke olarak kabul etmek, ardından da bunları ilmi bir birikim ve ahlaki bir gayretle pratik hayata taşımak gerekir. Zira insanın dini anlamda ahlaki değeri, sırf inandım demesiyle değil, onun ahlaki karakterini yansıtacak bir olaya maruz kalmasıyla ortaya çıkar. Öyleyse insan, ahlaki bir davranış ortaya koyma iradesine ve bu iradeyi gerçekleştirecek “karakter kudreti”ne sahip olmalıdır.
Sonuç olarak, iman başarılmadan onun ahlaki etkisinden bahsedilemez. Bu yüzden inanmak bizatihi bir başarıdır. Ancak o, ahlaki anlamda her zaman bir avantaj olmayabilir. Çünkü imanın, insanın hayatına ve ahlaki davranışlarına etki edebilmesi için yoğunlaşıp artması gerekir. Bu da anacak, kişinin akli ve ahlaki bir gayret gösterip bunu ortaya koyabilecek bir karakter kudretine sahip olmasıyla gerçekleşir.
#