Aşk.!!!
Sevgili Okurlar,
Aşk nedir? Nasıl aşık olunur? Gerçek ve ilahi aşk insanı nasıl vahdaniyete ulaştırır?..
İman inanmak değil, inandığın şeye tam bir teslimiyet ile teslim olmaktır.
Tek gayesi vardır hayatın: Aşkı arayıp bulmak. Yani Âşık olmak, Aşka talip olmak, Aşka sahip çıkıp Aşk-ı sadık olmak. İnsanoğlunun bilerek veya bilmeden verdiği bütün mücadele aslında Aşkı arayıştır. Fıtrat olarak sevmek ve sevgisini sunmak üzere programlanmıştır İnsan. Bu program sebebiyledir ki sevebileceği, sevgisini sunabileceği birini arar durur hayatı boyunca.
Yaratılan her şeyde AŞK ı yani "O" nu arar durur insan. Bir çiçeğin kokusunda, kuşların ötüşlerinde ki o büyülü melodide, Yussufî bir güzellikte gördüğü hep odur. Ne aradığını bilmeden arar durur.
Âşık olunacak tek şey yalnızca yaratan, halk eden, her şeye kadir olan, Kadiri mutlak olan, şanı yüce Allah'tır.
Bu sebepten dolayı onun nurunun aksettiği insana âşık oluruz bilmeden. Her aşk bir adım daha yaklaştırır insanı Allaha.
Gün gelir dünyevi aşklar tek olan uhrevi aşka dönüşüverir. Aynı Züleyha'nın Yusuf'un zatında gördüğü nura âşık olup, Yusuf'tan vazgeçtiği an gibi. Her şey bir şeyin vesilesidir. Yüce Allah da " vesilelere sarılın" diye buyurur.
Sevgi Fedakârlıktır
HZ Ali'nin Hz Muhammed'e olan aşkı da canını onun uğruna kurban edecek cinstendir.
Bir gün Hz Muhammet (s.a.v) efendimiz Hz Ali'ye gelerek. "Bu gece Rabbimin emriyle Mekke'den göç edeceğim ve Sevr mağarasında gizleneceğim; sen benim yerime benim yatağıma yat ve benim yeşil örtüme bürün". Der
Hz. Ali bu haberi duyunca hemen o anda şükür secdesine kapanır. Rabbinin o çok sevdiği Resulü uğruna bedenini infak etme görevini kendisine verdiği için saatlerce secdeye kapanıp ağlar.
Bu olay sebebi ile Yüce Allah Kuranı Kerimin Bakara suresi 207. ayetini indirmiştir.
"İnsanlardan öylesi vardır ki Allah rızasına nail olmak için canlarını satar. Ve Allah kullarını pek esirgeyendir".
Hz Ali oçok sevdiği Resulünün yatağına yatıp ona isabet edecek hain bir saldırıya karşı kendi canını hibe eder. Aşkın kudreti işte öylesine bir şeydir ki ölüm korkusunu alıp götürür. Hatta o cemali görebilmek uğruna ölümü bile özler olur insan.
Aşk: Sevr Mağarasındaki yılanın özlediği cemaldedir.
Hz Ebu Bekir ile saklanmak üzere mağaraya sığındıklarında Hz Ebu Bekir Sıddık Resulullah'a bir zarar gelmesin diye üzerindeki bütün giysilerini yırtıp mağaradaki bütün delikleri tıkar. Bir tek delik kalır ki onu tıkayacak parçası kalmaz. O deliği de ayağının topuğunu dayar ve yatar. Dizlerinin üzerinde Kâinat Sultanı uyumaktadır. Gecenin bir yarısında Hz Ebu Bekir müthiş bir acı ile uyanır. Ayağını yılan sokmuştur. Allah Resulünü uyandırmamak için hiç kımıldamaz ama yılan sokmaya devam eder. Tam 3 defa topuğunu sokarak dayanılması zor bir acı verir. Bu acı ile gözlerinden düşen iki damla yaş Allah resulünün yüzüne düşer. Bu çok kıymetli iki damla yaşın yüzüne düşmesi ile uyanan Hz Muhammet (s.a.v) efendimiz Hz Ebu Bekir'in acı ile kıvrandığını görünce durumu anlar ve ayağını delikten çekmesini ister. Delik açılınca oradan kendisine bakan bir çift göz ile karşılaşır ki bu çok zehirli bir yılandır.
Yılana hitaben " Benim en sevgili dostuma bunu yapmaya hiç hayâ etmedin mi?" diye sorar.
Yılanda " Büyüklerimden yıllar önce buraya geleceğinizi duydum. Senelerdir bu mağarada sizin o nur cemalinizi görebilmek için beklerim. Ama o yanındaki arkadaşın bir türlü seni seyretmeme izin vermiyor. Ben ona acı vermek değil, sadece yüzünü seyretmek istemiştim.
" Söyle bana ey kâinatın sultanı: senin muhabbetin sadece insanlara mıdır? Sen kâinata rahmet olarak gönderilmedin mi? Cinlere, meleklere, insanlara, hayvanlara da gönderilmedin mi? Diye sorar.
Bunun üzerine Kâinat sultanı sevgililer sevgilisi onu affeder ve onu hoşnut edecek sözler söyleyip gönlünü hoş eder. İşte Aşk, o mağarada bir yılanın Allah'ın nurunun tecelli ettiği cemale duyduğu sevgidir. Aşkın asıl tarifi: "Sevdiğinin yolunda kendisine ait ne varsa, kendinde hiçbir şey kalmayıncaya kadar onu sevdiğine vermektir".
AŞK: Sevdiğinin varlığında yok olmaktır.
Âşıkların AŞK'ı Hakkın katında öylesine kıymetlidir ki
O sebep ile bir âşık dağa "Yürü "dese, dağ Hakkın izni ile yürür.
Rabbi isterse bir kulu için Kâbe'yi önüne getiriverir Rabia sulatana getirdiği gibi..
Âşık yeryüzünde bütün mahlûkata o aşk ile hükmedebilir.
Kurtların kuşların dilini öğrenip onlarla konuşabilir.
Bütün nebatın zikrini duyup cinlere bile hükmedebilir.
Çakıl taşlarını eline aldığında onları zümrüt'e çevirebilir.
Bir kuru yaprağı dahi altına döndürebilir.
Ayı ikiye ayıran,
Yılanı deliğinden çıkaran,
Kuru dala can veren,
Ölüyü dirilten,
Bebeği beşikte dillendiren
Maşuğun Âşıkta tecellisidir.
Ölümsüzlüğün sırrı da Aşkın içinde gizlidir.
Gözün gördüğü her şey maşukun perdesidir.
Gerçek Aşkı yaşamak umuduyla...
Saygılarımla....
#