Fırın evinde yanan ciltlerce kitap ve defterin külleri Taraklı’nın kıraathanelerinde masalara savrulmuş uçuşuyorken, (öyle ki o külleri yeniden teneffüs edecek adam da kalmadı) gazyağı şişesine bu külleri doldurma çabasıydı bizimkisi. Küllerin yanmayacağını tekrar tekrar dinledik. Fakat laf dinlemedik!
Mustafa Özbilge
Yayın: Güncelleme:
Tek bir ünlem… Evet, tek bir ünlem bazen, bütün anlatılanlara fâik olur.
Sayfalar dolar, ciltler oluşturulur adına. Fakat tek bir ünlem, ruhun derinliklerinde yaşananları dışarıya aksettiren tek bir ünlem her şeyi aşikâr kılar.
Oysa daha anlatacaklarımız vardı. Madan Mehmet Usta ile Muzaffer Amca’nın; Hacı Atıf döneminin politik analizini nasıl yaptıklarını konuşacaktık. Sonra Hacı Atıf Efendi’nin, kızı Ayşe Hanım’la Erbilli’nin hanesinde kaldıkları birkaç günü ve Ayşe Hanım’ın bu ziyaret hakkındaki gözlemlerini anlatacaktık.
Ya kitaplarının akıbeti… Hepsi mi yakıldı? Elimizde bir deftercik olsun kalmadı mı Hacı Atıf’a dair?
İşte merhum Hacı Atıf’la alakalı anlattıklarımızı kıylükal (dedikodu) eden şey; onun haldaşı, hayat arkadaşı, eşinin ağzından dökülüveren “âh’lar!” idi.
“Onun adı ne zaman anılsa peş peşe “âh!” der ve susardı. Biz bundan her şeyi anlardık” diye aktardığında torun Atıf, biz de sözümüzün bağlandığını anladık.
Teşekkür ettik Atıf Hoca’ya. Ve bu yazıların oluşmasında yardımını esirgemeyen, katkı sunan özellikle Adil Hafız’ Bey’e, Muzaffer Amca’ya, Madan Mehmet Usta’ya, merhum İrfan Hafız Hoca’ya ve Saim Hafız’a, İsmail Hakkı Bey’e, Kemal Ağabey’e, dedem Kanlı Mustafa'ya, Yakup Amca’ya, Hafız Ali Hoca’ya, Gürcan Abi’ye, Ahi Naci Bey’e, Bilge ve Saadet Dikici Hanımefendi’lere, Sıtkı Hafız'ın torunu Sümer Bey'e, Cemalettin Çınar Bey'e, Enes’e ve Faruk Serkan’a ve hatırımıza gelmeyen cümle Taraklılılara…
Fırın evinde yanan ciltlerce kitap ve defterin külleri Taraklı’nın kıraathanelerinde masalara savrulmuş uçuşuyorken, (öyle ki o külleri yeniden teneffüs edecek adam da kalmadı) gazyağı şişesine bu külleri doldurma çabasıydı bizimkisi. Küllerin yanmayacağını tekrar tekrar dinledik. Fakat laf dinlemedik!
Haydi toparlanın! Çamçukuru’na gidip gömülen Taraklı kütüphanelerinden birer tas toprak alıp başımızdan aşağıya döke döke Taraklı Mezarlığı’na doğru koşmamız gerek diyorum arkadaşlara.
Sevgili Mustafa; Bu güzel yazı dizisinden dolayı Taraklılı olarak çok mutlu oldum. Atıf Efendiyi çocukluğumdan bu yana hep işittik ama senin sayende tanıdık. Yüreğine ve kalemine sağlık.
nadir nalbant
17.03.2011 / 13:06:33
kıymetli kardeşim-araştırmanın tüm serilerini okudum-eline emeğine sağlık-bir dönemin ZALİMLİĞİNİ değerli hemşehrimizin hayatından kesitlerle öğrenmiş olduk- ALLAH c.c bir daha yaşatmasın duası ile. tebrikler-
nadir nalbant
Faruk Serkan
17.03.2011 / 20:35:16
Aklına, fikrine, emeğine sağlık, çok güzel olmuş. Ve umutsuz olma, küllerden vatan bile kurulurmuş. Suyun yokluğu -cesede- Çamçukuru toprağıyla teyemmüm yaptırmamızı gerektiriyorsa toparlanırız, kolay! Fakat bu koşu hangi mezarlığa? Ve sen duymadın gâliba: Karşı Mahalle mezarlığı ANKARA Caddesi'ne taşınmış yeniden. Adresi doğru ver de "soluğumuz" kesilmesin olur mu?
Sümer ARMAĞAN
19.03.2011 / 22:13:22
Eline sağlık Mustafa kardeş ve devam etmen dileği ile.........
Enes ÇINAR
20.03.2011 / 03:59:55
Tarihe bir damla mürekkep düştü... Dilden dile dolaşan cümleler sıralanıp erini aldı ve yazıldı. Bu yazı disizi için, şahsım ve TARAKLI AJANS ailesi adına teşekkür ediyorum.
Selami Aktepe
20.03.2011 / 12:17:44
Mustafa güzel bir çalışma yaptın. Seni tebrik ederim. Selametle.
Cemalettil Çınar
5.04.2011 / 17:07:19
HARİTANIN EN BEYEZ NOKTASINA KAN DÜŞTÜ! ASIRLARCA ZİRVEDE DURAN SULTAN DÜŞTÜ... Hacı Atıf Efendi(Rahmetullahi Aleyh) ile ilgili, tarihe ışık tutan yazı dizinizi, geçmişten kalbimize süzülen ışık hüzmeleri arasında okuduk. Kaleminize ve yüreğinize sağlık. Taraklı'nın, yeniden Atıf Efendiler yetiştirmesi temennisiyle teşekkürlerimizi arz ederiz.