Maymun Fıçısı
Hepimiz denizde batmamaya çalışan ve köpek balıklarına yem olmamak için tahta parçası arayan, aynı gemi enkazının kurbanlarıyız. Fakat hiçbir şey konuşmamak, tartışmamak ve hiç bir şey düşünmeden yağmurda duran aptal bir tavuğun yaptığı şekilde ağzımızı açıp boğulana kadar gökyüzüne mi bakacağız.
İrade gücünüzü yeterince kullanırsanız, geleceğinizi biçimlendire bilirsiniz. Yapılması gereken çok basit aslında. Zencefil kavanozundan sızan sarı ışıkta yol aldığınızı düşleyerek başlaya bilirsiniz yolculuğunuza.
Aptallık, kıskançlık, ihanet, sadakatsizlik, açgözlülük, bencillik, hırs, kibir, nefret, şiddet kelimelerini kullanıyor, uyguluyor sonrada elimize aldığımız mendilin beyaz güvercine dönüşmesini beklerken, siyahlaşan kargaya, kuzguna dönüşmesine şahit olduğumuzda, koro kızı gibi sadece mırıldanıyoruz, kimse ne dediğimizi duymuyor.
Sanki kovandan bal çalmışsınızda kızgın arılar üzerine geliyormuşçasına koşuyor ve kaçıyorsunuz, ilk gördüğünüz su yığınına kendinizi bırakıyorsunuz, derinliğine bakmadan.
Eski mısır hiyerogliflerinde arıyorsunuz, tuvale yansıtılamayacak kadar güzel olan dünyayı.
Yapmanız gerekenler çocukken oynadığınız yapbozlarda saklı aslında. Yağmurda ıslanmasını bileceksiniz, ağzınız açık yağmuru seyre dalmayacaksınız. Arı kovanından bal aşırmadıysanız kaçmanıza da gerek yok hele bilmediğiniz suya hiç kendinizi bırakmayacaksınız.
Doğruluktan ayrılmadıysanız ve üç maymunu oynamıyorsanız, batan gemideki filikalara mutlaka binersiniz, okyanusta tahta parçası aramanıza da gerek yok.
Sözü çamurlaştığı çöplükten kaldırmaya çalışmak, sonra hamurlamak, pişirmek ve tepsi içinde getirip size sunmak nefes almak kadar kolay değil. Fakat beğenildiğinde ve bahşiş yüklüce olduğunda, düşünce denizindeki yorgunluk gidiveriyor. Saygılarımla…
www.erdoganisir.com