Geri

Egemenlerin Problemsiz İslam Projesi

Fahrettin YILDIZ Fahrettin YILDIZ
Yayın: Güncelleme:

İslam dini, dört halife döneminden sonra, tarihi süreç içerisinde Emevi, Abbasi, Selçuklu ve Osmanlı gibi büyük siyasal gövdelerde aktüelleşti. Bir medeniyet ufku olarak yaşamın bütün alanlarında diğer kültürlerden de sentezler yaparak etkili oldu. Osmanlı’nın çöküşüyle de bu etkinliğini yitirdi.
Osmanlı’nın çökmesinden sonra İslam coğrafyasında kurulan ve halkı Müslüman olan ulus devletler, batıda gelişen seküler fikirlerden etkilenerek kuruldukları için Müslüman halkın taleplerini karşılayamayınca İslam, 1950 lerden itibaren bu coğrafyada giderek yükselen bir değer haline geldi ve İslami hareketler her geçen gün gelişti. Fakat ABD ve Batı, kendi oyununu bozacak bu gelişme ve söylemleri hem fundemantalizm/kökten dincilik olarak nitelendirdi hem de Kur’an’a/şeriata dogmatik bir dönüş olarak görüp dinle siyasetin birleşmesi olarak değerlendirdi. Bu değerlendirmenin temelinde ontolojik emperyalizm, yani kendisiyle aynileştirme ve el altına alma yada yok etme ve yok sayma, “ya benim olursun veya kara toprağın” zihniyeti vardı.

Dünyayı kendi çıkarları doğrultusunda yönlendirmek isteyen egemen güçler, Müslümanların Kur’an’dan aldıkları izzet, onur ve kimlikle kendi topraklarında emperyalist güçlere karşı baş kaldırmalarını ve direniş göstermelerini terör yaftasıyla özdeşleştirip gözden düşürmeye; İslam’ın cihad ve ictihad ilkesine karşı da sisli mistizmi gerçek İslam yerine pazarlamaya çalıştılar, hala da çalışmaktalar. Halbuki Allah müminlerden, gerektiğinde Hz. Peygamber gibi silah kuşanıp yurtlarını, onurlarını korumak için savaşmayı; zulme ve haksızlığa karşı adaleti kaim kılmak için de gayret göstermelerini istemektedir. Evet asıl hedef barıştır; ama barışı sağlamak için savaşa hazır olmak, gerektiğinde de cesurca savaşmak şarttır. Ayrıca bütün barış dönemlerinin adil bir savaştan sonra geldiğini de unutmamak gerekir. Acaba Allah resulu, haklı ve adil biçimde cesurca savaşmasaydı, bugün İslam diye bir dünya dini olur muydu?
Ne var ki bu çağın egemen güçleri, hâkimiyetleri altında tuttukları insanlardan bu hegemonyaya ses çıkarmamalarını, bunu onaylamalarını istiyorlar. Bu isteklerini de “hoş görülü olma” kavramı üzerinden gerçekleştirmeye çalışıyorlar. Hz. Muhammed’in terörist olarak karikatürünü çizenler, bizden Mevlana gibi olmamızı istiyorlar. Yine aynı güçler Kur’an savaş/terör içeriyor, bu yüzden onun basımı, yayımı, okunması, öğretilmesi ve eğitimi yasaklanmalı deyip bize Mesnevi okumamızı tavsiye ediyorlar.

Yine bu bağlamda Unesco’nun 2007 yılını Mevlana’yı anma yılı ilan etmesi de manidardır. Bu vesile ile ülkemizde de yoğun bir kampanya başlatıldı. Mevlanayla birlikte Mesnevi, sema ve Konya yeniden keşfedildi. Cumhuriyet döneminde sicili pek de iyi olmayan bu şehir giderek aynı ekibin gözünde kutsal görünmeye başlandı. Mevlana’nın yeşil kubbeli türbesi neredeyse “Türk Kabesi”ne Konya da Türklerin ikinci Medinesine dönüştü. Mesneviye bazılarınca “Farsça Kur’an” ünvanı verildi ve “Mesnevi-i Şerif”in yeni çevirileri yapılmaya başlandı. Medya ve edebiyat dünyası da harbi Mevlanacı oldu. Mevlana hazretlerinin ünü Hz. Muhammed’i solladı. Halbuki Kur’an, peygamberlerin dışında ihdas edilen ve büyütülen dinî kişileri ve imajları kutsama anlamında kategorik olarak reddeder. (7/3, 71 vb) İlim ehline olan itibar aslında onların ortaya koyduğu sağlam delil ve sahip oldukları güzel ahlakadır, sırlı karizmaya değil. Burada esas üzerinde durulması gereken husus, 2007’yi Mevlana’yı anma yılı ilan edenler acaba bunu yaparken kendileri bu zatın öğretisinden bir ilham mı almak istiyorlar; yoksa Müslümanlara üstü kapalı olarak kitap ve peygamber değiştirmeyi mi öneriyorlar? Kanaatimce bu hem üzerinde durmaya hem de tartışmaya değer bir konudur.

Bu sözlerimizden Mevlana ve Mesnevi karşıtı olduğumuz sanılmasın; böyle bir şey söz konusu değil. Burada dikkat çekilmek istenen nokta, İslami şahsiyet ve eserlerin İslam karşıtlarınca bir biçimde istismar edilip yine Müslümanlar aleyhine kullanılmalarıdır. Osmanlı yükseliş döneminde Mesneviyi pilav yedikten sonra tatlı yerine okuyordu.
Ama egemen güçler kendi hâkimiyetlerini sürdürmek için İslam’ın kitabına/Kur’an’a ve onun kurucu tecrübesine/Hz. Peygamber’in sahih sünnetine giderek köklü ve onurlu bir mücadele örneği veren Müslümanları, etkisiz hale getirmeye; olmazsa yok etmeye çalışıyorlar. Hz. Musa, Hz. İsa ve Hz. Muhammed yerine rahibi, papayı veya Mevlana’yı; “Kur’an’ın mümini” olmak yerine “birilerinin müridi olmayı öneriyorlar. Kısacası İslam dini yerine sistem dinini tavsiye ediyorlar.

Sonuçta bizim amacımız tevhid mücadelesinin bu tür güçlüklere ve sürprizlere açık olduğuna dikkat çekmektir. Zira asıl başarı, kendi zaaflarımızı dikkate alıp bu konuda açık vermemektir. Bu da insanın kendini fethetmesiyle mümkündür. Aksi halde hakim ve kabul edilmiş düzene ters düşen fikir ve teşebbüsler, haklı olsalar dahi “yasadışı” ilan edilecek; İslam’a karşı çıkanların da sonuna kadar korumak istedikleri putları her daim olacaktır.

 

#

Yorumunuzu Ekleyin

Adı-Soyad
E-Posta
Yorum
İşlemin Sonucu
  • Yorumlar T.C. Yasalarına aykırı olamaz.
  • Hakaret içeren yorumlar, yayınlanmasa bile yasal mercilere iletilebilir
  • KVKK Kapsamında, bilgileriniz, yasal merciler hariç kimseyle paylaşılmaz.
  • Formda doldurduğunuz bilgiler ve IP adresiniz sisteme kaydedilir.
  • Yorumunuz onaylanıp yayınlandığında, sadece yorum, isim ve yorum tarih saati gösterilir.

GENEL BİLGİLER

Taraklı

Taraklı

Taraklı Nerede, Taraklı'nın tarihi ve coğrafi özellikleri
Taraklı Otobüs Saatleri

Taraklı Otobüs Saatleri

Ağustos 2023 Güncel Taraklı - Sakarya Otobüs Kalkış Saatleri, Taraklı Otobüs Saatler 2021, Taraklı Otobüs Tarifesi, Taraklı Sakarya ilk otobüs ne zaman? Taraklı - Sakarya Son Otobüs Ne zaman? Sakarya Taraklı İlk Otobüs Ne Zaman, Sakarya Taraklı Otobüs Saatleri, Taraklı Koop Otobüs Saatleri
Taraklı'da Gezilecek Yerler

Taraklı'da Gezilecek Yerler

Taraklı'ya geldiğinizde gezilecek yerler neresidir? Taraklı'nın en popüler gezilecek yerleri yazımızda.
Taraklı Termal Turizmi

Taraklı Termal Turizmi

Taraklı'da termal turizmi, Türkiye'deki belli başlı noktalardan biri haline gelmiştir.