Fakir
Çoğu zaman ne kadar büyük bir servete ve zenginliklere sahip olduğumuzu düşünemeyiz.Çok önemli olmayan, heves ve arzularımıza kapıldığımızda, elde edememenin sıkıntılarıyla dertleniriz .Ancak sahip olduklarımızı kaybedeceğimiz veya kaybettiğimiz zaman anlarız nasıl zenginliklerin sahibi olduğumuzu…Kanıksadığımız hayatımızın ne değerlerle dolu olduğunu… Aynen şu küçük hikayedeki gibi.
Kadının biri, cömert olduğu söylenen yaşlı bir bilgeye gidip: Bu şehirde benden fakir insan yok! demiş. Bana biraz yardım eder misiniz?
Bilge adam,kadının kucağındaki bebeğin bir ipeği andıran yanaklarını okşayıp öptükten sonra;demek fakirsin !.. demiş. Hem de çok fakir diye cevap vermiş kadın. Bilge adam karşılıksız yardım yapmak adetim değil, eğer yardım istiyorsan, çocuğun parmağını satman gerekir…
Kadın deli olduğunu sanmış bilgenin. Daha sonra da, kötü bir şaka yaptığını…Ama adam ciddi görünüyormuş.Kadına bir kese altın uzatıp:-Ayak parmağına da razıyım !..demiş. Zaten cerrah olduğumdan ona acı çektirmem.
Kadın,bütün kanını donduran bu teklif üzerine kaçmayı düşünürken,adam: -Sadece tırnağını söksem de olur ! diye devam etmiş.Biliyorsun zamanla yenisi çıkar.Kadın bu ruh hastasına ! daha fazla dayanamamış.Ve kapıyı çarpıp uzaklaşırken adam onun arkasından:-Nasıl bir fakir olduğunu anlayamadım !. diye bağırmış. Kucağındaki hazinenin tırnak kadar bir parçasını ,bir kese altına değişmiyorsun…
İşte böyle değerli okuyucular, nasıl bir zenginliğe sahip olduğumuzun farkında olursak, birçok şeylerden şikayet hakkımızın olmadığını, belki sadece şükür etmekle sorumlu olduğumuzun farkına varırız…
Huzur ve mutluluk kapısını “Mutluluk, hayatta çok şeye sahip olmakta değil,az şeye razı olabilmek- tedir” diyen Eflatun sözüyle açalım ve:
“Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi.
Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi “ diyen devletli !
Kanuni Sultan Süleyman sözüyle kapatalım ne dersiniz ?..
Esen kalınız…
#