Zerre-î suyun aşkla, inatla yolculuğu.
topraktan gelenler toprağa döndüğünde,
“ne kalır dı geriye?...”!
Zerre-î suyun aşkla, inatla yolculuğu.
Bir tek su zerresidir,
Göklerden inen, inan!
Ne bir başka türlü vahy,
Ne Ciltler dolusu kitap,
Ne de kitâb-î tebligatçı bekleme artık.
Onların hepsi yerde zaten.
Tesadüf bu ya;
her kutsal kitabın içinde.
Bulabilene, Nasıl çıkıp geldiğimiz su ile?!
Bir su zerresinin aşkı ile,
dönüp duran tabiatın içinde,
şaşkın ve gayesiz bir balık gibi,
alık,alık gezeriz de bilmeyiz.
Bir zerre su ;
aşk ile çıkar yolculuğuna,
Bir kar tanesine katılır,
yağmur damlasına katılır,
zarifçe iner bir dağın doruğuna.
Göklerin gezgini su,
bırakırken kendini yerlere
gayesi aşkına kavuşmaktır.
****
Senin, benim anlayamayacağım kadar özgür;
Resim, şiir, heykel, müzik ve cümle sanatla,
tarif edilemeyen mutluluğun hüküm sürdüğü,
duvarı, kenarı, köşesi olmayan,
bir yere gitmek üzere,
aşkla yola çıkmıştır su.
Kimi zaman kızgın güneş, buhar edip,
çekip almak istediğinde,
diplere kaçar bizim zerre-î su,
Güneşe direnemezse de eriyip akar,
zarifçe indiği dağların doruğundan.
Göllenir bekler, dolar, sıkılır,
bekleyemez, taşar, akar.
Adı akarsu olur.
Çaresiz kalır, eğlenerek akamadığı sarp yerlerden,
sanki ölümüne atladığında,
Adı çağlayan olur.
Çağlayanlardır, suyun aşkını en dehşetli,
en sesli ifade ettiği yerler.
varsa “ilahi” şu yer kürede işte budur.
Kim ki bu sesi dinler, bedenindeki su da,
çağlayana katılıp, gitmek diler.
****
Frak giymiş kuşlar çıkar Su zerresinin yoluna.
dilinden anlamazlar ama,
Belki susuzluktan, yada, aşkına duydukları
merhametten;
"hemen uçuralım" derler,
Aşk ile istediği yere götürmeyi önerirler.
Su tekliflerini anlamaz.
Onlar da suyu anlayamaz.
Zaten su anlasa da Bilir,
Kızgın güneşin,
Karga bokuna bulaşmış su zerrelerini geri aldığını.
Kaçar su diplere,
frak giymiş kuşların kursağına girmez.
Akar,akar, akar su ve nehirler ile buluşur.
Buluşmaya Senden, benden dökülen
çokça ak ve al yuvarlar,
Bazen de, insan-î kamil in def-î hacet ürünleri katılır.
işler burada biraz karışır.
Su nehirde hem devam eder yoluna.
Hem de temizler nehiri.
Dayanabilirse, nehir yolculuğuna,
Deniz ile buluşur.
Onu aşkına götürecek,
son yoldaşıyla,
Bu buluşmaya sonra ,
Tayfunlar, Boranlar ve tüm rüzgarlar katılır,
Kaldırıp kaldırıp atarlar suyu,
hırpalar, ama bir yandan yol aldırırlar.
Dayanamazsa bunlara su,
yine kızgın güneşli bir günde ,
uçar gider, döner gökyüzüne.
"Gök yüzünden gelenler işte böyle gökyüzüne dönerler."
Peki ya gökten gelenler gökyüzüne,
topraktan gelenler toprağa döndüğünde,
“ne kalır dı geriye?...”!
... Hiç.
***
Zerre-î su Fırtınalar,
boranlardan sonra,
aşk ile aradığı o mutlu ada’nın kıyısında buluşur,
tertemiz masum bir bebenin yüzüyle,
o ilk güzel gülüşü ile,
Deniz Bora‘dır bu bebenin adı belki de.
İşte zerre-î suyun aşkla, inatla yolculuğudan,
“Can kalır’’..!
Yani Deniz Bora kalır geriye…
#