Hz. Muhammed Sadece Sevgi Peygamberi Mi?
İslam’ın, hayatımızda asli şekliyle ve uygulanır biçimde yer almasını istiyorsak Kur’an ve sünneti kendi özgünlüğü be bütünlüğü içinde doğru anlamaya çalışmalıyız. Bunu yapmadan doğru bir din anlayışına ve peygamber tasavvuruna ulaşamayız. Nitekim günümüzde Hz. Muhammed, sadece sevgi peygamberi olarak lanse edilirken onun rahmetle yoğrulmuş bir adalet peygamberi olduğu göz ardı edilmekte veya ettirilmektedir.
Bilindiği gibi Amerika’da 11 Eylül’de meydana gelen kule saldırısı sonrası Batı’da İslam kasıtlı olarak terör ile özdeşleştirildi. Türkiye’de de buna tepki olarak kutlu doğum etkinlikleri düzenlendi. Bu etkinliklerde Hz. Muhammed “gül” motifiyle bir sevgi peygamberi olarak lanse edilmeye başlandı. Bu meyanda birçok kitap yazıldı sempozyumlar düzenlendi. Hz. Peygamber, sevgi hususunda bir biçimde adeta Hz. İsa ile yarıştırılmaya başlandı.
Sevginin, nefret ve düşmanlığın karşıtı olarak iyi ve pozitif bir erdem olduğu; gül motifinin, evrensel olarak sevgiyi ifade ettiği; Türk edebiyatı tarihinde de Hz. Muhammed’e duyulan sevginin gül ile sembolize edildiği bilinen bir gerçek olsa da sevgi, koşulsuz bir erdem değildir. Zira her şey ve herkes sevilmez. Bu yüzden de şartsız iman olmadığı gibi şartsız sevgi de olmaz. Nitekim Allah bile inanıp salih amel işleyenleri, muttakileri ve sabredenleri severken; inkarcıları, nankörleri, zalim ve hainleri sevmez.
Ayrıca simgeselliğin alabildiğine arttığı bir dünyada en büyük tehlike, simgelerin asıl muhtevaları unutturup kendilerinin birer put olarak gerçek özlerin yerini almasıdır. Bunun en açık örneğini sevgiyi, teolojik olarak din haline getiren Hıristiyanlıkta görmekteyiz. Çünkü Hıristiyanlıkta önce insanlığı asli günahtan kurtarmak için kendini feda ettiğine inanılan Hz. İsa, tanrının yerine; sonra da haç Hz. İsa’nın yerine geçti.
Sonuçta bizim endişemiz, bir sürü sevgiyi de ifade eden gülün giderek Hz. Muhammed’in yerine ikame edilebileceğidir. Evet, Hz. Peygamber çölde açan bir çiçektir. Fakat hiçbir çiçek Hz. Muhammed değildir. Bu yüzden çiçekçi gülleri onu sembolize edemez. Öyleyse Hz. Peygamber ile gül üzerinden kurulmaya çalışılan duygusal ilişki yerine, onu sevmeyi de içine alan ancak temeli saygı ve itaate dayanan bir bağ kurmak daha doğru olacaktır. Zira Kur’an’a göre Allah ve elçisi ile doğru ilişki kurmanın pratik yolu sevgi ve saygıyı da içeren itaat yoludur. Yani Allah’a ibadet Hz. Muhammed’de de itaat etmektir. (Ali İmran 3/31) Bunun için Hz. Peygamber ile konuşurken: “Anam babam sana feda olsun yâ Resulallah” diyerek söze başlayan sahabenin takip ettiği yol da Allah’a ibadet elçisine de itaat etme yoluydu. Çünkü iman ehliyetine layık olmanın gereği buydu. Peygamber terbiyesi ile yetişen ilk nesil Müslümanları, bu konuda çok başarılı oldular ve güzel örnekler ortaya koydular. Fakat daha sonra gelenler öncekiler gibi başarılı olamadılar. Bunun nedeni, sonraki kuşakların Kur’anî ve ilmî İslam’dan ziyade geleneksel Müslümanlığa ve sisli mistizme daha yakın durmalarıdır.