Allah’ın Yardımına Mazhar Olma Liyakati
Allah’ın yardımına mazhar olan peygamberlerden her biri, insanlara doğru yolu gösteren bir rehber, davasında samimi, gayretinde basiretli birer önderdir. İnsanları şirkten, inkardan, zulümden ve baskıdan kurtarma mücadelesi veren, manen ölmüş benlikleri dirilten; kişi, toplum ve devlet hayatına ilahi ışığı taşıyıp insanları iki dünyada da başarılı kılmaya çalışan bir tevhit kahramanıdır. Bu yüzden kurulu düzen sahipleri, peygamberi bir bozguncu ve anarşist gibi görmüşler, putlarının egemenliği ile ayakta duran zalim kadrolar, halkın uyandırılmasına şiddetle karşı çıkmışlardır. Fakat peygamber, Allah’ın kendisine bahşettiği iman gücüyle her türlü çileye katlanmış, ama Allah’tan başkasının önünde eğilmemiş, ayrıca öç alma duygusuyla da hareket etmemiştir. Onun bütün dileği, insanların Allah’ın dinine uyup her türlü kötülükten korunmaları, böylece dünyada ve ahirette başarılı ve mutlu olmalarıdır.
Peygamberin yanında yer alıp onun getirdiği hak dine inanma başarısını gösteren müminler ise vahiy nuru ve risalet irşadıyla aydınlanmış, gerçek bir tövbeyle kötü geçmişi terk etmiş,cahiliye çağını bir daha dönmeyecek şekilde geride bırakmış, Allah sevgisinin en yücesini kalplerine yerleştirmiş, bu hayatı İslam’a uygun ve Müslüman’a yaraşır biçimde yaşamış, birbirlerine kopmaz bağlarla bağlanıp bir iman ve ahlak toplumu oluşturmuş ideal insanlardır.
İşte zor ve çileli günlerde omuz omuza verip güçlükleri aşmak için çalışanlara Allah yardım edecek ve bu imtihanı salimen geçenler kazanacaktır. Çünkü böyle bir süreç yaşanırken hiç beklenmedik bir anda Allah’ın yardımı gelecek, böylece daha önce kararan ufuklar yeniden aydınlanırken bu sefer gerileme çağı ve sırası inkarcılara gelecektir. Ama şeytana diriliş gününe kadar süre verildiğinden inanalar her zaman dikkatli olmak, gurura kapılmamak ve gaflete düşmemek zorundadır. Zira hakla batılın savaşı, kıyamete kadar sürecek, mümin de bu savaştaki ve süreçteki dayanıklılığı ile denenip değerlendirilecektir. Hakka ve hakikate sahip çıkana Allah her zaman yardım edecek; hakikat askıya alındığında ise insanlar bu yardıma mazhar olma liyakatini yitirmiş olacaklardır.
Sonuçta Hz. Nuh, insan neslinin devamını sağlamaya çalışan gayretli; Hz. İbrahim, tevhit toplumunu oluşturan eylemci; Hz. Musa, ulus kurtaran özgürlükçü; Hz. İsa, zulüm devletine baş kaldıran ve ırk dinini yıkan reformcu bir peygamberdir. Hz. Muhammed ise Kuran kapsamında sunulan İslam’la bütün insanlığa gönderilmiş bir rahmet ve adalet elçisidir. Allah, dünyadaki her varlığa bir tekamül çizdiği gibi dine çizdiği tekamülü de son peygambere sunduğu İslam’la tamamlamış; böylece dinin tekamülü tamamlanmış, İslam dinin pratik örneği ve uygulaması da Hz. Peygamber tarafından en ideal biçimde ortaya konmuş, Allah Resulü bu dünyayı bırakıp yücelikler alemine giderken arkasında tam inanmış yüz binlerce insan bırakmış; İslam, onun siyasi liderliğinde dünyayı teslim alıp cihan ufuklarını aydınlatmış, bunun sonucunda İslam’ın zaferine ve Allah’ın peygamberine vaat ettiği yardım sözünün gerçekliğine bütün dünya şahit olmuştur. Kuran’a varis olup hakikat savaşını sürdüren müminler de davalarının adamı oldukları ve hakkını verdikleri sürece Allah’ın yardımına mazhar olup gayretin zaferine ereceklerdir. Zira gayret etmeden zafere, bedel ödemeden de ödüle ulaşılamaz.