Not Bıraktığım Köşeden Dönemedim Çünkü:
Mehmet Ali Hocam’ın “Ne o artık yazı göndermiyorsun” demesi ile baktım Ajanstaki yazıma tam 28 gün olmuş. En rahat meslek öğretmenlik diye düşünenlerin, bu düşüncelerinin kaynağı, gördükleri olsa gerek ama, bir de görmedikleri veya görmek istemedikleri şeylere birazcık değinmek istedim. Tam 28 gün önce not bıraktığım köşeden bir türlü dönemedim çünkü, bazılarının görmediği görmek istemediği işlerle uğraşmaktayız. Bir yandan gelişim raporlarını hazırla, diğer yandan ADEY bilgilerini gir, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı sanki sadece Milli Eğitim Camiasının bayramıymış gibi hazırlıkları ile uğraş. (Bu konuda Taraklı gibi ilçelerde görev yapan öğretmen arkadaşların görev yükü ve sorumluluklarının çok daha fazla olduğunu belirtmeme gerek yoktur sanırım) Geri planda kutlanması gereken ne kadar belirli gün ve hafta varsa kutlama memuru vazifesiyle canhıraş bir şekilde faaliyetlerde bulun.
Anne ve babalar evlerindeki bir tek çocuğa söz geçiremezken sen sınıfında 30-40 kişiye altı ders saati boyunca söz anlatmaya çalış. Keşke sadece çocuğa anlatmak olsa mesele, insanlık hali ile ortaya çıkan psikolojik neticelerin sinir mekanizmanda meydana getirdiği tahribatın sonucunda ortaya çıkan öfkeni kontrol edememişsen vay haline. Herkes seni kendi öğrencisine davranışına göre değerlendirir. Kendi öğrencisinin penceresinde bakar ve görür. Tüm bunlar yetmiyormuş gibi döner dolaşır öğretmenin tatiline kafayı takar. İnsanların gözünde az çalışılan ama bol para kazanılan bir meslek olarak görülür öğretmenlik. Oysa görmek istemezler ki tatil öğretmenin tatili değil öğrencinin tatilidir.
Bu konudaki yanlış algıyı görmek isteyenler için biraz açalım:
İnsanların sürekli gözüne batan öğretmenin 3 ay tatili diye bir şey yoktur. Tatil öğrencinin tatilidir. Öğrenci tatilde olduğu için öğretmen de zorunlu tatil yapmaktadır. Ve yaz tatili öğretmenler için söylendiği gibi 3 ay değil 1 Temmuz-1 Eylül tarihleri arasındaki 2 aylık bir süreyi kapsar. Bu tatil hem maddi hem de manevi olarak öğretmenin zararına olmaktadır. Tatilin uzunluğu öğretmeni dersten ve öğretmenlik mesleğinden soğutması açısından manevi, ek ders kaybından dolayısı ile de maddi olarak olumsuz etkilemektedir. Tatil boyunca artan tatil masrafları da işin cabası.
Öğretmenlik mesleğini yan gel yat Hasanların mesleği gibi gören anlayış ile hiçbir meselenin çözülmesi mümkün değildir. Çalışmadan para kazanmaya dayalı sistemin esiri olmuş insanların öğretmenin çalışmadan bol bol tatil yaparak para kazandığı yönündeki inanışının devlet büyüklerimiz tarafından da kanıksanması öğretmenlik mesleğinin düştüğü durumu göstermesi açısından ibret vericidir. Öğretmenin tatili ile yeterliği ile uğraşılacağına nasıl daha verimli hala getirebilirim niyetiyle hareket edilmesi geleceğimizin teminat altına alınması için gerekli bir adım olmalı.
Her meslek gibi öğretmenler de yaptıkları işten geçimlerini sağlayacak kadar maddi kazanç elde etmektedirler. Lakin bu mesleğin sadece maddi kazanç için yapılacak bir meslek olmadığını artık sağır sultanların anlaması gerekmekte. Bu sultanların öğretmeni, öğretmenler çok tatil yapıyor gibi sloganlar ile meşgul etmek yerine, öğretmeni tüm sorunlarından uzaklaştırarak zihnini nasıl eğitim-öğretime konsantre edebilirim meselesi üzerinde kafa yormaları gerekiyor. Aksi halde öğretmenin kontrolünde inşa edilen geleceğimizin geleceğinden endişe duymaya başlayabiliriz. Doktor bir hayat kurtarır, öğretmen ise bir milleti kurtarır.