Yeni Bir Usül
Fahrettin YILDIZ
Yayın:
Güncelleme:
Hz. İbrahim, vaktiyle hükümdarların tanrılaştığı bir çağda nasıl sesini duyurmanın ve etkisini hissettirmenin yolunu bulmuşsa; Hz. Musa, nasıl Firavun’un karşısına çıkıp hakikati dile getirme ve iman özgürlüğünü elde etme gücüne ermişse; Hz. İsa, mütevazı çalışmalarıyla nasıl koca Roma imparatorluğunu sarsmışsa; Hz. Muhammed, akılları durduracak kadar kısa bir sürede daveti devlete taşıyarak nasıl o günün süper güçleri olan Pers ve Bizans imparatorluklarının karşısına çıkıp onları tarumar etmişse bugün de Amerika’da, Avrupa’da, Rusya’da, Japonya’da, Çin’de ve dünyanın diğer ülkelerinde İslam’ın kendi öz gerçeğini, tüm güzelliğiyle insanlara duyurmanın imkân ve yolunu arayıp bulmak zorundayız… Demek ki İslam, günümüzde yeni bir atılım bekliyor. Bu atılımı gerçekleştirmek için de yeni bir davet metodu ve yayılış tarzı gerekiyor. Şayet bunlar yapılırsa olağanlaşmış ve durağanlaşmış insan psikolojisi yeniden canlanıp dalgalanacak; kokuşmaya yüz tutmuş su, akışkan hale gelip arınacaktır. Aksi halde ilkellik içindeki din olguları ve sapık ideolojiler, bin bir çeşit propaganda yöntemiyle hep yeni ve taze gibi gösterilmeye çalışılırken, aslında hep yeni ve taze olan İslam, olmadık yorumlar ve çarpık bakışlarla eski ve nodası geçmiş bir dinmiş gibi tanıtılmaya devam edilecektir.
Öyleyse Müslümanlar, davalarını en güzel biçimde savunmalı, başkalarıyla iyi ve sıcak ilişkiler kurmalı, toplumun etkili kişi ve kesimlerini İslam’la buluşturup sosyal yapıyı ısla etmeye çalışmalıdır. Eğer bunlar yapılırsa düşmanlıkların dostluğa dönüştüğü; en yaman hasımların bile samimi birer dost oldukları görülecektir. Bunun için İslam nazarında ideal yöntem, şiddeti içeren değil, şefkati önceleyen ve düşmanlıkları dostluğa dönüştüren barışçı yöntemdir. Ancak Müslümanlar hayatlarına, temel hak ve özgürlüklerine son verecek bir baskı ve saldırıya maruz kalırlarsa bir savunma yöntemi olarak zalimlere karşı şiddet uygulayabilirler. Bunun da tabii ve meşru bir hak olduğunu herkes kabul eder. Bu yüzden İslam, gerektiğinde sömürgeci güçlerin aldatıcı planlarına ve haksız saldırılarına karşı, etkili ve örgütlü biçimde mücadele edilmesini ister. Tabii ki bütün bunları, her şeye kızıp kabaran donanımsız kimseler değil, nefsine ve öfkesine hâkim olan imanlı, akıllı, sabırlı, bilgili, bilinçli, basiretli ve cesaretli müminler gerçekleştirebilir. Donanımı eksik olup her şeye kızıp kabaranlar, kimseyi ikna edemezler ve İslam’ı başkalarına benimsetemezler.
Sonuç olarak, günümüzde insanların en bariz eksikliklerinden biri de İslam’ın gerçek kimliğini tanımamaları, dinin bir kısmını veya yarısını, bütünü sanmaları ve saymalarıdır. Nitekim halk nezdinde paranın, özellikle de dövizin bütünlüğüne gösterilen ihtimam ve verilen değer, İslam’ın bütünlüğüne gösterilen önem ve ihtimamla mukayese bile edilemez. Zira para yırtılmış ve onda biri kopmuş olsa geçmez. Ama yüzde bir Müslümanlık, kolayca tüm Müslümanlığın yerine geçebilmektedir. Bunun nedeni ise tevhidi bilincin bölünmesi ve Müslüman kimliğinin büyük ölçüde yara almış olmasıdır.
#
