Bu Yıl Yeni mi Acaba?
Hep umutla baktık gelecek yıllara. Mutluluklar diledik birbirimize. Gelecek yıllardan çok şeyler bekledik. Bilet aldık hayale daldık. Her yıl aynı şeyleri yaptık paylaştık. Umut beşerin ekmeğiymiş meğer. Ye memo ye. Kimi dilek tuttu, kimi el açtı. Kimileri de seyretti aval aval baktı. Yeni yıl yeni umut olduğunu kavrayamadı (!) Kimse bilmiyordu geleceğin ne getireceğini. İlk gecede hüsrana uğrayanlar, yeni yılı karşılarken son dakikasını yaşayanlar… Yeni yılda eşinden dostundan ayrılanlar. Neydi bu yeni yıl. Yeni bir umut muydu? Milyonlar umudunu milli piyangoya bağladı. Geri sayım başladı; saymaya başladılar geri geri… Üç beş kişi sevindi, milyonlar ağladı. Kuru kalabalıkların çığlığı vardı sokaklarda. Havayii fişekler havayı aydınlatmaya çalışırken karanlık işler devam ediyordu. Olanları da götürüyordu bazen. Olmayanı da beklemek nafile… Ne ekersen onu biçersin. Bazen ekersin ama biçemezsin.
Evet değerli okuyucularım. Olup bitenleri anlayabilmek, kavrayabilmek bambaşka bir iştir. Umut ve emek sömürüsünün nasıl, ne zaman, hangi gün, hangi saatte karşımıza çıkacağı belli değil. Onun için uyanık olmamız lazım. Hayatı iyi okumamız lazım. İyi düşünmemizin yanı sıra bir de güçlü irademiz olması gerekir. Kendimizi sarhoş etmeden, sağa sola çatmadan, ona buna laf atmadan, kendi kendimizi hesaba çekerek biz nerde hangi hataları yapıyoruz diye derin derin, serin serin düşünerek idrakimize duru bir biçimde sunmamız gerekir. Aksi halde hep boş laf eder dururuz. Boş gürültülere alkış tutup, halkın uyutulması için söylenen ninnileri dinleyerek, ya da dinleterek, hem kendimizi, hem de geleceğimizi ipotek altına almamalıyız. İdrake vurulan prangaların kırılması gerekirken, yeni yeni ortaya konmuş orta oyunlarını artık izlemekten vaz geçmemiz gerekir. Bu tiyatroları çooook izledik biz.
Yükseklerde esen fırtınalar birilerinin başını döndürürken birilerinin de ocaklarını söndürebilir. Hep böyle dir bu işler. Madem her şey süt liman da neden boşanıyor eşler. Her gelen yeni yılda suçlar ve suçluların sayılarında artış görülüyor, boşanmaların sayılarında azalmalar görülmüyor ve insanlar elindekilerini de kaybetme korkusu yaşıyorlar ise; gelen gideni aratıyor demektir.
Bana sorarsanız, akşam oluyor sabah oluyor. Dünyanın kendi etrafında dönmesinden gece- gündüz; güneşin etrafında dönmesinden mevsimler oluşur. Bir yılda on iki ay vardır. Bir yıl üç yüz atmış beş gündür. İnsanlar birbirlerine tutunarak yaşamalılar. Bir birini uyutarak değil. Çünkü her yüz yıl da o yüz yıla ait tüm canlılar yeryüzünden silinir gider. Her günü yaşlanan bu yaşlı gezegende çocuklar, gençler ve yaşlılar bir arada olurlar. Genç yaşlanmayacak yaşlı da kendini ölmeyecek sanır. Taşınan her tabut mutlaka kabristana doğru yol alır. Dolu gider boş döner. Yeni yılı bekleyenler yeni bir yılda yok olup gidebilirler. Onun için diyorum ki, nereye girersen gir, ama dimdik gir. Kambur girdiğin yerden doğru çıkamazsın. Gurur ve kibirden uzak ol. İstersen er ol istersen paşa. Onurlu ol, onurlu yaşa.
#