Normal
Ne ekilirse o biçiliyor, külleri boyama sevdası boşuna, bir gün mutlaka yağmur yağacak. Kaya ile taş arasına sıkışınca hayatın verdiği limonu limonata yapacak güç kalmıyor. Sosyalleşme adı altında insanlar ütülü yüz gösterme çabasından bıkmadıkça, biz limonatayı zor yaparız.
Ters giden eşeğe düz binsem ne fark eder, şarap sarhoşu gece yarısı, sakinin sarhoşu ise mahşer sabahı uyanırmış. Ya düz giden eşeğe binmesini bilmeyenler ne zaman uyanacak. Eskiden dünyada görünüşte dağınık ama iç dünyada derli toplu insanlar vardı, oysa şimdilerin dış görünüşleri derli toplu ama iç dünyaları dağınık.
Hastalık oldu ütülü yüzler, girerse hasta öküzün biri otlağa, bulaştırır hastalığı bütün köy öküzlerine. Ütüleri boşuna mı dağıttılar ütülü yüz görme sevdasında olanlar, sabah akşam değiştirirseniz yüzünüzü, göremezseniz hasta öküzü. Tüm öküzler hasta olunca elden bir şey gelmez.
Yarasanın gözü gündüz göremiyor diye neden güneşi suçluyoruz ki, bu zamanda çevresini göremeyen o kadar çok kişi var ki, onlara; güneşi ellerinde ki kahve fincanın içine koysanız şeker sanırlar. Ah kainat sahibi yüce yaradanım…..
Birisi şu eşek arısına söylese bari madem bal vermez neden ikide bir sokar.
Bal veren arıyla eşek arısını karıştıran bizler, dağ ile ovayı ayırt edemeyen bizler, buza’ğı öküz sanan bizler….. Ah yüreğimde bir yangın var, hem yorgunum hem de suskun, hem dargınım hem kızgın, hem bitkin hem de yaşamın çivisini sökmeye çalışan ben. Yazılarıma mana yüklemeyin, göz gördüğü halde bilmeyince kelimelerin dizilişine bakmayı akıl erdiremiyorum.
Siz her daim yaptığımız gibi elinize ılık sütlü kahveyi alın ve seyre dalın. İzlemeye devam edin atı alan Üsküdar’a gide dursun...
#