Taklidi İmandan Tahkiki İmana
Fahrettin YILDIZ
Yayın:
Güncelleme:
Bir inancın sebepleri, o inancın delilleriyle aynı şey değildir. Çünkü her insan, farklı nedenlerden dolayı Allah’a inanıyor olabilir. Sözgelimi kimi insan, aile içinde inançlı yetiştiğinden; kimi insan Allah inancına önem veren iyi bir eğitim aldığından; kimisi de inançta huzur bulduğundan dolayı inanıyor olabilir. Ama bize Allah’a niçin inandığımız sorulduğunda bu sebeplerin ötesinde bir cevabımızın olması gerekir. İşte bu cevabı, taklidi imandan tahkiki imana; yani imanda akıl, kalp, bilgi, duygu ve amel bütünlüğüne erenler verebilir. Zira imanda bu mertebeye erenler, ana-baları ve ataları inandığı için değil, aksine imanın bizatihi meşru ve makul temellere dayandığını çok iyi bildikleri için Allah’a inanırlar. Bu sebeple Kur’an, insanları bilgiyle teyit ve tasdik edilmiş tahkiki/ hakiki bir imana sahip olmaya çağırır. İnsan hem üstün mertebelere yükselme hem de ahlaki zaaflar gösterme özelliğine aynı derecede sahip olan bir varlıktır. O, içinde iyiliğin de kötülüğün de tohumunu taşır. Ancak bunlar, onun benliğinde aktif ve aktüel olarak değil, pasif ve potansiyel vaziyettedir. İnsan bunlardan hangisinin bakımını yaparsa o tohum gelişip potansiyel halden kinetik hale dönüşür. Şayet bu tohum, ilme dayalı tahkiki imanla beslenirse müspet bir değer haline gelir. Bakılıp gözetildikçe de kişinin gözünde fer, dizinde derman, gönlünde ışık olur. O insanın yaptıkları ise içindeki iman ağacının meyvesidir; işte sevap denilen şey de budur.
Ama insanın içindeki bu tohum, ilme dayalı tahkiki imanla değil de hevadan kaynaklanan cehaletle beslenirse, insan benliğinde negatif bir değer olarak gelişir. Kişinin iç dünyasını zararlı bitkiler gibi sarıp organlarını kuşatır. Bu bir bakıma insanın kendi şeytanını kendi içinde besleyip kendi düşmanını büyütmesi demektir. İnsan kendi elleriyle büyüttüğü şeytanının uydusu olunca onu memnun etmek için elinden geleni yapar. İşte günah dediğimiz şey de budur.
Buradan hareketle diyebiliriz ki içlerindeki tohumu hakiki imanla müspet bir değer haline getirip hayata aktif ve olumlu amellerle müdahil olanlar, hayırlı işlerde başarılı olup kullukta kemal mertebesine ererler. İçlerindeki tohumu imanla beslemeyenler ve onu pozitif bir değer haline getiremeyenler ise yapıcı değil yıkıcıdırlar. Bunlar hiçbir taşın altına ellerini koymazlar, aksine en kritik anlarda arazi olup ortadan kaybolurlar. Almaya bayılırlar, vermekten nefret ederler. Herkesi yererler; fakat kendileri için herkesten övgü beklerler. Kısacası kadir kıymet bilmezler.
Sonuç olarak, kendimizi tanımak istiyorsak sahip olduğumuz imana, içimizde büyüttüğümüz tohuma ve yaptığımız işlere bakmalıyız. Çünkü bunlar bizim aynamızdır. Bu aynaya dikkatlice bakarsak kendimizi net olarak görür ve daha iyi anlarız. Unutmamak gerekir ki insan, geleceğini kendisi hazırlar. Yaptığı iyiliklerle kurtulur veya işlediği kötülükler yüzünden helak olur. Bu durumda akıbetinin hayır olmasını isteyen herkes bu günden hayra talip olmalıdır.
#