A'râfî
Ayakkaplarının bağlarından daha yakın iki şeyin arasında kalakalmış bir a'râfînin, havf u recâ makâmında gecesi mü'min, gündüzü kâfir; gündüzü mü'min, gecesi kâfir olmuş dönelmektedir rûhu. Ona sahip çık. O, ancak umud ile yaşamakta.
Meçhûlün demir soğukluğu, sarıldıkça onun bîtab bedenine; korku, siyah tepelerden inerek güneşe gerdiğinde kavruk örtüsünü; bir kez bak ki, senin yüzünde dalgalansın kederli yüzü; bak ki, yağmurun sonrasında tecellî edecek rahmeti hatırlasın. Yıkansın hasta gözleri, gözlerinde.
II.
Çıkagelmiş bir a'râfînin yolu sorulmaz, geçmişi sorulmaz, geleceği sorulmaz, hâline bakılır yalnız. Hâlinden anlaşılır geçmişin ve geleceğin keyfiyeti. Görebildiği işâretlerle yürümektedir çünkü o. Bunlarla gönenmektedir.
Pür-endîşe olmuş vücûdunu getirmişse uzaklardan; yalın ayak, başı kabak dikilmişse sütunların altında: alâmetler vardır, işâretler vardır, âyetler... Değme bir yük değildir taşınsın omuzlarda, bir emânettir vücût şehri: mahzen-i esrârdır, külbe-i ahzândır.
III.
Meçhûlün kamçısı, a'râfînin yüreğinde ne zaman şaklasa; gece, şehri çeriler işgâl eder ve yağmaya başlarlar harem-gâhı. Girilmedik kapı, talan edilmedik hücre bırakılmaz. Çünkü karanlığın içinde yetişir günah. Korku, gözün ırağında büyüyüp, ışığın yokluğunda yayılır şehre. Onu kâim kılmamak için, sabaha dek sabredebilmek ma'rifetiyle uyanık, fecr-i kâzibin yorgun dakikalarına tahammül gerekmektedir. A'râfî, bunlarla ma'rûf olamamanın haşyetiyle titrek, sabahın müjdecisi olan fecr-i sâdıkı beklemektedir.
IV.
Müjdecin kimdir?
Müjdelemek için seni, bir yarış başlıyor sabah müjdecilerin arasında. En kestirme yolları keşfederek, en hızlı koşanlar, kapına bir an önce erişirler, tâlih onların yüzlerine güler diye umarken cümle halk, bir de bakıyoruz; yola en son çıkan, uzun ve dolambaçlı yollardan yürüyen senin müjdecin, patlayan o taşkın neş'esiyle müjdeci-i evvel olarak kavuşuvermiştir kapına.
V.
Sana gelmiş müjdecine, bahşişler verirsen eğer, kabul etmeyecektir, belki fark etmeyecektir. Çünkü müjdenin kendisi, peşin bir bahşiş olarak ödenmiştir müjdecine. Gece gündüz durmadan koşan en hızlı peyklerin dahi kendisine yetişemediği müjdecin, nasıl olur da gayrıdan bir hediye umabilir:
Varlığından âgâh olup seyre dalmış âlemi.
Teskin olmuş cemâlinle dolar anın âlemi.