7. Avrupa Aşı Haftası, 21-27 Nisan 2012
7. AVRUPA AŞI HAFTASI (21-27 Nisan 2012)
BAĞIŞIKLAMA NEDİR?
Bağışıklama enfeksiyon hastalıkları ile savaşmada ve onları ortadan kaldırmada kritik bir silahtır. Temiz bir içme suyunun sunulması dışında, antibiyotiklerde dahil hiçbir müdahale enfeksiyon hastalıklarına yakalanmayı ve bu hastalıklara bağlı ölümleri aşılar kadar azaltamaz. Aşılama sayesinde her yıl dünyada 3 milyon çocuğun hayatı kurtulmaktadır. Aşılama bireyleri korumaktan daha fazlasını yapar; hastalığın bir kişiden diğerine yayılımını önleyerek tüm toplumu korur. Yoğun aşılama sadece difteri ve tetanoz'un gelişmiş ülkelerde görülme oranını azaltmakla kalmamış, çiçek gibi tehlikeli bir hastalığın dünya üzerinden, çocuk felcinin ise tüm Amerika ve Avrupa kıtaları ile Güneydoğu Pasifik bölgesinden silinmesini başarmıştır. Bu büyük başarı ile bugün dünya çapında yaklaşık 1.1 milyar USD kazanç sağlanmaktadır.
Bağışıklama hastalığın sonucunda oluşabilecek maddi ve manevi tüm kayıpları önleyerek büyük tasarruf sağlayan tek sağlık yatırımıdır. Aşılama sadece hastalıkları ve sonrasında oluşması muhtemel ciddi hasarları önleyerek mükemmel bir fayda sağlamakla kalmaz, bütün bunların sonucunda kazanç ta sağlayan tek sağlık yatırımıdır. Aşı biyoteknolojisi ve bağışıklama politikaları çok süratli bir şekilde ilerleme kaydetmektedir. Her gün daha yeni ve ilerleme kaydetmiş aşılar geliştirilmekte ve kullanıma sunulmakta ve bu aşıların daha iyi ve etkin kullanımları için çalışılmaktadır.
AŞI NEDİR?
İnsan ve hayvanlarda hastalık yapma yeteneğinde olan virüs, bakteri vb. mikropların hastalık yapma kudretlerinden arındırılarak ya da bazı mikropların salgıladığı zehirlerin etkisinin ortadan kaldırılarak sağlam kişilere verilmesi için geliştirilen biyolojik maddelere aşı denilmektedir. Aşı, kişileri hastalıklardan ve hastalıkların kötü sonuçlarından koruyabilmesi için, sağlam ve risk altındaki kişilere uygulanmaktadır.
Aşılar ölü veya zayıflatılmış mikroorganizma içeren (bakteri veya virüs) ve enfeksiyon hastalıklarının tedavi ve korumasında kullanılan biyolojik ürünlerdir. Aşıların etki mekanizması doğal hastalığa benzerdir; her ikisi de bağışıklık sistemini uyarır ve vücuda girmiş olan mikrobu tanır ve hafıza oluşturur. Daha sonra aynı mikrop vücuda yeniden girdiğinde bağışıklık sistemi onu tanır ve hastalık yapmasına fırsat vermeden yok eder. Hastalığı geçirme ve aşılanma arasındaki en önemli fark aşılanma ile hastalığı geçirmemektir.
Oluşan antikorlar vücutta uzun süre kalırlar ve bu süre içinde aynı mikrop vücuda tekrar girerse ,bu mikrobun hastalık oluşturmasına fırsat vermeden ortadan kaldırılmasını sağlarlar. Herhangi bir aşının koruyucu etki gösterebilmesi için uygun yaşlarda ve uygun aralıklarla yapılması şarttır. Zira aşıların çocuklara hastalıklara yakalanma riskinin en yüksek olduğu dönemlerden önce yapılması gerekmektedir.
Başlıca aşı tipleri şunlardır;
Canlı aşılar: Aşı içerisindeki mikroorganizma canlı olmakla birlikte vücut için tamamen zararsız hale getirilmiştir. Verem, kızamık, kızamıkçık ve kabakulak aşıları buna örnektir.
Ölü aşılar: Aşıda kullanılan mikroorganizmalar öldürülmüştür. Ancak vücudu uyararak antikor dediğimiz koruyucu maddelerin yapılmasını sağlayacak özellikleri korunmuştur. Boğmaca aşısı buna örnektir.
Subünit aşılar: Aşıda kullanılan mikroorganizmalar öldürüldükten sonra parçalanarak,bu parçalardan vücudu uyararak koruyucu antikorların yapılmasını sağlayacak parçaları aşı yapımında kullanılmaktadır. Örnek olarak Hepatit B ve Grip aşıları verilebilir.
Toksoid aşıları: Bu tür aşılarda mikroorganizmaların kendileri kullanılmaz. Bazılarının ürettiği zehirler çeşitli kimyasal maddelerle işlenir ve hastalık yapıcı etkileri yok edilerek aşı
yapımında kullanılır. Tetanoz ve difteri aşıları bu tip aşılardır.
Aşıların yararları nelerdir?
Aşıların sağladığı en büyük yarar toplum sağlığının devam ettirilmesidir. Aşılar öncelikle uygulandıkları kişileri hastalıktan korur ancak hastalıktan korunan kişiler mikropları diğer kişilere taşıyamayacağı için aşılanmamış kişilere de hastalığın geçişi engelleneceği için onlar da korunabilir.
Enfeksiyon hastalıklarının yarattığı bireysel hasar ve maliyet yanında kısa sürede büyük kitlelere ulaşması sonucu oluşturduğu etki çok daha büyük olmaktadır. Hastalığın oluşmasını önlemek her zaman tedavi etmekten çok daha kolay ve anlamlıdır. Hastalıklar zaman zaman hiçbir şekilde tedavi edilemeyecek sorunlara ve kalıcı hasarlara yol açabilmektedirler.
Neden aşılanmak hastalığı geçirmekten daha iyidir?
Hastalıklar acı çekmeye ve bazen kalıcı sakatlıklar ve ölümlere neden olmaktadır. Aşılar hastalığın istenmeyen sonuçlarını ve sıkıntısını yaşamadan o hastalıktan korunmayı sağlar.
Aşı ile korunmak çok daha iyidir. Aşılarla korunulabilen hastalıklar öldürebilir; Çocuk felcinde olduğu gibi felç kalmaya; hepatit B’de olduğu gibi karaciğer kanserine; Hib, pnömokok, meningokok gibi pek çok bakteri ile oluşan menenjit sonrası gelişebilen sağırlık gibi kalıcı sakatlıklara neden olabilir. Ek olarak Hib menenjiti, boğmaca ve kızamık sonrası beyin hasarı gelişebilir. Hamile kadınlar kızamıkçık geçirirse bebeklerinde ciddi doğumsal sakatlıklar görülebilmektedir.
Bazı aşılar ile elde edilen bağışıklık hastalığın doğal yolla geçirilmesi ile elde edilenden daha iyidir (örneğin tetanoz ve Hib).
Aşılar nasıl korur?
Aşılamanın arkasındaki fikir, hastalığı geçirmek zorunda kalmadan o hastalığa karşı bağışıklık sağlayıp korunmaktır. Aşılar hastalıklara sebep olan mikrobun tümü veya hastalık yapan parçaları kullanılarak oluşturulur. Örneğin kızamık hastalığının aşısında kızamık virüsü, Menenjit hastalığının aşısında bu hastalığa neden olan Haemophilus influenzae tip b (Hib) bakterisinin parçaları kullanılır.
Aşıların içerisinde bulunan mikroplar ya ölüdür ya da hastalık yapamayacak kadar zayıflatılmıştır. Aşılarla vücuda verilen mikroplara karşı bağışıklık sistemi aynen hastalığın mikrobuna karşı verdiği cevabı verir ve antikorlar oluşturur. Oluşan bu antikorlar yıllarca vücutta kalır ve daha sonra esas mikropla karşılaşınca hastalık yapmasına fırsat vermeden mikrobu öldürür. Yani yine bağışıklık sistemi devreye girer ama önemli bir farkla: Çocuğunuz hastalanmadan!
Aşılar zarar verir mi?
Günümüz modern teknolojisi ile üretilen aşılarda yan etki olasılığı hiç yok denecek kadar azaltılmıştır. Aşı uygulandıktan sonra çok nadir olarak vücutta ve aşı yerinde bir takım yan etkiler oluşabilir. Bu yan etkiler çok nadir olmakla birlikte genellikle çok yüksek ateş, aşı yerinde ağrı ve kızarıklık şeklindedir. Bu yan etkiler genelde kısa süreli olup doktor tedavisi gerektirmezler ve annelerin basit önlemler almasıyla kolaylıkla ortadan kaldırılabilir. Aşı uygulaması sonrasında çok nadir olmakla birlikte aşı bileşiminde bulunan maddelere karşı oluşan alerjik ve sistemik reaksiyonlar görülebilmektedir. Ancak bu reaksiyonlar, hastalığın oluşması ile ortaya çıkabilecek ağır sonuçların yanında mukayese edilemeyecek derecede önemsiz kalmakta ve çok daha hafif olmaktadır.
Aşılama ne kadar güvenlidir?
Aşılar modern tıbbın en güvenilir araçlarıdır. Ciddi yan etkiler nadirdir. Ciddi allerjik reaksiyonlar oluşabilir ancak risk düzeyi çok düşüktür. Aşılamanın sağlayacağı yarar oluşabilecek herhangi bir riskten çok daha fazladır. Bu riskler hastalığın kendisinin yaratacağı tehlikeden çok daha azdır.
Aşıların uygulandığı yerde şişlik ve hassasiyet gibi minör yan etkiler veya hafif ateş sık görülür. Bu reaksiyonlar tatsızdır ancak kısa sürelidir. Her yeni aşıya öncelikle mutlaka laboratuar ve saha testleri uygulanır ve uygulamaya girmeden önce oldukça detaylı ruhsatlandırma prosedüründen geçer. Hatta ruhsat aldıktan sonra dahi, üretilen her seri yeniden güvenilirlik ve kalite testlerinden geçer. Aşılar kullanıma girdikten sonrada yan etkileri açısından takip edilirler.
Kısacası aşıların yan etkileri son derece azdır denebilir. Bilim adamları sürekli daha iyi aşılar geliştirmeye çalışmaktadırlar. Bu süre zarfında elimizdeki aşılara hak ettiği önemi ve değeri vermeliyiz. Bu aşılar son derece etkin ve güvenilirdir.
Aşıların Yapılmaması Gereken Durumlar
Zannedildiğinin aksine, aşıların yapılmasını engelleyecek faktörler çok kısıtlıdır. Halkımız tarafından inanılan ve bu nedenle çocukların aşıya götürülmesini engelleyen hafif ateş, ishal gibi durumların bir engel teşkil etmediği artık bilimsel araştırmalar ile kanıtlanmıştır
Hangi hastalıklar aşılarla önlenebilmektedir?
Su çiçeği, Hepatit A, Hepatit B, Hib (Menenjit), Kızamık, Kızamıkçık, Kabakulak, Boğmaca, Zatürre (pnömokokal zatürre), Çocuk felci, Kızamıkçık, Difteri, Tetanoz, Kuduz, Meningokok (erişkin menenjiti)
Aşılar sadece çocukluk çağında mı kullanılabilir?
Aşıların çoğunluğu çocukluk çağında uygulanmasına rağmen aşıların sadece çocuklar ve çocukluk çağı için olmadığının unutulmaması gereklidir. Adolesan ve erişkinler tetanoz ve difteri tekrar dozlarını yaptırmalıdır. Çocukluğunda hepatit A, hepatit B, kızamık, kızamıkçık, kabakulak veya su çiçeği geçirmemiş veya bu hastalıklara karşı aşılanmamış kişiler erişkin yaşlarda da güvenle aşılanabilmektedir ve bu hastalıklar ileri yaşlarda geçirildiğinde çok daha ağır geçirildiği için aşılanmaları büyük önem taşımaktadır.
Çocukluk çağı aşıları neden çok önemlidir?
Yeni doğmuş bebekler annelerinden aldıkları antikorlarla pek çok hastalığa karşı korunurlar. Ancak bu korunma sadece aylarla ölçülen bir süre devam eder ve azalarak kaybolur. Yeni doğanlar, boğmaca gibi bazı hastalıklara karşı anneden geçen antikorlara da sahip değildir.,
Bebekler aşılanmazsa ve hastalığın mikrobu ile karşılaşırsa vücudu hastalıkla savaşacak kadar güçlü olmayabilir. Aşılar bulunmadan önce pek çok bebek günümüzde aşılarla korunulabilen hastalıklar nedeniyle ölmekteydi. Aynı mikroorganizmalar günümüzde de halen dolaşmaktadır ancak bebekler aşılar sayesinde korunmakta ve bu sayede bu hastalıklar artık pek görülmemektedir.
Bir çocuğun aşılanması toplum bağışıklaması açısından da önem taşımaktadır. Aşılanmış çocuklar sayesinde mikrobun dolaşması ve yayılımı azalacak ve özellikle aşılanmamış olan çocuklar veya erişkinler veya aşı yaşı henüz gelmemiş minik bebekler (örneğin kızamık aşısı 9 ay-1 yaş civarında yapılır) veya tıbbi sebeplerden dolayı (örneğin lösemili çocuklar) aşılanamayanlar da korunacaktır. Aşılanan kişiler hastalık mikrobunu taşıyıp yaymayacağı için bu kişilere bulaşma riski de azalacaktır. Aşılama ile hastalığın görülme oranı azalabilir veya tamamen hastalık ortadan kalkabilir (örneğin çiçek hastalığında olduğu gibi)
Aşılar neden çok küçük yaşta yapılıyor?
Çünkü aşılarla korumaya aldığımız hastalıklar çok küçük yaşlarda çocuklarda görülüyor. Örneğin tüm Hib menenjiti vakalarının %60’ı bir yaş altında görülüyor, bu da Hib menenjiti aşısını bir yaşından önce yapmazsak bebeğimizi bu enfeksiyona karşı risk altında tutarız anlamına gelir. Aynı şekilde boğmaca’nın ciddi komplikasyonları için en büyük risk grubu 6 aylıktan küçük bebeklerdir ve boğmaca’ya bağlı ölümlerin %84’ü yine 6 aylıktan küçük bebeklerde görülmektedir. Aşıların uygulanacağı yaş grupları tesadüfen seçilmemektedir. Aşı yapılacak yaş, hastalıktan korunulması gereken ve aşıya en iyi cevabın alınacağı en erken yaş olarak belirlenmekte ve bu sonuçlara uzun yıllar süren klinik araştırmalar sonucunda ulaşılmaktadır.
Çocuğumu aşılatmazsam ne olur?
Eğer çocuğunuz hayatı boyunca hastalık yapan mikroplarla karşılaşmazsa hiçbirşey olmaz.
Ancak pekte mümkün olmayan bu durumun dışında, çocuğunuz bu hastalıklardan herhangi birinin etkeni ile karşılaşırsa büyük ihtimalle hastalanacaktır. Bundan sonra ne olacağı çocuğunuza ve hastalığa bağlıdır. Çocuğunuz hafif hastalık geçirebilir ve birkaç gün evde istirahat ederek düzelebilir, hastalığı ağır geçirebilir ve hastaneye yatırılması gerekebilir veya en kötüsü ölebilir. Bütün bunlara ek olarak hastalığı aşılanmamış diğer çocuk ve erişkinlere bulaştırabilir.
Çocuğunuzun doğumundan itibaren Verem (BCG), Hepatit B, Difteri-Tetanoz-Boğmaca (DTB), Polio (çocuk felci), Hib (Menenjit), Kızamık-Kızamıkçık-Kabakulak, Su çiçeği, Hepatit A gibi 12 hastalığa karşı aşılanması ve bazı aşıların birkaç doz olarak uygulanması gerekmektedir. Bu da bebeğinize oldukça fazla sayıda enjeksiyon yapılması anlamına gelir. Enjeksiyon sayısını azaltmak ve bebeklerin bu yoğun dönemi rahat geçirmelerini sağlamak amacıyla son derece güvenilir kombine aşılar geliştirilmiştir (örneğin DTP-IPVHib kombine aşısı 5 hastalığa karşı tek enjeksiyonla bebeğinizi korumaya alır).
Aşılar Olmasaydı...
Çocuk felci 10,000 çocuğu felç edecekti.
Kızamıkçık 20,00 kadar yeni doğanda doğumsal bozukluklara ve zeka geriliğine yol açacaktı.
Kızamık yaklaşık 4 milyon çocuğu enfekte edecek ve 3000 çocuğun ölümüne yol açacaktı.
Difteri okul çağındaki çocuklarda en sık ölüm nedenini oluşturacaktı.
Hib adı verilen bakteri 25,000 çocukta menenjite neden olacak ve kalıcı beyin hasarına yol açacaktı.
Boğmaca çoğu 1 yaşından küçük olan 8000 çocuğun ölümüne neden olacaktı.
Virüsler ve Bakteriler Nasıl Hastalık Yaparlar?
Aşı yapılan çocuklar hastalanmadan aşılandıkları hastalığa karşı bağışıklık kazanırlar. Aşıların bunu nasıl yaptıklarını anlamak için virüs ve bakterilerin nasıl hasta ettiklerini anlamamız gerekir.
Virüs ve bakteriler içleri çikolata dolu renkli şekerlere benzerler. Virüs ve bakteriler de iç kısımlarında “GEN=kalıtımsal özelliklerine ait bilgileri” içeren drajelerdir. Genler virüs ve bakterilere kendi kopyalarını nasıl yapacaklarını anlatırlar.
Bir virüs 8-12 saat gibi kısa sürede yüzlerce kendi kopyasını yapabilir ve her yeni virüs de aynı şeyi yapabilir. Vücuda giren yüzlerce virüsün nasıl bir haftada milyarlarca virüse ulaştığını anlamak kolaydır.
Bakteriler ve virüsler benzer şekilde hastalık oluştururlar. Vücuda girdikten sonra kendi kopyalarını oluşturmak üzere çoğalırlar ve çoğaldıkları yerlere zarar verirler. Bazı bakteriler zararlı bir protein olan toksinler üreterek hastalandırırlar. Bu durumda, hasarı yapan bakteri değil, toksindir.
Aşılı olan veya olmayan çocukların vücutları virüs veya bakterilere farklı şekillerde cevap verirler. Örneğin kızamık aşısı olan bir çocuğun vücudu, aşı olmamış ve kızamık virüsü ile karşılaşmış bir çocuğunkinden farklı cevap verir. Çünkü aşının içindeki virüs zayıflatılmıştır ve hastalık yapmaz. Hastalık yapan virüs (yabani tip virüs) cilt ve akciğerlerine zarar veren milyarlarca virüse çoğalmıştır. Aşı virüsü ise zayıflatılmış virüs olduğu için hastalık oluşturabilecek kadar çok çoğalamaz ve muhtemelen sadece yüzlerce virüs oluşturabilir. Ancak aşılanan çocuğun vücudu bağışıklık oluşturacak kadar kızamığı “tanımıştır”.
Aşıların nasıl etkili olduklarını özetlersek;
Virüs ve bakteriler vücut içinde çoğalır ve hastalık oluşturur ve bu yolla çoğaldıkları yerdeki hücrelere zarara verirler.
Aşılardaki virüs ve bakteriler hiç çoğalmaz veya iyi çoğalamazlar. Bu nedenle, aşılar virüs ve bakterilerin oluşturduğu hastalıklara neden olmazlar.
Aşı yapılan çocuk sadece bağışıklık (hafıza hücreleri) oluşturacak kadar virüs veya bakteriye maruz kalır.
Hafıza hücreleri virüs ve bakterilerin öldürülmesi için gereken koruyucu antikorları yaparlar. Bu hücreler genellikle yaşam boyu kalırlar.
ÇOCUKLARINIZ İÇİN YAPABİLECEĞİNİZ EN GÜZEL ŞEYLERDEN BİRİ AŞILARINI DÜZENLİ YAPTIRMANIZDIR.