Köle Olmak Yâda İrade Sahibi Olmak
Efendi ve köle, biri hükmetmek biri itaat etmek ile vazifeli. Efendi her hakka sahip kölesi üzerinde, köle hiçbir hakka sahip değil efendisinin yanında. Efendisi eğlenirken kölesiyle kölenin yüzü acıyla kıvranıyordu. Efendi topal kölenin bacağını burkuyordu. Köle bütün acısına rağmen sabrediyor ve sadece “Bacağımı kıracaksınız” diyordu ürkek ürkek. Sonunda bacağı kırıldı kölenin ve sadece “Kıracağınızı söylemiştim” dedi köle.
Efendi bir zamanlar Neron’un kölesi Epaphroiditos idi. Efendiliği Neron’dan öğrenmişti ve azat edilir edilmez kendisine bir köle edinmişti. Köle efendi olmuştu anlayacağınız ve köleliğini de unutmuştu, aslında bir köleye sahip olmakla efendi olunamayacağını da.
Köle ise “Katlan, mahrum ol!” felsefesinin kahramanı Epiktetos’tu. Bu adam Sokretes ve Diyojen’in peşinden bilgeliğin sırlarına ermiş ancak efendisinin ölümünden sonra Roma’da felsefe dersleri vermeye başlamıştır. Köle iken bilginin efendisi olmuştur.
Efendilik ve kölelik meselesi uygulama anlamında şekil değiştirmiş olsa da günümüzde varlığını devam ettirmekte. Belki efendisinin kölesi olarak değil ama demokrasinin, ideolojilerin, rejimin veya sitemin kölesi olarak varlığını sürdürmektedir. Oysa insana bahşedilen en büyük nimetlerden biri irade mefhumu Epiktetos’un da çok önemsediği bir özellikti. “Yürürken bir çiviye basmamaya özendiğin gibi, seni yöneten aklın da çarpılmamasına özen” diyerek iradenin ortaya konulmasını teşvik etmiştir. O iradeyi ön plana çıkarırken yaradılışa uygun bir bicimde kullanılması gerektiğini de söylemeyi ihmal etmiyordu. Yaşamda her şeyi kader olgusu dairesinde cereyan ederken kader değil belki ama olaylar karşısında irademizi ortaya koyma ve gerektiğinde kabullenme bilincine sahip olmamız gerektiğinin felsefesini izahat etmeye çalışmıştı.
“Komşunun kölesi bir bardak kırsa onu yatıştırmak için bunun bir kaza olduğunu söylersin. O halde senin bardağını kırdıkları vakit de komşunun bardağı kırıldığı zamanki kadar sesiz olmalısın.”
“ Hayatta bir şölende gibi davranmam gerekir. Bir yemek tabağı sana kadar geldiğinde elini kibarca uzatarak ölçülü bir şekilde bir parça al. Önünden kaldırırlarsa tekrar almak isteme. İsteklerin uzaklara gitmesin, tabağın kendi yanına gelmesini bekle.”
“Hiçbir şey için ‘Onu kaybettim!’ deme; ‘Onu geri verdim’ de. “Bir çömleği seviyorsan, topraktan yapılmış bir çömleği sevdiğini bil. Kırılırsa üzülmesin.”
Ona göre ALLAH her varlığa, her hangi bir dışsal etkenle engellenemeyecek bir irade vermişti. Ve bu iradeyi nasıl kullanacağımıza karar veren akılı. Bu yüzden aklın çarpılmamasına özen göstermemizi saliklerin yolu olarak göstermişti. “Bülbül veya kuğu olsaydım onların yaptıklarını yapacaktım. Hâlbuki ben bir insanım ve akla sahibim. O halde ne yapmalıyım?” diye sordu kendi kendine. Cevap şuydu: “ALLAH’ı övmeliyim. İşte bütün hayatım boyunca yapacağım şey!”
"Onla olun,Onsuz olmayın"
#