Bildim
Bildim ama diyemedim, deseydim de; onların durumuna düşüp, dalkavuk şapkasını geçirmiş olacaktım. Kendi başlarında günlerce dolaştırdıklarını unutup sanki ben yapmışım gibi gösterecek heveslerini alacaklardı, bende sustum.
Bildim, bu hızla giderlerse duvara toslayacaklarını, elimdeki dur levhasını çok yükseğe kaldırdım görsünler diyerek, nerde, onlar hız göstergesiyle avunuyorlardı, birbirlerine gaz verip pedala daha da yükleniyorlardı, bende izledim.
Bildim, ellerinde tuttuklarının ayarı düşük olduğunu, verin bakayım desem de, onlar hazine bulmuşçasına övünecek zenginlikleriyle hava atacaklardı, bende ayar suyunu önlerine koydum, onlarda bakıp durdular sonrada yudumladılar su niyetine, bende güldüm.
Bildim, aslında soğuk ve çıkarcı olduklarını, lakin onlar maskeliydiler, yanlardan sarkan ipleri göremediler, görenlerde ipe tutunup salınma telaşındaydı, göstermeye çalıştım, ben ipi gösterdim onlar gülücüğü gösterdim sandı, bende izledim sadece.
Bildim, dünle bugün arasında ki farklarını, okudum dünlerini bugünlerini, onlar dinliyor sandım, meğer arka sayfadaki magazin haberlerine göz atıyorlarmış, bende önlerine bıraktım.
Bildim, arkalarını döndüklerinde şikâyetçi olduklarını, yol ayrımını çoktan geçtiklerin, stepnesiz yola devam ettiklerini ve seslerinin sadece karanlıkta yankılandığını ama bende anlatacak takat kalmamıştı.
Bilmek bazen yeterli olmuyor, anlatmayı, göstermeyi, hissettirmeyi ve dinlettirebilmeyi bilmek gerekiyor.
#