Pirinç Zekâm
Minik, bembeyaz zekâm algılayamasa da büyük kafaların düşüncelerini, gözlerinin içine bakınca bana yalan söylediklerini ‘kabakla karpuzu’ aynı kefede tartmak istemelerinden, gözyaşlarıyla dünyamızı karartmaya çalışmalarından,ellerine aldıkları bizi oyun topuna benzetip birbirlerine atmalarından, tam huzur bulduk derken kalecinin beklemediği bir anda topa vurarak bizleri evlerimizde ters köşeye yatırmalarından, yattığımızda onlar yüzünden uykularımızın kaçmasından, kaçan uykuyla da klavyenin başına oturmamızdan anlıyoruz sanırım.
Minik pirinç tanesini sıcak suya salıp içine de her türlü yeşilliği atıp, haşlayınca diğerleri gibi sünüp büzüleceğini düşünenler yanıldıklarını bir gün anlayacaklar. Bu pirinç sert, Anadolulun kıraç topraklarında büyümüş, suyu zor alır içine, almaya başladığında ise şişmesi, büyümesi diğer pirinçlere benzemez durmaz coşmuştur bir kere… ona yıllardır verilmeyen suyu vermişinizdir, karşısında durmayın derim minik bembeyaz pirinç zekâlıların karşısında.
Minik pirinçler şikâyet etmez küçücük olmalarından, gün olur şahın devri derman olmasını bilirler, sözün uçucu, yazının kalıcı, gördüklerinin unutulmaz olduklarını bir gün sulu toprağa düşeceklerini bilirler ve sabırla beklerler.
Sükût dayız, beklemeye, izlemeye devam ediyoruz….
……………………………………………………………….
………………………………………………..saygılarımla