Fotoğrafın Hikayesi
Fotoğraftaki askerlerin torunları olduklarına belirten Yılmaz ailesine Emniyet Müdürü Ali Osman Kahya sahip çıktı.
Yılmaz ailesinin ve onların doğum yeri olan Kadiruşağı köyünün hikayesinden çok etkilendiğini belirten Emniyet Müdürü Ali Osman Kahya, maddi imkansızlık nedeniyle Çanakkale'ye gidemeyen Yılmaz ailesinin fertlerini Çanakkale'ye götürmek için hazırlık yapıyor.
Ali Osman Kahya, fotoğrafın hangi şartlarda ülkenin bağımsızlığının kazanıldığını anlatması bakımından önemli olduğuna işaret ederek, "Bu vatan için herşeylerini ortaya koymuş insanların torunlarını, onların kabirlerine götermek bizim için bir görevdir." dedi.
CİHAN, birçok kişinin duvarını süsleyen Çanakkele savaşında çekilen fotoğraftaki iki askerin torunlarına ulaştı. Fotoğraftaki 2 askerin çocukları ve torunları Malatya'da yaşıyor. Fotoğrafta sağ tarafta bulunan Ahmet oğlu Hüseyin'in torunu 57 yaşındaki Mehmet Demir, fotoğrafın gazetelerde yayınlaması ile çok heyecanlandıklarını ifade ederek, her yıl gidip kabrini ziyaret ettiği dedesinin fotoğrafına sahip olmanın gururunu ve mutluluğunu yaşadığını kaydetti.
Dedesinin babası 6 aylık iken köyün diğer gençleri ile birlikte savaşa gittiğini anlatan Demir, "Dedem bir daha geri dönmedi. Babam Mahmut Demir 18 yaşına kadar dedeme bağlanan maaşı aldı. Ben her yıl gidip dedemin kabrini ziyaret ediyorum. Bu fotoğrafı görünce çok sevindik ve heyecanlandık. Babamın gençlik fotoğrafı ile tıpa tıp aynı. Köyün daha ileri gelen yaşlılarına da gösterdik. Hepsi dedemi tanıdılar. Bizim için büyük gurur kaynağı." dedi.
Demir Ticaret Sahibi Mehmet Demir'in tek isteği ise o dönemde savaşa giden herkese verilen madalyalardan kendilerine de verilmesi.
Fotoğrafta sol tarafta duran asker ise Mehmet Ali oğlu Abdulvahap. Torunu Nihat Yılmaz (42)'ın anlattıkları yürek parçalıyor. Babaları Mevlüd Yılmaz'ın 6 aylık iken dedelerinin savaşa gittiğini ifade eden Yılmaz, "Dedemin Ahşan ve Fatma adında iki ablası varmış onlar açlık ve sefalet nedeniyle hayatlarını kaybetmişler. Babama fotoğraftaki diğer asker olan Ahmet oğlu Hüseyin'in annesi yani babamın halası bakıp büyütmüş." dedi. Dedelerinin savaşa davullarla gönderildiğini ifade eden diğer torunu Vahap Yılmaz (36) ise, dedelerinin fotoğrafının gazetelerde yer almasının kendilerine büyük bir gurur kaynağı olduğunun altını çizdi.
Fotoğrafı 10 yıl önce vefat eden babalarının görmesini çok arzu ettiklerini belirten Yılmaz, "Babam bu fotoğrafı görse kim bilir ne kadar duygulanırdı. Biz maddi durumumuz iyi olmadığı için dedemin kabrine hiç gidemedik. Ancak bir defa bir televizyon kanalında Çanakkale ile ilgili bir programda kabrini görme imkanı bulduk. Hamallık yapıyoruz. maddi imkan bulur bulmaz gidip dedemizin kabrini de ziyaret edeceğiz." şeklinde konuştu.
ALMAN KOMUTAN TARAFINDAN ÖLDÜRÜLMÜŞ
Fotoğraftaki askerlerin akrabası olan Saim Çolak (45) ise büyükannesinden dinlediği bir olayı şu ifadelerle anlatıyor: "Fotoğrafta sağ taraftaki Ahmet oğlu Hasan Hüseyin onbaşının topçu bir askermiş. Bir Alman komutanın emrinde görev yapıyormuş. İngiliz gemileri geçerken Alman komutanlar içki alemindeler. Ateş emri vermiyorlar. Hasan Hüseyin onbaşı izinsiz olarak eteş ediyor ve iki gemiyi batırıyor. Ancak Alman subay Hasan Hüseyin onbaşıyı izinsiz ateş ettiği için şehit ediyor. Türk subaylar gelip binbaşı olan Alman subayın rütbesini söküp Hasan Hüseyin onbaşının cenazesine takıyorlar."
CEPHEYE GİDEN 64 KİŞİDEN İKİSİ GERİ DÖNEBİLMİŞ
Malatya'nın Kadiruşağı köyünün eli silah tutan 64 erkeği Birinci Dünya Savaşı'na katılıp geriye sadece 2 kişi dönmüş. Köyde yetişkin erkek kalmadığı için 15 yıl boyunca çocuk doğmamış. Köyün kadınları geçim sıkıntısı nedeniyle köy topraklarının üçte ikisini satmak zorunda kalmış. 15 yıl sonra köyde iki çocuk dünya gelmiş ve ikisine de Emir Ömer ismi verilmiş.
Kadiruşağı köylülerinden 68 yaşındaki Raif Bozan köyün yaşlılarından dinlediği olayları anlatırken duygulanıyor. 1914 yılında köyün 60 haneden oluştuğunu ifade eden Bozan, köyde bulunan 64 erkeğin tamamının köyün kadınları tarafından davul zurnalarla savaşa gönderildiklerini anlatıyor.
Savaşa giden erkeklerden birinin hastalanarak köye döndüğünü ve Bekir Topal isimli şahsın da 7 yıl esir kaldıktan sonra dönmeyi başarabildiğini ifade eden Bozan, köyde yetişkin erkek kalmadığı için 15 yıl boyunca tek bir çocuk dahi doğmadığını belirtiyor.
Köyde kalan yaşlı erkekler, kadın ve çocukların fakirlik nedeniyle çok büyük sıkıntılar çektiklerini ve köyün verimli arazilerinin üçte ikisini satmak zorunda kaldıklarının altını çiziyor.
Kaynak:Medyabar.com