Kazın Ayağı
Kazı ilk defa çocukluk yaşlarımda "Uçan Kaz" adlı çizgi filim ile tanıdım. Beyaz bir kazın üzerine binmiş bir çocuğun dünyanın çeşitli yerlerine yaptığı seyahat anlatılıyordu. Daha sonra mahallemize yerleşen Ardahan ve Kars yöresinin insanlarının besledikleri kazlar ile hep çizgi filmlerde gördüğüm kaz ile bizzat tanışmış oldum.
Bizim mahallenin kazlarından mıdır bilmem ama bu kazlar çizgi filmdeki kaz gibi sevimli gelmedi bana. Birazda çizgi filmin etkisinden olsa gerek sevmek için yanlarına yaklaşmaya çalıştığım her seferinde boynunu öne doğru uzatarak çıkardığı tıslama sesi ile kovaladı bizi hep. "Daha sonra kazın ayağı öyle değil" deyimi ile karşılaştım okul yıllarında. İçinde kaz kelimesi geçince mi ne dikkatimi celb etti. Bir baktım ki Nasrettin Hoca'imiş bu deyimin kaynağı hikaye...si de şöyle:
Hoca bir gün Timur'a kızarmış bir kaz götürürken yolda canı çekmiş, hemen kazın bir bacağını gövdesine indirmiş.
Hoca'yı huzura kabul eden Timur, bakmış ki kendisine sunulan kızarmış kaz tek ayaklı. Kendisi de malum topal. Hoca bunu bilerek hakaret olsun, diye yaptı sanarak, ona çok kızmış. Hoca durumu hemen sezerek:
- Ulu hakanım, bizim Akşehir'in kazları hep tek bacaklıdır. Bakın çeşme başındaki kazlara, demiş ve çeşme başında tek bacaklarını altlarına almış uyuklayan kazları göstermiş.
Timur, Hoca'ya bakarak gülmüş:
- Yoo, Hoca, kazın ayağı öyle değil demiş. Adamlarına çeşme başındaki kazlara değnekle dokunmaları için emir vermiş. Kazlar, uykularından uyandırılınca iki ayakları üstünde kaçışmaya başlamışlar. Hoca'nın yüzüne alaylı alaylı bakan
Timur:
- Hani Akşehir'in kazları tek ayaklı idi, diye sorunca Hoca:
- Vallahi hakanım, eğer o değnekleri size vursalardı, tövbeler olsun, dört ayaklı bile olur kaçardınız, diye cevap vermiş.
Yani sözün özü dostlar kazın ayağının öyle olmadığını anladım sonunda. Umarım sizlerde anlarsınız.