Ben ve bu sitede yazan diğer arkadaşlar düşünce dağarcıklarında var olan diyalektiklerimizi konuşma yolu ile muhataplarımıza iletmek, yazı ile de bu muhatapları çeşitlendirmek suretiyle kendimizi (fikriyatımızı) muhatap aldığımız kesim (ler) tarafından eleştiriye/sorgulamaya açmış oluyoruz.
Fakat zaman zaman yaptıkları eleştirilerde/yorumlarda, işim verme öz cesaretini gösteremeden, havaya rastgele kurşun atan magandalar tarafından kör kurşunların hedefi haline getiriliyoruz..
İbrahim KAYA
Yayın: Güncelleme:
İnsanoğlunun zihni birikimi üç temel sütün üzerinde yükselir: Tefekkür / düşünce, konuşma ve yazı. Bu üç sütün arasında hem kişinin kendi iç birikimi, hem de muhatabıyla olan iletişimi açısından tamamlayıcılık ilişkisi vardır. Ancak bu zihni faaliyetler gerek nitelikleri gerekse sosyal sorumlulukları açısından farklılaşan özelliklere sahiptir.
Tefekkür kişinin kendi iç dünyasında ancak kendi özel şartları ile sınırlandırılabilen zihni bir seyahate çıkmasıdır. Fikir bu işi üretmekle görevli uzvun içinde kaldığı sürece eleştiriden uzak bir şekilde kişinin kendi iç derinliği ile gelişip duran bir zihin faaliyetidir.
Yani dış dünyaya yansımamış bir düşünce, ancak kişinin kendisi tarafından sorgulanabilir, derinleştirilebilir.
Konuşma, kişinin zihni seyahatlerinin, bir muhataba ulaştırma gayesi ile, dil kullanılarak aktarılma işidir.
Yazı, konuşma faaliyeti sonucunda oluşmaya başlayan muhatabı mümkün olduğunca çeşitlendirme, konuyu başka zihinlerin eleştirisine açarak derinlik kazandırma çabası olarak görülebilir.
Kısacası düşünce kişinin aracısız ürünü, konuşma insani bir özellik, yazı ise, geniş yelpazede, bireyler arası bir iletişim çabasıdır.
Ben ve bu sitede yazan diğer arkadaşlar düşünce dağarcıklarında var olan diyalektiklerimizi konuşma yolu ile muhataplarımıza iletmek, yazı ile de bu muhatapları çeşitlendirmek suretiyle kendimizi (fikriyatımızı) muhatap aldığımız kesim (ler) tarafından eleştiriye/sorgulamaya açmış oluyoruz.
Fakat zaman zaman yaptıkları eleştirilerde/yorumlarda işim verme öz cesaretini gösteremeden, havaya rastgele kurşun atan magandalar tarafından kör kurşunların hedefi haline getiriliyoruz. Birde yaptıkları eleştirileri üretilen fikir/konuşma/yazı üzerinden değil fikir/konuşma/yazı sahibi üzerinden sürdürüyorlar. Yaptıkları eleştiri/yorumların kendi kalitelerini de göstermiş olduğunu fark etmeden, kim olduklarını da belli etmemek için kafaları kuma gömülü fakat vücutları dışarıda sallayıp duruyorlar.
Bu durum fikrin kaynağı olan özne ile muhatabın arasındaki dengeyi yok ederek fikir ile ahlak arasındaki ilişkiyi derinden sarsmaktadır. Fikir/konuşma/yazıdan ziyade düşünenin/konuşanın/yazanın şahsiyetine yönelik eleştirisel derinlikten yoksun, metodik olmayan ve ahlak kaygısı gözetmeden yapılan eleştiriler fikrin kaynağı olan özne ile muhatabını birbirine yabancılaştırmaktadır.
Tefekkür derinliğinden dile oradan da ele yansıyan fikirlerin muhatabı olanlar, bu fikirleri okurken önce insan sonra da insaf sahibi olduklarını unutmamalıdırlar. Hoşlanmadığınız, fikirlerini/konuşmalarını/yazılarını beğenmediğiniz fikir sahibi ile muhatap olmak zorunda değilsiniz. Muhatap aldığınız kişiye de insan olmanın gerektirdiği ölçülerde eleştiri/yorum yapmak zorundasınız.
Fikirlerini/konuşmalarını/yazılarını kendi ismi ile yapma cesaretini gösteren bu insanlara yapacağınız eleştirilerde/yorumlarda sizde aynı cesareti (isminizi yazma cesareti) gösteremiyorsanız kafasını kuma gömmüş kaba etini açıkta bırakan deve kuşundan ne farkınız var?
önce derin bir iç çektiğimi ifade edeyim :)güzel ifade etmişsin sıkıntımızı..söylediğin gibi ismini yazma cesareti gösteremeyen kafasını kuma gömmüş kıçını açıkta bırakan deve kuşundan farkı olmaz.....