Kadın Cinayetleri ve Toplumsal Yetiştirme Tarzlarımız: İslami Bir Bakış
Günümüzde kadın cinayetlerinin artması, toplumun yetiştirme tarzı ve değer yargılarımızın yeniden sorgulanmasını gerektiriyor. İslam, insana ve özellikle kadına verdiği değerle, bu soruna dair çok net bir bakış açısı sunmaktadır. Ancak modern toplumsal yapı ve yetiştirme tarzları, İslam’ın temel öğretilerinden uzaklaşarak şiddetin artmasına zemin hazırlıyor.
Eski Nesillerin Yetiştirilme Tarzı
Geçmişte, çocuk yetiştirme tarzlarımız daha çok geleneksel yapılar üzerine kuruluydu. Özellikle kırsal kesimlerde, aile kavramı ve kadınların rolleri toplumsal yapının merkezindeydi. Çocuklar, büyük ailelerin bir parçası olarak büyütülüyor, dayanışma ve sorumluluk bilinci genç yaşlarda kazandırılıyordu. Kadınlar, ailenin kutsal bir parçası olarak görülüyor, onlara saygı ve sevgi öğretiliyordu.
Çocuklar, anne ve babalarının rehberliğinde, toplumun genel ahlaki ve dini değerlerine göre şekillenirken, İslam’ın öngördüğü adalet, merhamet, şefkat gibi değerler ön planda tutulurdu. Peygamber Efendimiz (s.a.v.), “Kadınlar size Allah’ın emanetidir” buyurarak, kadına yönelik sevgi ve saygının toplumun her bireyine öğretilmesini vurgulamıştır. Oysa modern dünyada bu öğretiler, yerini bireyselci, materyalist ve teknolojik odaklı bir yapıya bırakmış durumda.
Modern Zamanlarda Çocuk Yetiştirme ve Teknolojinin Etkisi
Teknoloji çağı, çocukların yetiştirilme tarzını ciddi anlamda dönüştürdü. Aile içi iletişim ve değer aktarımı, teknoloji odaklı yaşam tarzı içinde zayıfladı. Çocuklar, televizyon, sosyal medya ve dijital oyunlarla vakit geçirirken, ahlaki ve dini değerlerden uzaklaşma tehlikesiyle karşı karşıya kaldı. Özellikle cinsiyet rolleri ve kadına karşı tutumlar, medyada yanlış şekilde sunulabiliyor ve genç zihinlerde kadının toplumdaki yeri hakkında yanlış algılar oluşabiliyor.
Dijital çağda yetişen çocuklar, bireyci bir kültürün parçası haline gelirken, aile içinde öğretilmesi gereken sevgi, saygı ve merhamet gibi değerler geri planda kalabiliyor. Bu da kadınlara karşı tutumlarda saygısızlık, şiddet ve öfke gibi olumsuz davranışlara yol açabiliyor. Toplumun modernleşmesi ile birlikte dini ve ahlaki değerlerden uzaklaşan bireylerin, kadınlara karşı merhamet, şefkat ve saygıyı öğrenmemesi, cinayetlerin artmasında önemli bir faktör.
İslam’ın Kadına Verdiği Değer
İslam’da kadının yeri, Allah’ın adaletine ve merhametine dayanır. Peygamber Efendimiz (s.a.v.), kadınlara yönelik şiddeti yasaklamış, onların korunmasını ve saygı gösterilmesini emretmiştir. İslam, kadının toplumsal ve aile içindeki rolünü yüceltirken, ona karşı işlenen her türlü haksızlığın ve zulmün karşısındadır. Erkeklere, kadınları koruma ve onlara adaletle davranma sorumluluğu verilmiştir.
Oysa modern toplumda, bireysellik ve maddi çıkarlar ön plana çıkarken, bu değerlerin zayıfladığına şahit oluyoruz. Özellikle medya ve dijital kültür, İslam’ın kadına verdiği değerin tam tersine, kadını bir obje olarak sunma eğiliminde. Bu da, şiddetin ve kadına yönelik suçların artmasına neden oluyor.
Toplumsal Yetiştirme Tarzımızı Yeniden Gözden Geçirmeliyiz
İslami bakış açısına göre, toplumun temel taşı ailedir. Kadın, bu yapının merkezinde yer alırken, erkekler ve çocuklar kadına sevgi, saygı ve merhametle yaklaşmayı öğrenmelidir. Çocuklarımıza teknoloji çağında bile bu değerleri öğretebiliriz. Onları dijital dünyanın olumsuz etkilerinden koruyarak, İslam’ın insana ve özellikle kadına verdiği değeri aktarmalıyız.
Sonuç olarak, kadın cinayetlerinin azalması için, İslam’ın öğretilerine ve geleneksel değerlerimize geri dönmek, çocuklarımızı merhamet, adalet ve sevgi temelinde yetiştirmek zorundayız. Gelecek nesillere, kadının Allah’ın bir emaneti olduğunu, ona zarar vermenin büyük bir günah olduğunu öğretmeliyiz. Kadına yönelik her türlü şiddeti ortadan kaldırmak için, toplum olarak yeniden değerlerimize sarılmalı ve onları yaşatmalıyız.
#kadin-cinayetleri #islam #cocuk-yetistirme #geleneksel-degerler #modern-toplum #teknoloji #kadina-saygi #aile #toplumsal-sorumluluk