İzzettin KÖMÜRCÜ Dıngıldak Masa

Yalama Yıkama Kültürü

Demokrasinin temelidir seçimler. Seçimle ortaya çıkar farklı renkler, farklı tatlar. Seçimdir iyiyi kötüden ayırt ettiren. Zaman zaman hata payı yok değildir, lakin seçen demokrasinin gereğini yerine getirmiştir bir kere...
Demokrasinin temeli, bir anlamda gereği olan seçimle gelenler düştü aklıma.
Bu gün Türkiye'yi konuşmanın lüzumsuz olduğunu düşünüyorum. Oraları birileri konuşuyor, konuşulmayana, Taraklı’ ya bakmak lazım en lüzumlusundan...
Birileri seçilmiş Taraklı’ da...
Belediye başkanı, ilçe başkanı, teşkilat başkanı, meclis başkanı, muhtar olmuş. birileri olamamış doğal olarak.
Demokrasi filmi burada kopuyor.
Filmin koptuğu yerde, kaybedenlerin sonuç kabullenmeyi kabuğuna çekilme olarak algılaması çıkıyor karşımıza.
Biraz daha açalım konuyu...
Demokrasinin seçilmişleri kadar seçilememişleri, yani muhalefeti de önemli halklar için.
Maalesef Taraklı’da muhalefet olma kültürü yok. Yani demokrasinin bir bacağı burada kısa geliyor. İktidara sahip olanların başarısızlığının temelinde de muhalefetsizlik yatıyor.
Benim bahsettiğim boş çığırtkanlık, kuru gürültü, karın ağrısı türünden muhalefet değil.

Bir kültür var bizde seçilmişin ve atanmışın hatasını görmesine engel..
O kültüre ben, 'yalama-yıkama' kültürü diyorum.
Kapalı kapılar ardında demediğini bırakmadığımız büyüklerimizin karşısında bir anda dut yemiş bülbüle döneriz. Nasrettin Hoca'nın fil hikâyesi geldi birden aklıma. Hani padişahın verdiği bir fili doyuramamaktan yakınıp, hocayla padişahın huzuruna gelince kaçanlar var ya... Sanki bu günün hikâyesi. Hikâyenin sonunda ardında kimseyi göremeyen hoca, bu fili bizden al, bakamıyoruz demek yerine bizdeki dişisi, erkeğini de istiyoruz demişti.

Zaman zaman bize şikâyetler gelir. Kişiler yapılanları beğenmez, şikâyetçi olur, yazmamızı ister. Ama iş konuşmaya, derdini kamuoyuna deklare etmeye gelince tıslar.
Belki basit gelecek, bir muhtar sürekli hata yapıyor farz edin. Mahalleli susuyor. Nemelazımcılık yanlışı düzeltmenin önüne geçmiş. Nice olur o mahallenin hali.
Şimdi bir belediye başkanı düşünün. Yanlışına 'yanlış' diyen, eleştiren dahi yok.
Soruyorum sizlere, muhalefeti konuşmayan, susan, sus-pus olan toplumda muhtarla-belediye başkanı arasında ne fark olur.
Sonuçta ikisi de hata yapıyor,
Gidin, taaa köylere kadar gidin.
Bir bakın nerede eksik demokrasinin ayağı.
Belki tam anlatamadım ama tek kelimeyle bu işi hep “BASIN” düzeltsin diye bekleniyor.