Kadınsız Siyaset Düşünülemez…
Kadınlar; 1926 yılında kabul edilen Medeni Yasa ile birey olarak eşitlenmelerine, 1930 yılında yerel seçimlerde seçilme, 1934 yılında Parlamentoya seçilme hakkını kazanmalarına rağmen; bu güne kadar 1935'teki ilk kadınlı Meclis'teki kadın milletvekili oranının aşılamamış olması, Türk demokrasisi adına üzerinde gerçekten düşünülmesi gereken bir durumdur. Demokrasi temsile dayalı bir rejimdir, toplumun tüm unsurları; adil biçimde kendisini temsil ettirebildiği ölçüde o rejimin demokratikliğinden söz edilebilir. Kadının yönetimdeki temsil oranı, katılımın, temsil adaletinin dolaysıyla demokratik gelişimin bir ölçüsüdür. Bu açıdan baktığımızda görünen çarpıcı gerçek, demokrasimizin 'Kadınsız' olduğudur. Kadın temsilindeki adalet günümüzde medeniyet ölçüsü haline gelmiş, nüfusun % 51'i kadın olan bir ülkede, Parlamentodaki kadın temsilci oranı % 9.1, Il Genel Meclislerin ve Belediye Meclislerinde %1'erin altındadır. Bu durum ise, o rejimin tartışılması gerekliliğini ortaya koymaktadır. Kadının istihdam oranı, yönetim kademelerinde neredeyse yokluğu, mülk edinme oranı, eğitim seviyesi gibi verilerde esasen bu tablonun görünür yanının arkasında yatan gerçeklerdir. Kadının temsildeki yok denecek düzeydeki eksikliği ile sosyal ve ekonomik statüsü arasında bir nedensellik ilişkisi kurmak gerekirse; eksik temsili, sosyal ve ekonomik statüsünün bir sonucu olarak görmek gerekir. Ancak bu durumun değişmesi için öncelikle temsil sorununun çözülmesi, yanı kadının siyasete aktif katılımı gerekmektedir. Diğer yaklaşım; Kadın sorunlarının çözümünü zamana bırakmak anlamına gelir ki, mevcut durum bu yaklaşımın mantıken yanlışlığını ortaya koymaktadır. Kadının yönetimde eksik temsili sadece kadınların sorunu değil, bir demokrasi sorunudur. Kadının olmadığı bir iktidar, bu güne kadar olanlarda görüldüğü gibi eksik ve aksak olmaya mahkumdur.
Kadının olmadığı bir siyasetin halkıyla yabancılaşması, halktan kopması ve dolaysıyla meşruiyetini yitirmesi kaçınılmazdır. Zira siyasetin öznesi de yüklemi de insandır. Kadınsız siyaset yarım bir insandan farksızdır. Demokratik bir rejimde siyaset toplumun belirli dar bir kesimi için değil tüm unsurları için yapılır. Siyaset kadroları da; toplumun tüm unsularını bölgesiyle, yaş, cinsiyet, meslek düzlemlerinde temsil etmesiyle toplumsal bir uzlaşı sistemi olabilecektir. Hal böyleyken; nüfusun nispeten fazlasını oluşturan kadın, 2008 Türkiye'sinde demokrasi ve siyasetin neresindedir? Ne yazık ki dışındadır! Kadınlarımız birçok gelişmiş ülke kadınlarından çok önce elde ettikleri demokratik ve siyasal katılım haklarını kullanamamaktadır. Kadın; yönetimde söz hakkına da ancak siyasetle sahip olabilecektir. Siyasetin salt bir nesnesi olmaktan çıkıp, hak ettiği yeri alabilmesi için siyasi partilerin belediye başkanı adaylarının belediye meclisi listelerinde kadınlara yer vermeleri gerekmektedir. Cumhuriyete ve değerlerine, ülkemize ve yarınlarımıza sahip çıkmamız için kadınlarımız siyasete kazandırılmalıdır.
Taraklı'da da siyasi partilerin yönetim kademelerinde ve belediye meclisi üyeliğinde başarılı bir şekilde görev yapabilecek kadınlarımız mevcuttur.Mutlaka değer verilmesi gerekir.
Tekrar görüşmek dileğiyle hepinize selam ve saygılar sunuyorum…Hoşçakalın.