Tevfik KAYMAZ
Memleketim
Köşeye yazanlar dursun...Ortaya yazanlar Seriye Alsın.
Aşağıdaki yazının ilk yayınlandığı yerdeki yayınlanma tarihi 2 Aralık 2009 dur.
Tokat ta 7 vatan evladını şehit vermeden önce. Anlatılanlara DTP nin kapatılma davasını ve 7 Şehidimizi de siz ekleyiniz.
Yayın:
Güncelleme:
Sayın Başbakanımız ; 'köşe yazarları ne kadar az yazarsa ülke okadar huzurlu olur ' demiş. Yüksek tirajlı gazetelerde on , on beş bin dolar maaşlı köşesi olan yazarlar yazmayı bıraksın. Evet artık ortalıkta yazıp duran bu işten hiç bir menfaat sağlamayan Ortalık yazanları yazsın.
Köşe yazarları bıraksın biraz belki ortaya karışık , daha gerçek şeyler yazanlar olur hem.
Aslında sadece görünürdeki hükümet ten ibaret olmayan Oligarşik yapı sürekli gündemi istediği biçimde yönlendiriyor. Toplumun psikolojisini , tansiyonunu , kan şekerini , kollestrolünü ayarlıyor.
Demir Dökümcüsü gibi demiri kızdırıp eritiyorlar önce sonra da altına geçip kalıp yapıveriyorlar. ( Bu örneğe esin kaynağı olan 'Dökümcü ustası ' yazısından dolayı Mahir Kaynak' ın ismini anayımki haksız bir iş yapmış olmayayım.)
Kızdırılmış kor demir yani meclis dahili ve harici muhalefet sıvılaşıp akıyor. Nasıl akıyor ? Nasıl akarsa aksın önemi yok.
Tek önemli olan nereye aktığı. Önemli olan demirin oligarşinin hazırladığı kalıplara dökülmesi.
Örneğin bir mayınlı arazi mevzusu ortaya atıp ortalığı kızıştırıyorlar. Hiç öyle mayınlı arazi gibi bir sorunumuz yokken kalıplanmış dökme demirden bir 'Mayınlı arazinin temizlenmesi sorunumuz' oluyor.
Anayasa diyorlar Anayasa sorunumuz oluyor referanduma gidecekken katılımın ne kadar olduğu sonucun ne olduğu bile anlaşılmasın olanlar kolay unutulsun diye Dağlıca da gençlerimiz şehit düşüyor referandum sabahı.
Dağlıca şehitlerimizi unutmadık ama Anayasanın değiştiğini bile unuttuk.
Oligarşik yapının iktidarı oynayan parçası AKP hakkında açılan kapatılma davasının sonuçlanmasına tam iki gün kala biri yine butona basıyor.
Güngören de patlama oluyor. İnsanlarımız yaralanıyor , ölüyor. Güngörende katledilenleri de unutmuyoruz , AKP nin laiklik karşıtı odak olarak uyarılmış hatta devlet ödeneklerinin yarısı kesilmiş bir parti olduğunuda unutuyoruz.
Deniz Feneri budaklanıp ,başbakana , hükümete sıçrayacak gibi oluyor , Kılıçdaroğlu , Başbakan yardımcısı Dengir Mir Fırat ın ortağı olduğu şirketin ihracat tırında 89 kilogram eroin yakalandığını teşhir ediyor.(25 Eylül 2008) ,
Kıtalar arası terör güçleri yine butona basıyor. (Tarih 3 Ekim 2008 ) Bir hafta sonra bu kez Aktütün kararkoluna saldırı oluyor. Yine Gençlerimiz şehit oluyor.
Sonuç : Dengir Mir Fırat sadece Başbakan yardımcılığı v.s parti görevlerinden istifa ediyor , hükümet Başbakan halen yerinde.
Biz Aktütün şehitlerimizi unutmadık. Ama Menas şirketinin ve Dengir Mir Fırat ın adını , Erdoğan 'ın eski başbakan yardımcısı olduğunu bile unuttuk neredeyse. Mir Dengir Fırat halen millet vekili ve dokunulama durumda.
Bunları elbetteki hükümet partisi gizlice yaptırmıyor. Hükümetten en çok memnun olan , Türkiye deki güçlü ve tek partili hükümet işlerini daha kolay görsün , yürütsün diye hükümeti destekleyen (Vahdettin misali İşgal altında ayakta tutan) "Dost" ve "müttefik" ülkeler terör taşeronlarına yaptırtıyor gerçekte.
Biz ise uyumaya devam ediyor "dost ve müttefik" lerin Karadeniz sahillerimizde askeri üs kurma istekleri karşısında ayağa kalkmak , hayır demek bir yana bön bön bakacak kadar bile bilgi sahibi olamıyoruz.
Ortalığa bir Kürt açılımı konuyor muhalefet kızdırılıyor .Konu eritiliyor. Gerçekte ne olduğu bile belli olmayan açılımın adını bile kalıba doğru akarken muhalefet şekillendiriyor.
Muhalefet fazla kızdığı için ve eriyik demir köpürdüğü için kalıp hazırlanırken konunun adı "Demokratik açılıma " dönüşüyor.
Sonuç : Dökme demirden açılması gerekli 'kapaklı bir açılım gündemimiz oluşuyor.'
Medya desteğine ne demeli peki? Dökümcü ustasını ustaca destekliyorlar anlayamıyoruz bile.
Bir sinema filmi yapıyorlar. Tüm vatansever ruhlu gençler izlemeye gidiyor. Gerçekte filmin ne mesaj verdiği bile konuşulamadan , anlaşılamadan rekorlar kırıyor.
Film ; komnutanları tarafından askerlere fırça atılırken 'ülkenin sizin için üzüntüsü 45 saniye sürer arkasından tv de magazin programları başlar' mesajıyla başlıyor.
Tabiiki 45 saniye de neler olabileceğini sadece 1999 Gölcük depremini yaşayanlar biliyorlar bu filmi yapanlar bilmiyor.
Türklerin günü gelince 45 saniyede yıldırımlar , depremler yaratabileceğinide bilmiyorlar.
Roket saldırısı ve yangınlar sonrası kapkara olmuş bir Atatürk büstü , yırtılmış bir bayrak ve çökmüş bir karakol görüntüsü ile film bitiyor.
Sınır karakollarında vatani görevini yapan ve daha, yapacak olan mehmetçik bu filmi izlese ne hisseder acaba?
Yahut ta başka bir yere gidelim ;
Silah altında sınır nöbeti tutan erlerimiz üniformalı Pkk unsurları için kutlama yapılırken havai fişekler atılırken TV lerde görseler ne hissederlerdi acaba... Şu an silah altındaki kardeşlerimiz şu dağdan indirilip ayaklarına savcı gönderilen ve bir kaç dakika içinde adeta kavun misali neticeleri koklanarak silahlı eyleme katılmadıkları ve çok pişman göründükleri için tahliye kararları verilenleri görseler nasıl hissederlerdi?
Üstelikte TV lerde pişman olmadıklarını açıkça ifade eden bu insanlar pişmanlık yasasından faydalanırken bırakın silah altındaki kardeşlerimizi biz ne hissediyoruz biz?
Konu halen medya ;
Bir dizi film yapıyorlar dizinin ismi nur içinde yatsın Fikret Kızılok un bir parçasının ismi. Bu kalp seni unuturmu?
Elbetteki bizdeki bu kalpler tam bağımsız ve gerçekten demokratik Türkiye için hiç düşünmeden canlarını veren hayatlarının baharını hapishanelerde geçiren canları hiç unuturmu.
Unutmaz.
Helede o günleri işleyen bir dizi film olursa oturup tüylerimiz diken diken olup izleriz.
Tamam ama ortada ilginç bir olay var. Bu işi yapan TV kanalı birden bire bağımsızlık ve demokrasi saflarına mı geçtide bunu yayınlıyor.
E hadi şaşırdı öyle oldu diyelim.
O halde neden Fatsadan , işkence ile katledilen, seçilmiş Fatsa belediye başkanı olan Fikri Sönmez den , 17 yaşında yaşı büyütülerek idam edilen Erdal Eren den , Tariş olaylarından , Vaktiyle Şu meşhur Ahmet Altan ın infazını alkışladığı İdam edilmiş olan Hıdır Aslan dan , İlyas Has tan ve nicelerinden hiç bahsetmiyorda ....
dos doooğru gidip Diyarbakır ceza evinden başlıyor işe.....
Ya bu TV ler bu işlere böyle işlerine geldiği gibi el atamamalı yada belki biz bu isimleri ağzımıza almamalıyız ve Onları anmayı bu türlü TV organizasyonlarına bırakmalıyız.
Gerçekten düşündürücüdür. Milyon dolarlarla oynayan bir TV kanalı eski siyasi tutuklu ve mahkumların yaşamlarından kesitler içeren bir dizi film yapıyor ve daha ikinci , üçüncü bölümünde doğruca Diyarbakır a gidip Mazlum Doğan ' ı Kemal Pir'i Ceza evinde kendini yakan ilk Pkk kurucularını işliyor. Hemde tam pkk nın kuruluş yıl dönümüne 2 yada 3 hafta kala.
Neden tam ülkeye zorla kürt açılımı konuşturulurken bu TV kanalı pkk den yana tavırlı böyle bir dizi film koyuyor ekranlara.
Sonuç : Neyse bu dizi de böyle başlasın. Halkımız sadece bu diziyi değil bütün dizileri ve hatta emperyalistlerin senaryosunu yazdığı yaşamakta olduğumuz KENDİ HAYATIMIZI iZLEMEKTEN VAZGEÇMELİYİZ. Asıl önemli olan gerçekte bu.
Bu arada yeni ortaya çıktı İsrail tanklarımızın üzerine yatmış . Biz o kadar korkmuşuzki "tanklar bizim üzerimize yatmadıkça sorun yok" gibi düşünüyoruz.
Anadolu kartalı tatbikatlarında İsrail e tavır takınmamızın sebebi meğer bizden parasını tahsil ettikleri halde İsraillilerin 170 Tank siparişinden sadece 10 tanesini teslim etmeleri imiş.
Bizde Tayyip Erdoğan mazlum müslüman bölge halkı , filistin halkı için İsrail e tavır aldı sanmıştık değilmi?!!
Sebebi ortaya çıktı işte. Bu zaten bir siyasetçi tavrı değil asker tavrı olabilirdi. Çünkü söz konusu bir tatbikat olayıydı.
Sonuç : İkinci van minut olayı da böyle patlamış oldu.
Uçakla düşenler ; Isparta da düşen ve Toryum elementinden yakıt geliştirme çalışmaları yapan değerli bilim insanlarımızı da kaybettiğimiz uçak kazasında uçağın arızalı olduğu bilindiği halde uçurulduğu söylentisi dolaşırken , hava yolları şirketi adına mahkemeye katılan şirket genel müdürü kazada hayatını kaybeden pilotları suçlayan bir ifade vermiş.
Peki biz ülkemiz uçak gibi yere çakılma belirtileri verirken kimi suçlayacağız?
Sonuç : Düşen O uçağın yolcuları pilotlarını kendileri seçmediler ama sanırım biz pilotlarımızı hep kendimiz seçtik...
Her şey bir yana aslında şu ana kadar yazdıklarımızı değil işsizliği , yoksulluğu , yolsuzlukları ve kudurgan zamları , Metro zamlarına karşı eylemleri , Eczacılarımızın haklı isyanlarını yazmalıydık.
Ama olsun bir dahaki ortaya karışık yazdığımız yazımızda onlardanda sözedelim.
Nasıl olsa seriye taktık artık. Allah sonumuzu hayır ede........
Toplumsal olarak üzerimize yaylım ateşi açılmış durumda. Toplumun değişik kesimlerine farklı tip ve çapta mermiler atılıyor.
Yaylım ateşi altında olansa hepsi yani bütün halk.
Askerlik yapanlar bilir tüfeklerde bir emniyet (E) bir normal (N) birde seri (S) pozisyonu vardır. Normalde emniyet açıksa tüfek tek tek atar mermiyi .
Seriye alıncada tetiğe basıldığı sürece ard arda ateşler....
Evet son olarak en başta söylendiği gibi bol maaşlı köşe yazarları Başbakanın sözünü dinlesin sussun ,kessin sesini , ortalığa yazan ortalık yazanları da seriye alsın ....... #