Tevfik KAYMAZ Memleketim

Zamanlaması manidar!

Zamanlaması manidar!

Sanırım gerçekte artık manidar şeyler yazmanın gereği kalmadı , çünkü böyle şeyler yazıp bunların doğru anlaşılabilmesini bekleyecek vaktimizde kalmadı.
İnsanlar kırılıp dökülse de , yukarı çarşının ortasında trafik karışsada , yahut orta çarşıyı bir telaş da alsa , her şeyi hekesin anladığı en açık dilden ve “belki tekrardan" "yeni baştan" anlatmak ta fayda var artık.

Sayın Başbakan , Tokat ta askerlerimizi şehit edildiği saldırı için Sayın Başbakan , “Saldırının zamanlaması çok manidardır.“ demiş.

Bir başka Sayın , Bülent Arınç ise bunun açılım sürecini provake amaçlı olduğunu , Pkk nın yapmış olamayacağı yönünde pkk yı korur nitelikte açıklamalar yapmış.

Bu durumda daha eski ve daha manidar olayları biraz hatırlatalım kendilerine.
Bir ara Anayasa değiştirmek gibi bir istekle referanduma başvurdu sayınlardan oluşan hükümetimiz.
Muhalefet in karşı çıktığı bir çok yönden hukuki bulmadığı ,çeşitli nedenlerle meşruluğuna gölge düşmüş bir referandum sürecine girmiştik.
Muhalefet referandumla ilgili hiçbir çalışma yapmadığı gibi seçmenine de katılmama çağrısı yapmıştı.
Her şeyden önce referandumlarda etik olarak bir tek konuya karşılık halkın evet mi? hayır mı? dediği sorulurdu. Bu referandum bir birinden farklı birçok maddedeki değişiklik konusunu aynı referanduma sokarak belki dünya demokrasi rezaletleri tarihine geçecekti. Birde sınır kapılarında daha erken başlamış olan oylama sırasında referandumda oylanan içerik de değişmişti ki bu hiç anlaşılır gibi değildi. Her şeye rağmen hükümet bu referanduma gitmekten vazgeçmedi.
Sevgili Okur acaba referanduma katılanların toplam seçmen sayısına oranı neydi hatırlıyor muyuz ?
Hatırlayamayız çünkü aynı gün ulusça yine çok büyük bir acı bir travma yaşadık.
Dağlıca baskını haberini o referandum günün sabahında aldık. 12 Şehidimiz vardı birde üstüne pkk lılarca kaçırılanlar. Sonra onları geri alırken yaşanan DTP ‘ nin rezillikleri ayrı.
 Dağlıca şehitlerimizi unutmadık ama Anayasanın değiştiğini bile unuttuk belki.
Sanırım Katılımın toplam seçmene oranı %66 olarak açıklandı Tv de önce sürekli verilen katılım oranı çok düşüktü ilerleyen saatlerde Toplam seçmene göre katılım oranı kaldırıldı. Sadece evet ve hayır oylarının oranı verilmeye başlandı. Kimse farkettimi?
Sonuç olarak evet oyu kullanan % 70 di.
Bu açıklanan katılım oranı gerçekmiydi? , hatalı olabilirmi bilemiyoruz!
Hatalı yada yanlış bilgi verilse bile oy kullanmadığımız için ve Dağlıca şehitlerimizin acısını yaşadığımız için hiç ilgimizi çekermiydi.Oylama sonuçlarını bile izlemiyordukki. Gündem pkk terörü idi. Biz şehitlerimize ağlarken telaşlı bir şekilde anayasa değişiverdi...

Sizce Dağlıca baskını manidar değimliydi? Ordaki terör taşeronu Pkk değilde kimdi? Peki arkasındaki el ,Anayasamızda değişiklik yapılıp ABD deki gibi başkanlık sitemine doğru evrilmesini isteyen güç Amerika değilde kim olabilirdi.

Bir başka manidar saldırı ; AKP hakkında açılan kapatılma davasının sonuçlanmasına tam iki gün kala biri yine butona basıyor. Güngören meydanında bombalar patlıyor.
17 ölü 150 yaralı .İnsanlarımız yaralanıyor , ölüyor. Kimbilir şimdi beklide Güngörende katledilenleri de unututuk , AKP nin laiklik karşıtı odak olarak uyarılmış hatta devlet ödeneklerin yarısı kesilmiş bir parti olduğunuda unutuyoruz.
Burada da taşeron yine pkk arkasındaki güç ise Amerika elbette çünkü Amerika nın daha AKP ile daha çok işi var. Birde kapatılırsa o işleri kim yapar.

Bir manidar olay daha ;
Deniz Feneri davası gündemde, dallanıp budaklanıp başbakana, hükümete sıçrayacak gibi görünüyor, AKP nin başı dertte. Birde üstüne, Kılıçdaroğlu tv programında, Başbakan yardımcısı Dengir Mir Fırat ın ortağı olduğu şirketin ihracat tırında 89 kilogram eroin yakalandığını teşhir ediyor.(25 Eylül 2008) , Ortalık karışıyor. Kıtalar arası terör güçleri yine butona basıyor. Hemen bir hafta sonra bu kez Aktütün kararkoluna saldırı oluyor. (Tarih 3 Ekim 2008 ) .
Yine Gençlerimiz şehit oluyor.

Aktütün bölgesi kaçakçılık işlerinin en yoğun olduğu bölge ve bölgede kaçakçıların önündeki en büyük engel defalarca saldırıya uğramış olan Aktütün karakolu. Taşeron yine eroin kaçakçılarınında yollarını açan eroin şebekelerinin taşeronluğunu da yapan Pkk. Arka planda butona basan başı sıkışan hükümet i ve başbakan yardımcısını sıkışan gündemin içinde boğulmaktan kurtarmak üzere buton a basan yine aynı okyanus ötesi güç.

Sonuç : Dengir Mir Fırat sadece Başbakan yardımcılığı v.s gibi partideki üst düzey görevlerinden istifa ediyor.
Hükümet ve Başbakan halen yerinde.

Ya Biz? 

 Aktütün şehitlerimizi unutmadık. Ama Menas şirketinin adını , bir tır şoförünün aracında kendine ait olduğu ifadesini verdiği 89 kilogram eroinle yakalandığını ve Dengir Mir Fırat ‘ ın adını, Sayın Erdoğan 'ın , AKP hükümetinin eski başbakan yardımcısı olduğunu bile unuttuk neredeyse. Mir Dengir Fırat halen millet vekili ve dokunulamaz durumda.

Bu olayları elbetteki hükümet partisi gizlice yaptırıyor falan gibi saçma bir iddia şeklinde ortaya atmıyoruz.
Hükümetten en çok memnun olan, Türkiye deki güçlü ve tek partili hükümet işlerini daha kolay görsün , yürütsün diye hükümeti destekleyen "Dost" ve "müttefik" ülkeler tarafından terörist taşeron Pkk ya yaptırtıyor.

Son olarak da dtp nin kapatılma davası görülürken tam sonuçlanmak üzere iken Tokat ta 7 kardeşimizin şehit olduğu saldırı. Bu manidar saldırıların üstüne tüy dikmiş durumdadır.

Hal böyle iken halen neden provakasyon diyerek insanların zihinlerini bulandırıp pkk yı koruyorsunuz?

Açılım yaparken ayaklarına kadar savcılar gönderilen ,TV lerde kamu oyuna ""biz pişman falan değiliz"" dedikleri halde pişmanlık yasasından yararlandırılarak süratle serbest bırakılan , adamların ta kendisi yani Pkk bunlar işte.
Kime neyi anlatıyor neyi savunuyorsunuz?

Ne yaptığınızın Farkındamısınız?

Peki bundan sonra ne olacak?
Ne mi olacak?
Şapkalarınızı önünüze koyup düşünün denildiğinde hiç ciddiye alıp düşünmeyenler , takkesini alıp Amerika ya gezmeye gidenler , olanları nasıl dururacaklarını ve sonuçta çıkacak bilançoyu Türk halkına nasıl izah edeceklerini düşünecekler.
Öyle zorlanacaklarki görüldüğü üzre Pkk yı pkk lılardan daha çok savunacak kadar zavallı durumlara dahi düşecekler.
 
Şimdi son günlerde görülen çatışmalı ortam , hayret edilecek derecede engel olunamıyormuş gibi gösterilen eylemler devletteki ve iç işleri bakanlığında oluşan AB ye uyumluluk psikopatolajik durumu yüzünden bastırılmıyor. Pkk ise adeta yöre halkını devletin kolluk güçlerine veya sivil halkın bir başka bölümüne linç ettirmek için sürekli sokağa sürüyor , sürüyor... Ölü sayısı çoğalsın diyerek dağda oturup avuçlarını oğuşturdukları kesin.

Bu işin sonunda varılacak yer ““buralara Türk askeri , polisi girmesin BM askeri gelsin”” gibi zırvalıklar er yada geç dillendirilecek.
Şu anda saçma yada imkansız gibi görünsede açık ve net görünen hedefleri bu.

“Birleşmiş milletler barış gücü” Afganistan a gider , Irak a gider , Yugoslavya ya gider belki başka yerlere de gider amaaaa ,
 
Anadoluya gelirse , getirtilmeye yeltenilirse ,bunun yolları açılırsa , Sömürgen devletlerin , Amerikanın kuklası sahtekar "birleştirtilmiş illetler" barış gücü askerleri ülkemizin bir bölgesine sessiz sedasız gelir yerleşirse….

İşte ozaman onların anladıkları anlamdaki birleşmişliği hazmedememiş bir millet karşılarına dikilecek.

yani daha açıkçası ;
Birleşmemiş ezelden yekpare bir millet karşılayacak onları.

Sayın Başbakan; sayın , Sayın Bülent Arınç; sizde sayın …
Kalan iktidar günleriniz için geriye sayın…