Eğridir'den Selam Var
Çiçero şöyle der: “İnsanın Tanrı’ya ancak öteki insanlara iyilik yapmakla yaklaşabilir.” İyilik yapmak insana huzur verir. Yalnız iyilik yapmak değil, sevgiyle davranmak da insan huzura kavuşur.
İnsanların mutlu, sağlıklı ve huzur içinde yaşaması tek dileğim derken, bir Çin Atasözü geldi aklıma.
“Eğer ruhta sevginin ışığı olursa,
İnsanda güzellik olur.
Eğer insanda güzellik olursa,
Evde uyum ve yardımlaşma olur.
Eğer evde uyum ve yardımlaşma olursa,
Ülkede düzen ve adalet olur.
Ve eğer ülkede düzen ve adalet olursa,
Dünyada sulh ve barış olur.”
Güzellik nerede olursa olsun hoş karşılanır. Ruh güzelliğini kolayca görmemiz mümkün değildir. Ancak, güzelliği gören insan kendisini sonsuza giden gemide hisseder. Hele sonsuzda Isparta gülü varsa…
Isparta’nın ilk adı Baris. Sonra Sabarta denilmiş. İlkçağlarda Pisidia bölgesinin gül kenti olarak tanınmış.
Selçuklu Sultanı 3.Kılıç Arslan 1204 yılında Isparta’yı Bizanslılar’dan almış. Kılıç Arslan kente gül kokuları arasında girmiş. Hatta atının ayaklarına sepet sepet gül saçılmış.
Bende Isparta’ya girdiğimde gül kokularından mutlu oldum. Gül ürünleri satan bir mağazaya girince, bana Gülcü Baba öyküsü anlatıldı. Öykü şöyle:
“Söylentilere göre, bir devirde Gülcü Baba diye tanınan, gül meraklısı yaşlı bir zengin varmış. Babanın, gül gibi taze, fidan boylu, gül yanaklı Güllühan adında bir de güzel kızı.
Güllühan gelinlik çağına gelince isteyeni çoğalmış. Gel gör ki, Gülcü baba, kızını kimseye vermiyor, görücüleri kapıdan çeviriyormuş. Kim kendisinden daha güzel, daha iri, daha kokulu gül yetiştirirse, kızını o delikanlıya vereceğini duyurmuş. Yıllar yılı, çevrenin Gül Şeyhi olan Gülcü Baba’dan daha iyi kim gül yetiştirebilir… Ama öte yandan Güllühan’ın aşkıyla yanıp tutuşan yiğit bir delikanlı var. Delikanlı gül yetiştirmek şöyle dursun, gül fidanını dikecek bir avuç toprağa bile sahip değilmiş. Onun yüreği, Gülcü baba’nın gül bahçelerinden daha zengin, daha ateşli…Kim dinler? Zavallı genç, gönül iniltileri içinde günlerce düşünmüş, taşınmış. Sonra bir yolunu bularak Gülcü Baba’nın bahçesine bahçıvan çırağı oluvermiş.
O yıl, Gülcü Baba, hiçbir yerde eşi ve menendi olmayan iri bir gül yetiştiriyormuş. Bu gülün bakımıyla da yeni aldığı çırağı görevlendirmiş. Nasıl yetiştirileceğini, neler yapılacağını bir bir anlatmış. Gül fidesi yetişedursun, delikanlı o eşsiz gülden bir çubuk almış, bir başka güle aşılamış. Gece gündüz aşıladığı gülü yetiştirmeye, ötekini de iğnelemeye başlamış. Gül mevsimi gelmiş. Gülcü Baba yetiştirdiği eşsiz gülü bir vazoya yerleştirerek ilan etmiş:
-Benden daha güzelini, daha irisini, daha kokulusunu yetiştiren varsa çıksın meydana…Kızım anasının ak sütü gibi helal…
Üç gün, beş gün gelen giden yok, yetiştirdiği gül nerdeyse solmak üzere. Yeniden duyurmuş:
-Bekliyorum, varsa gelsin…
Kalabalığın arasından bir ses yükselmiş:
-Geliyorum!...
Herkes şaşkın, sesin geldiği yöne başlarını çevirmişler. Bir de ne görsünler. Elinde taptaze, iri güllerle Gülcü Baba’nın bahçıvan çırağı…Gülcü Baba’nın solmak üzere olan gülünden kat kat güzel, türüm türüm bir gül… Delikanlı:
-İşte kendi ellerimle yetiştirdiğim gül. Gece-gündüz gözyaşlarımla suladığım, aşkımdan alev, gönlümden koku vererek Güllühan’a adadığım gül…
Ortalık karışmış, Gülcü Baba şaşkın. Kalabalıktan sesler:
-Ver kızını, söz verdin…Aşk olsun yiğide, bundan daha güzeli yetiştirilemez…
Gülcü Baba, bir bahçıvan çırağına, bir de yanı başında gözlerinin içi gülen kızı Güllühan’a bakmış:
-Yazılan bozulmaz, verilen sözden geri dönülmez, mutlu olsunlar, demiş.
Gül bahçeleri arasında kırk gün kırk gece düğün… Onlar ermiş muradına…”(1)
Turgut Çakır Eğirdir’den sesleniyor:
Eğridir Güneşinden
Söylemlerin ah iftira şimdi
Doğru olan ne bilir misin
Eğirdir Gölü’ne gidiş
Ve içimde doğan güzellikler
Eğer sesimi duysaydın
Ağlamazdı aşkım
Göle akıp giden gözyaşım
Sana canımı veriyor
Eğirdir güneşinde seni beklerim
Eğer gelirsen koşarım sana
Isınır içim güneşinden
Isınır ah
Isparta Gülü
Vay vayy
Gel güzelim gidelim sonsuza
Sonsuz güneşini alalım avuçlarımıza
Eski cesaretin varsa
Aşk şarabını içmeye
Asabi bir halin var
Hayat güneşi yakıyor bizi
Yangın var diye bağırıyor
Kalbimiz
Vay vayy
Gel seninle başa dönelim
Yeniden başlayalım
Unutalım mazideki solgun güneşi
Vay vayy
Asabi bir halin var
Hayat güneşi yakıyor bizi
Yangın var diye bağırıyor
Kalbimiz
Vay vaay
Yeniden aşk kandilini
Dolu dolu yaşayalım
Isparta gülü dökelim yolumuza
İnsanlık adına yürüyelim sonsuza
Vay vayy
Gel seninle başa dönelim
Yeniden başlayalım
Unutalım mazideki solgun güneşi
Vay vaay
Yeniden aşk kandilini
Dolu dolu yaşayalım
Isparta gülü dökelim yolumuza
İnsanlık adına yürüyelim sonsuza
Cesaretin var mı
Aşk şarabı içmeye
Var mı
Dolu dolu yaşamaya