Kutup Ayısı gribi ( Oblomovluk )
Kutup Ayısı gribi ( Oblomovluk )
Eğlenceli şeyler okumayı seçen, bir toplum olduk sanırım. Eğlenecek kıvam da değilsekte deneyelim mi ne dersiniz?
....Balkondan etrafa bakaraktan konuşmayı pek bir seven Tayyar çevredeki tek katlı konduların art sokaklarını da görebilmektedir.
Tam o balkon keyfi yaparken bir kaç sokak ötede Sabri ve Taşkın isimli çocuklar, kendi sokaklarında onlara posta koyan erkek çocuklarının kafalarına, tank mermisi atıyor ve kız çocuklarının da saçlarını çekiştiriyorlardı. Balkondan durumu gören Tayyar, mahallenin kadrolu sorumlu ağabeyi olarak ünledi:
"Sabriiii, Taşkııııın olum yapmayın laynnnn dövüşmeyin, ayrılın bak gelirim oraya haaa..."
Gazeteciler Tayyar'ın balkondan yayılan sesini duyarlar ve Sabri ile Taşkın a savurduğu sözleri ertesi günü gastelere manşetten dizerler.
""Kazım Paşa semtinin delikanlılarından Tayyar Suriye devlet boşkanı na
"Sabrımızı Taşırmayın uleynnnn." diye bağırarak tehtidler savurdu."""
Bu haberden sonra yiğit delikanlı Tayyar'ın neden Suriye devlet başkanına böyle bağırdığı değilde, cesareti , koç yiğitliği konuşulur oldu cemaat ve cemiyetlerde.Aylardan Ramazandı. uzun yıllardır açlıktan ölen ama tükenmeyen ilginç bir kavim olan, Som Ali kavmi için yardım toplanıyordu.
Esad mahallelerinden geçtiğinde Tayyar'ın ne dediğini tam olarak duyamamıştı ama gaStelerde yazılanları görünce çok sinirlenip
Tayyar'ın amcaoğlu tarafından tertip edilen "Som Ali kavmine yapılan yardım kampanyası" na katılmayacağını açıkladı.***
Bu aralarda bir de Oblomov salgını başlamıştı Kazım Paşa'da .O günler de önce domuz gribine karşı BOPYA' dan ithal edilen bir aşı yapılmıştı Kazım paşalılara. Domuz gribi aşısı.
Kimse Domuz gribinden ölmemişti ama bu aşının bir yan etkisi olarak bulaşıcı bir hastalık yayılmaya başlamıştı.
Aşıları satan BOPYA Boşkanı OBOMO nun isminden esinlenerek hastalığın adı Oblomov hastalığı konmuştu. Oblomov ' un bir Rus yazarın roman karakteri ile alakalı olabileceği de söyleniyordu da mevzu o değildi.
Oblomov hastalığına karşı olarakda laboratuvarlarda Deve gribi aşısı ve hipopotam gribi aşısı çalışmaları hızla devam etmekteydi.Bu araştırma için çok sayıda deve telef edilmekteydi ve hipopotamların da nesli tükenmek üzereydi.
Bu aşı işlerinden bunalan Kazım Paşalılar grip çeşitlerinden ziyade kahırlarından kanser olarak ölmeye başlamışlardı.Oblomov hastalığına bir nevi "Kutup ayısı gribi" de demek mümkündü;
Çünkü Oblomov hastalığının virüsü BOPYA lı bilim adamları tarafından Kutup ayılarından alınan genlerinin domuz gribi aşısı üretiminde kullanılmasından dolayı ortaya çıkmıştı.
Kutup ayılarında çok uzun yıllar evvel insanların av taktikleri yüzünden evrimsel olarak bu genler gelişmişti.
Dünyadaki tüm ayıları tembel ve uykucu yapan genlerdi bunlar.
Avcılar kutup ayılarını avlarken çevrelerine yığınla kara balık ve gladyatör pengueni atar onları beslerlermiş.Bunları yiyen kutup ayıları pek bi tembelleşir canlı av peşine düşmez hep avcıların attıkları ile doyunurlar, yağlanırlarmış.
Kutup ayıları önce balık yada penguen her ne ise onu yalaya yalana yerlermiş.
Kendilerini uyaranlara "Gelin adam gibi doğal beslenelim bu işin sonu kötek." diye haykıran başka ayılara ise:
derlermiş ve hatta avcılara da çok sempati duyarlarmış.
Avcılar sonraları bu yemlerin altına son derece keskin jilet gibi "bıçaklar" yerleştirmeye başlamışlar.Ayılar avcıların bıraktıkları yem bittikten sonra dilleri avcıların bıraktığı bıçağa çarpmaya, sürtmeye başlarmış.
O koskoca dilleri yaralanır kanarmış.
Anlayacağınız bıçak dile dayanmış ve dilinde kemiği yokmuş aslında. Kutup ayıları bu soruna Ramazan'dan sonra çok radikal çözümler getirmeyi de akıl edemezlermiş. Ayrıca kutuplarda imsak ve iftar vakti çok uzunmuş o sıra.. Güneş doğdu mu batmak bilmez battı mı da doğmak bilmezmiş. Ramazan ve oruç çok uzun sürermiş kutuplarda.
Her neyse yedikleri yemin kanı kendi dillerinden akan kanla karışır ama tahrip olan dili ile farkı anlayamaz duruma gelen Kutup ayısı bir yandan yalanıp bir yandan kan kaybeder ve sonunda o koca beden buna dayanamazmış ve zavallı Ayı kan kaybından vefat edermiş.
işi bitirmenin sevinciyle ile üzerine atılırlarmış.
İşte bu avlanma metodu yüzünden ayılar, uzun yıllar süren bir evrim süreci sonrasında kendilerini tembel ve uykucu yapan genleri edinmişlerdir.
Sonuç olarak bu gün de BOPYA devletinin çok ileri bilimsel teknolojik kurumları gidip bu geni alıp Domuz gribi aşısının içine katmıştır.
İşte böyle domuz gribi tehlikesini atlatan Kazım Paşa muhiti bu kez de "Oblomov" yani diğer adıyla "Kutup ayısı gribi" hastalığına yakalanırlar.
Bu arada da Kazım Paşalılara son dönemlerde kendilerine dağıtılan balık, penguen konserveleri,bulgur,mercimek, makarna,nohut ve arada bir Boşkan seçimlerinden önce dağıtılan SOM ALTINLAR fazla gelmiştir.
Bu şekilde refah seviyesi yükseldiği için esemes yolu ile SOM ALİ kavmine yardım göndermeye başlamışlardı.
Esemes faturaları da bir ay sonra gelecektir nasılsa...
Zaten Kazım Paşalılar sürekli bir iki sene sonra kazanacakları parayı bu günden harcayabilecekleri ayrıcalıklı kredili bir sisteme sahiplerdi.
Böyle olunca da zaten yaklaşık 20 - 30 sene sonra kazanacakları parayı çoktan harcamışlardı.
Varsın SOM ALİ için giden esemeslerde bir ay sonra ödeyecekleri faturadan olsundu.
Hem kral 4. Tayyar döneminde vergileri kaldırıp zekat ı getirmişti. Bu esemesler zekat sayılıyor yani bi nevi vergiden düşülüyordu. Avantajlıydı hem vergiden düşülüp hem bağış yapılarak sevap kazanmak mümkündü,Bir dahaki Boşkan seçimlerinde hazinenin biraz elinin darda olacağı ve
"Som altın" yerine değeri daha düşük olan "Dom altın" dağıtılacağı dedikoduları yayılmaya başlamıştı.***
Fenerbostanın Azîz 'i Yıldırım da kısa bir süre önce anlaşılmaz şekilde derdest edildiği için Som Ali kavmine yardım kampanyasına katılamamıştı.
Halbuki onda Som Ali ye esemes atmak için bol para bulunduğu söyleniyordu.Azîz in müritleri duruma çok kızgınlardı sık sık fenerbostan havalisinde büyük olaylar çıkıyordu. Ama henüz rejimi tehtid etmiyorlardı. Zaten tehtid edilecek bir rejim de kalmamıştı pek.
Haberlerde İspanya - Patagonya sınır bölgelerinde penguen kovalama operasyonundan dönen bir grup Ergenekon askeri ile teröristler arasında çıkan çatışmada, on üç Ergenekon askerinin şehit düşmeyip hayatını kaybettiği bildiriliyordu.Kazım Paşalılar daha çok bu haberi tv de bildiren bayan spikerin de tesettüre girmesi gerekip gerekmediği gibi tartışmalara kafa yoruyorlardı.
Bir yandan da Kazım Paşa semtinde bulunan Alman , Fransız , Japon , Hint , Fin , Çin ordularından subay ve generaller hakkında habire derdest emri çıkartılıyordu.
Generaller hep gavur olduğu için bu işe kimse kafa yormuyordu.
Sonra bir gün Kazım Paşa' nın resmi televizyonu aşağı mahallede Patagonya Karton Kırpan terör örgütünün ikinci adamı "Karayılan" ın yakalandığını bildirdi.
Ertesi gün aşağı mahalleden gelen haber de "yanlışlık olduğu" , yakalanın "karayılan" değil "kör yılan" olduğu ve bu tür yılanlar zararsız olduğu için salıverildiği yönündeydi.
Aynı gün de Meksika Rusya sınırında biri Yüzbaşı, ikisi er üç Japon askerinin çıkan çatışmada hayatını kaybettiği kaybedilen hayatların henüz bulunamadığı, bulunması için bölgede geniş çaplı operasyonların ve arama tarama faaliyetlerinin sürdüğü belirtildi.
Ölen Japon askerlerin de oralarda ne gezdiği kimsenin umurunda değildi.
Meksika nereee Rusya nereydi ama bunun da önemi yoktu.
Coğrafya kitapları ve ders muhtevası Kral dördüncü Tayyar döneminde değiştirildiği için bu haberlere kimse itiraz etmiyordu.
Son olarak Patagonya operasyonlarının Ramazandan sonra hızlandırılacağı "aklı olanın, canını sevenin karton kırpmayı bırakıp kaçıp inine saklanması" gerektiğinin söylendiği haberi düştü. Neden düştüyse?.............................................
Sonra vazgeçildi bu terör işin din , iman, Ramazan falan dinlemeyen bir Fenomen olduğu bildirildi. Tüm Kazım paşalılar ise eee Fenomen diyorlarsa Fenomendir tabiii Fenomen çok mühim bişeydir deyip devam ettiler günlerine....
Ne dersiniz ÇARPICI şekilde bitirelim mi?Hem de kendi kendimize biraz çarpalım mı?
"Hayatını kaybeden" askerlerin de oralarda ne gezdiği kimsenin umurunda değildi." demiştik.
SAHİDEN NE GEZİYORLARDI ORALARDA?
NEDEN AL KANLAR İÇİNDE DÜŞTÜLER ATA OCAKLARINA?
UNUTMA!
BU AKAN KAN SENİN KANIN.
BİR SİLKİNİP KALKARSAN NE KADAR ULU VE GÜÇLÜ OLDUĞUNU GÖRECEKSİN.UYAN ARTIK..
UYAN...UYAAAaaannnnn
Tevfik Kaymaztkaymaz@gmail.com
#