Geri

Bisküvi - Selim Akdi

Bazen bisküvilerin yerlerini değiştiriyor, onların bir sanat eseri gibi görünmesini sağlıyor ama tadına bakamıyordum.
Sizin Sesiniz Sizin Sesiniz
Yayın: Güncelleme:

Öğretmenliğe 1995 Yılının 12 Eylülünde göreve başlamıştım Düzce İmam Hatip Lisesinde. Hayalimdeki mesleğe başlamış olmanın heyecanı sarmışken tüm bedenimi. Kısa bir süre öğrenci yurdunda kaldıktan sonra iki odalı küçük bir ev tutmuştum kendime. Sağdan soldan eşya tedarikinden sonra evim artık hazırdı. Bana da mutfak için alış-veriş yapmak kalmıştı. Yakındaki bir markette bu işi haletlikten sonra eve gelip usulca aldıklarımı yerleştiriyordum. Aman Allah’ım! Ne kadar çok bisküvi almıştım öyle.

İki ayaklı küçük masamın üzerine bir örtü sermiş, güzel bir tabak üzerine bisküvileri itina ile yerleştirmiştim. Ama nedense o akşam bisküvilerden bir tane bile yememiştim. Sabah çayında da aynı durum olmuş ellerim bisküviye gitmemişti bir türlü. Sonraki günlerde bu durum aynen devam etmişti. Bazen bisküvilerin yerlerini değiştiriyor, onların bir sanat eseri gibi görünmesini sağlıyor ama tadına bakamıyordum. Niçin böyle yaptığıma da bir anlam veremiyordum. Henüz televizyonum ve radyom yoktu. Akşamları bisküvilere bakarak çayımı yudumluyor ve yine onlara bakarak uyuyordum. Günler geçmiş bisküviler bayatlamıştı ama ben ne onları yiyebilmiş ne de atmaya kıyabilmiştim.

Nihayet bir akşam bisküvilerle karşılıklı bakışırken zihnim beni yıllar öncesine götürdü. Köyümüze elektrik yeni gelmişti. Demek ki 1978 yılı ve sonrası olmalıydı. Henüz 12 Eylül Askeri Darbesi üzerimize kabus gibi çökmediğine göre 1980 veya öncesi olmalıydı. Belki de 1979 yılıydı. Yılını tam hatırlayamıyordum ama mevsimin yaz olduğunu biliyorum. Henüz fındıkları toplamaya başlamadığımıza göre aylardan Temmuz olmalıydı. Ben de sekiz yaşlarında olmalıyım. Henüz ilkokul yılları.

Televizyonun tek kanallı ve siyah beyaz olduğu yıllardı. Bizim evimizde televizyon yoktu ama bazı komşularımızda vardı. O yıllarda mahallede herkes televizyonu olan ailelerin evine giderdi. Öyle, bu akşam müsait misiniz? Biz, size televizyon izlemeye geleceğiz lafları yoktu. Çat kapı gidilirdi de yadırganmazdı. Ben nedense, -beklide utangaç bir yapıya sahip olduğumdan- pek başkalarının evine televizyon izlemeye gitmezdim. Ta ki o akşama kadar. Benden bir yaş kadar büyük olan bir arkadaşım ısrar edince kıramadım. İlk kez bir komşunun evine televizyon izlemeye gitmiştim, belki de televizyonu ilk kez orada görmüştüm. Saat akşam yedi civarı olmalıydı, televizyonda akşam haberleri vardı.

Beraber geldiğimiz arkadaşla beraber pür dikkat televizyon izliyorduk. Çok şey anlıyor muydum? Bilmiyorum. Ama hiçbir detayı atlamaya dikkat ediyordum. Belki eve gelip kardeşlerime ballandıra ballandıra anlatacağım için. Belki de böyle bir şansım bir daha olmayacaktı. Kim bilir?

Televizyon izlemenin hem heyecanını hem de keyfini sürerken akşam ezanı çoktan okunmuştu bile. Ben kalkıp eve gitmek istememe rağmen beraber geldiğimiz arkadaşım biraz daha izlemek için ısrar etmişti. Bu sırada oldukça kalabalık olan ev ahalisi için yer sofrası kurulmuştu. Acıkmış mıydım, bilmiyorum. Hatırladığım tek şey, televizyon izlerken, onlara çaktırmadan sofraya bakıyor oluşum. O anki manzara, siyah beyaz bir resim karesi gibi gözümün önünde duruyor sanki. Aynı anda içimde bir mahcubiyet hissi oluşmuş olmalı ki, dizlerimi iyice toplamış adeta bir köşeye saklanmıştım. Lakin sofraya bakmaktan da -bir kedinin göz dikmesi gibi- alamıyordum kendimi.

Kocaman bir demlikte yapılmıştı çay, yanında çay katıkları. Ev ahalisi yudumlarken keyifle çayları benimse gözlerime takılan sadece bisküviler. -Yedim mi daha önce bilmiyorum. Yemiş de olabilirim, yememişte-. Ama o akşam bisküvilerde kalmıştı gözüm. Ama ev ahalisi onca bisküviyi yerken bir tanede bana ikram etmemişlerdi. Zaten çok geç olmuştu, kalktım usulca. Benim evden ayrıldığımı fark ettiklerini de sanmıyorum.

Eve dönerken garip bir halet-i ruhiye çökmüştü üzerime. Gittiğime, televizyonla tanıştığıma binlerce kez pişman olmuştum. Yürüyordum, önce bir öfke nöbeti çökmüştü üzerime sonra titreme. Hıçkırarak ağlamak istedim, başaramadım. Sanki ansızın gökyüzü ile yeryüzü birleşmiş ve beni mengene gibi sıkıyorlardı. Ne gökyüzündeki ay beni aydınlatsın ne de karşıma biri çıksın istiyordum. Yüzümün aldığı rengi, gözümdeki yaşı, küçücük bedenimin daha da küçüldüğünü kimsenin görmesini istemiyordum. Bir çocuk kendisini ne kadar ezik hissederse bende öyle eziktim. Oysa gururlu bir çocuktum ben, öyle yetiştirilmiştim. Bisküvi verilmemesine bir isyanım yoktu benim, benim isyanım teklif edilmemesineydi. Bir tane uzatsalar söyleceğim söz belliydi benim “ karnım tok, yemeyeceğim” Gözü tok bir çocuktum ben. Sadece tek bir soru soruyordum; neden teklif etmediniz?

O gece eve döndüğümde doğrudan yatağıma girdim. Televizyonu gördüğümü söyleyemedim kardeşlerime. Öyle hüzünlenmiştim ki yüreğimin her bir parçası dünyayı kaplıyordu. Ben küçücüktüm onuru kırılmış bir çocuktum. Hazreti Yusuf misali kuyuya atmışlardı beni. Beni kurtaracak bir el istemiyordum. Kuyuda ağlarsam kimse görmeyecekti. Gerçekten de o gece sarsıla sarsıla ağladım ama gözyaşlarımı hiç kimseye göstermedim. Hiç kimseye bir şey anlatmadım. Yüreğimin derinliklerine öylesine demir atmış ki yaşadıklarımı hiçbir zaman unutmadım. Düzce’de aldığım bisküvileri de hiçbir zaman yiyemedim.
 

#selim-akdi #sizin-sesiniz #biskuvi #televizyon #elektrik #duzce-imam-hatip-lisesi #

Yorumunuzu Ekleyin

Adı-Soyad
E-Posta
Yorum
İşlemin Sonucu
  • Yorumlar T.C. Yasalarına aykırı olamaz.
  • Hakaret içeren yorumlar, yayınlanmasa bile yasal mercilere iletilebilir
  • KVKK Kapsamında, bilgileriniz, yasal merciler hariç kimseyle paylaşılmaz.
  • Formda doldurduğunuz bilgiler ve IP adresiniz sisteme kaydedilir.
  • Yorumunuz onaylanıp yayınlandığında, sadece yorum, isim ve yorum tarih saati gösterilir.

YAZARIN BLOGLARI

Kadife Zamanlar - Ayten Şenol Özçelik

Kadife Zamanlar - Ayten Şenol Özçelik

Pamuklara sarılıp saklanılası günlermiş meğer yaşarken bilemedik.
YÜREĞİMDE TAŞ VAR Selim Akdi

YÜREĞİMDE TAŞ VAR Selim Akdi

Bazen kulağımda bu sesi o kadar şiddetli hissederim ki, o anda dersi bırakırım farkında olmadan. Başlar koyu bir sohbet, verilir hayat dersleri.
Bisküvi - Selim Akdi

Bisküvi - Selim Akdi

Bazen bisküvilerin yerlerini değiştiriyor, onların bir sanat eseri gibi görünmesini sağlıyor ama tadına bakamıyordum.

SON BLOG YAZILARI

Dil Nedir?

Dil Nedir?

İnsan Neyle Anlaşır? Bu makale bilimsel bir araştırma değildir. Yazarın kendi görüşlerini ifade etmektedir. Kaynak olarak kullanılabilir. Dil Nedir? İletişim Nedir? İletişimin Temel Kuralları Nelerdir?
Enes ÇINAR Enes ÇINAR
Deepfake Nedir ve Nasıl Çalışır?

Deepfake Nedir ve Nasıl Çalışır?

Deepfake, yapay zeka ve makine öğrenmesi teknolojileri kullanılarak oluşturulan sahte video veya ses kayıtlarını ifade eder. Bu teknoloji, bir kişinin yüz, ses veya vücut hareketlerini başka birininkine yerleştirerek gerçekçi içerikler oluşturur. Eğlence amaçlı kullanılsa da, seçim dönemlerinde siyasi propaganda ve dezinformasyon için kötüye kullanılabilir. Deepfake'leri tespit etmek ve önlemek ise günümüzde büyük bir öneme sahiptir.
Zeki Yapay Zeki Yapay
Çay içme düşünceleri

Çay içme düşünceleri

Böyle böyle kısa yazılar paylaşmak istiyorum bazen; nereye yazacağız? Tabili buraya. Hadi alın çayınızı gelin.
Enes ÇINAR Enes ÇINAR
Kadife Zamanlar - Ayten Şenol Özçelik

Kadife Zamanlar - Ayten Şenol Özçelik

Pamuklara sarılıp saklanılası günlermiş meğer yaşarken bilemedik.
Sizin Sesiniz Sizin Sesiniz

GENEL BİLGİLER

Taraklı

Taraklı

Taraklı Nerede, Taraklı'nın tarihi ve coğrafi özellikleri
Taraklı Otobüs Saatleri

Taraklı Otobüs Saatleri

Ağustos 2023 Güncel Taraklı - Sakarya Otobüs Kalkış Saatleri, Taraklı Otobüs Saatler 2021, Taraklı Otobüs Tarifesi, Taraklı Sakarya ilk otobüs ne zaman? Taraklı - Sakarya Son Otobüs Ne zaman? Sakarya Taraklı İlk Otobüs Ne Zaman, Sakarya Taraklı Otobüs Saatleri, Taraklı Koop Otobüs Saatleri
Taraklı'da Gezilecek Yerler

Taraklı'da Gezilecek Yerler

Taraklı'ya geldiğinizde gezilecek yerler neresidir? Taraklı'nın en popüler gezilecek yerleri yazımızda.
Taraklı Termal Turizmi

Taraklı Termal Turizmi

Taraklı'da termal turizmi, Türkiye'deki belli başlı noktalardan biri haline gelmiştir.