CHP’den neden istifa ettim?
Milletvekili aday adaylığım gündeme geldi.
Bir şekilde biz de bu sürece girmeye ikna edildik.
Yıllardır hep siyasetçilerle içli-dışlıyız ama siyaseti çok fazla bilmem.
Söylenene inanırım.
Milletin vekili olursak, belki Sakarya’ya daha fazla hizmet ederiz diye düşündüm.
“Gazeteci olarak yapamadıklarımı yapma imkanı bulabilir miyim?” dedim.
Sesimiz buradan Ankara’ya ulaşmıyor gibi geliyordu.
Bir yeni yol görününce oraya saptık.
Aday adaylık başvurusuyla CHP üyesi de olduk.
Siyaseti o dönem öğrendiğimi sanıyordum.
Birkaç aylık aday adaylığı sürecinde yaşadıklarım benim için büyük tecrübeydi.
Meğer girdiğim o yeni yol, bir hayli engellerle doluymuş.
Engelleri aşabilmek için gerekli olan donanım(!) ve malzeme(!) bende yokmuş…
Biz listeler açıklandıktan sonra işimize döndük…
Başka da yapacak bir şey yoktu.
Gazetecilik dışında bir iş bilmiyorduk…
Geçinmek için, eve ekmek götürebilmek için çalışmam gerekiyordu…
Dönüşte benim için artık siyaset defterinin kapandığını net bir şekilde yazdım.
Açıkladım.
Ama parti üyeliğimi sonlandırmayı da etik bulmadım.
Ama o da ne?
Bugüne kadar bir siyasi partiye üye olan tek gazeteci benmişim gibi üzerime çullandılar.
Aradan 4 yıla yakın bir zaman geçmesine rağmen hiç bıkmadan, usanmadan “CHP’li gazeteci” diyerek saldırdılar.
Bunları yapanlar CHP’lilerle yeri geldiği zaman ortak iş tutup, el ele-kol kola çıkar birliği yapsalar da utanmadan bizi böyle ötekileştirmeye çalıştılar.
Onları rahatsız eden benim “CHP’li gazeteci” olmam değildi.
Onlar muhalif duruşumuzu böylece itibarsızlaştırmak istiyorlardı.
Bunlar beni yıldırmadı.
Evet ben CHP üyesiydim.
Bunu da hiç saklamadım, gizlemedim…
Evet doğru söylüyorlardı.
CHP’li gazeteciydim ama CHP’liler de bizi çok fazla sevmiyordu.
Oradaki yanlışları da çekinmeden yazıyorduk.
Hatta CHP İl Yönetimi, uzunca bir dönem Yenihaber’i parti binasına sokmadı.
Bunları çok kafama takmadım.
Bir süredir CHP Genel Merkezi’nin içinde bulunduğu açmaz, yerel ve cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki akıl almaz tutumları partiden istifayı düşündürüyordu.
Bardak dolmuştu.
Bardağı taşıran ise önceki gün akşamüzeri CHP Sakarya Milletvekili Engin Özkoç’un Adapazarı Ekspresi ile ilgili arkadaşımız Mustafa Kaya’ya yaptığı açıklamaydı.
Özetle şöyle diyordu Engin Özkoç;
“Büyükşehir Belediye Başkanımız Çin’deymiş. O’nun da döndüğünde konuyla ilgili ne düşündüğünü öğreneceğim. Burada anladığım kadarıyla sıkıntı Arifiye’deki otogar. Büyükşehir Belediye Başkanımız Zeki Toçoğlu dönünce fikirlerini alacağım. Benim öngörüm konunun taraflarıyla görüşüp bir uzlaşı sağlanmasıdır”
Oysa daha bir hafta önce CHP Kocaeli Milletvekili Haydar Akar, TCDD Genel Müdürü’nü Adapazarı Garı’na kadar getirerek Adapazarı-Ekspresi’nin kalkması gerektiği yeri net bir şekilde dile getirmişti.
CHP Sakarya Milletvekili’nin Adapazarı Ekspresi ile ilgili açıklama yapmak için AKP’li Büyükşehir Belediye Başkanı’na danışma ihtiyacı hissediyor olması CHP’nin Sakarya’da bulunduğu noktayı bana net bir şekilde gösterdi.
Ve artık benim CHP’de bulunmamın bir anlamı olmadığını düşündüm ve hemen istifa dilekçesini yazdım.
“CHP buysa, ben yokum arkadaş” dedim…